"10 dakika sonra başlıycakmış biz baya erken geldik galiba."
Sera'yla spor salonuna girdiğimizde çok heyecanlı görünüyordu.
"Olsun ya nolcak. Yer tutarız hem maçlar çok keyifli geçiyor."
Saha kısmından spor salonuna giriş yaptığımızda tam girişinde Poyraz ve Ege duruyordu.
"Takıma aldığın için sağ ol bu arada kanka."
Ege'nin Poyraz'a dediği şeyden sonra Poyraz'ın paniğini yüzünde görsem de çoktan duymuştum.
Takıma almak mı? O gün Ege seçmelerde bile değildi ki?
"Nasıl yani bu çocuk seçmeye katılmadan giriyor da beni mi almıyorsun?"
Söylediğim şeyle Poyraz çenesini kastığında Ege direkt bana dönmüştü.
"Pardon? Sana mı sorucaktı?"
Bakışlarımı Ege'ye çevirdikten sonra kaşlarımı çatmıştım. Gerçekten ne olmuş olabilirdi de böyle konuşuyordu?
"Seninle konuşmuyorum Ege."
"Biliyorum konuşmak da istemiyorsun zaten."
Bu ne demekti şimdi?
"Nasıl yan-"
Tam cevap vericekken Poyraz'ın oflayıp bileğimden tutmasıyla ona baktım.
"Benimle gelmen lazım."
"Nereye?"
"Konuşmamız lazım."
Sera'ya baktığımda çaresizce bize bakıyordu.
"Hemen geliyorum. Sen otur bir yere ben seni bulurum."
Cümlemin sonuna doğru Poyraz beni çekiştirince bileğimi elinden çekip onu takip etmiştim. Sonunda bana bir açıklama yapacağı için mutluydum çünkü bunu hak ediyordum. Saçma sapan şeyler oluyordu.
Topların olduğu küçük bir dolap gibi odaya girdikten sonra kapıyı kapattı. Kollarımı çaprazladığımda tam karşımda durup derin bir nefes aldı.
"Evet, dinliyorum."
Ensesinde birleştirdiği ellerini kenetleyerek yukarı baktı. Söyleyeceği şeyi söylemek zorundaymış ama aslında istemiyormuş gibi bir havası vardı.
"Ebrar şu an Ege'yle ilgili olan şeyi merak ettiğini biliyorum ve sana her şeyi anlatıcam ama maçın bitmesini beklemen lazım."
"O zaman niye buraya geldik Poyraz anlat işte şimdi."
"Şu an olmaz."
"Niye?"
"Tam açıklayamam hiçbir şeyi."
Göz devirdiğimde tekrar ofladı ve ellerini formasına sildi.
"Bak. Özet geçmem gerekirse ilk sen ben Ege basket oynadığımızda Ege bana gelip seni ona 'ayarlamamı' istediğini söyledi. Geçiştirmek için tamam dedim ve hatta bize su içmeye geldiğinde söyleyecektim ama sonra ödev falan yapınca söyleyemedim. Sonrasında her gün yine söylemeye çalıştım ama bir türlü de olmadı. Aslında bir yandan da öyle bir niyetim yoktu çünkü Ege iyi biri değil ve onun eline hiçbir kızı bilerek düşürmem bu yüzden bir şey dememe kararı aldım. Beni bu konuda darladıkça da daha konuşmadım diyip durdum ve okulda devamlı yanından ayrılmadım çünkü Ege'yle bir yerde karşılaşırsan seninle bunu konuşur diye korktum. Ki gelmediğim gün karşılaşmışsınız da."
Sadece ağzım aralık bir şekilde dinliyordum. Bu özet hâli miydi cidden? Ayrıca Poyraz niye adıma karar vermişti onu da anlamadım. Aşırı ama aşırı anlamsız geliyordu her şey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
neighbour • yiğit poyraz
Fanfiction"Hatta sana asla bilmemen gereken, en büyük itirafımı söyleyeyim mi?" Lütfen söyleme. Ya da söyle. Ne geleceğini kestiremezken Poyraz sonunda gözlerini açıp loş ışıkta benim gözlerime bakmıştı. Yatakta hafif doğrularak kulağıma yaklaştığında nefesin...