"Bu kadar mıydı?"
"Evet hepsi bu galiba."Son kutuyu da yere bıraktıktan sonra yorgunlukla nefes vermiştim.
"Git bir duş al hadi. Akşam misafirliğe gidicez biliyorsun."
"Kutuları boşaltmıyım mı?"
"Dönünce halledersin şimdi hazırlan."
Anneme başımı olumlu anlamda salladıktan sonra merdivenlerden yukarı çıktım. Ellerimi yıkadıktan sonra da duşa girdim.
Duştan çıktığımda çok rahatlamış hissediyordum. Saçlarımı kuruttuktan sonra düzleştirdim ve açık bıraktım. Makyajımı yaparken annem odama daldı.
"E hadi Ebrar bizi bekliyorlar."
"Tamam tamam geldim. Zaten karşı ev değil mi?"
"Olsun geç bile kaldık."
Ona göz devirdikten sonra üstüm için hazırladığım düz siyah tişörtü giydim. Altımdaki dar pantolonun da içine soktuktan sonra kolyelerimi takıp odamdan çıktım.
Merdivenden inerken annem üstümü süzmüştü.
"Daha güzel bir şeyin yok muydu?"
"İlk açtığım kutunun en üstünde bunlar vardı."
Annem evin anahtarını alırken göz devirmişti. Ben ise aynada kendimi incelemekle meşguldüm.
"Hadi."
Kapıdan çıkarken ben de anahtarımı aldım ve hemen karşımızda olan eve doğru ilerledik. Küçük kasabadaki tüm evler bu şekildeydi.
Kapıyı çaldığımızda annemle neredeyse yaşıt bir kadın açmıştı. Zaten daha önce tanışık oldukları için sarıldıktan sonra kadın bana yönelmişti.
"Merhaba Ebrarcım."
"Merhabalar."
Adımı bildiğine göre annem benden bahsetmişti. Kadının sarılmasına hafifçe karşılık verdikten sonra davetiyle içeri geçmiştik.
"Hemen şöyle alıyım sizi- POYRAZ!"
Birden yukarı kata doğru bağırmasıyla irkilsem de belli etmeden içeri geçmiştim.
Bir sürü güzel yemekle donattığı masayı gördüğümde karnımın ne kadar aç olduğunu hatırlamıştım.
"Geldim geldim. Hoşgeldiniz."
Merdivenlerden benim yaşıma yakın bir çocuk indikten sonra annemin elini sıkmıştı. Ben daha ileride olduğum için beni henüz fark etmemişti.
"Poyrazcım bu Deniz Hanım bu da kızı, Ebrar."
Sonunda beni fark ettiğinde gülümseyip bana doğru ilerlemişti.
"Selam."
"Selam."
Benim de elimi sıktıktan sonra ben de gülümsemiştim. Üstünde ona olması gerekenden daha dar olan bir beyaz gömlek vardı. Sadece yaka düğmesi açıktı ve onu boğuyor gibi gözüküyordu. Saçları ise kıvırcıktı ve hafif çıkmış sakallarını tamamlıyordu.
"Gelin oturalım o zaman hemen."
Kadının ve Poyraz'ın bizi yönlendirmesiyle salona geçtik ve masaya doğru ilerledik.
Tam sandalyeden tutacakken Poyraz'ın beni durdurmasıyla ona baktım.
"Lütfen, bana bırak."
Sandalyemi kendi çektiğinde ona teşekkür edip önüne geçmiştim. Ben otururken de ittirmişti. Centilmen ve iyi birine benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
neighbour • yiğit poyraz
Fanfiction"Hatta sana asla bilmemen gereken, en büyük itirafımı söyleyeyim mi?" Lütfen söyleme. Ya da söyle. Ne geleceğini kestiremezken Poyraz sonunda gözlerini açıp loş ışıkta benim gözlerime bakmıştı. Yatakta hafif doğrularak kulağıma yaklaştığında nefesin...