Hızlıca geri çekildiğimde neredeyse sırılsıklam olmam çok vakit almamıştı.
Poyraz'la ne yapıcağımızı bilmez bir şekilde birbirimize baktığımızda ikimiz de gülmeye başladık. Etrafta kimse yoktu ve hava nemliydi o yüzden birazcık ıslaklık bizi hasta etmezdi.
"Bunu da mı planladın?"
"Sence?"
Güldükten sonra saçlarını karıştırıp geriye doğru attı. Uçlarından su damlaları damlıyordu.
"Bence artık gitmeliyiz."
"Bence de."
Zar zor fıskiyelerin arasından geçtikten sonra sonunda kurtulabilmiştik. Saçlarımın hepsini öne attıktan sonra kafamı geriye atarak düzeltmiştim.
"Önce bize gidip kurulanalım."
"Direkt evde de kurulanabilirdik."
"Kurutma makinesi çok ses çıkartır."
Düşününce mantıklı gelmişti. Başımla onu onaylayarak yanında yürümeye devam ettim.
Eve varmamıza az kaldığı zamanlar artık ıslanınca üstüme yapışan tişörtüm rahatsız etmeye başlamıştı. Yakın olduğu için çok geçmeden eve geldiğimizde Poyraz paspasın altından anahtarını alıp kapıyı açmıştı.
"Saat kaç bu arada?"
Kapıyı arkamdan kapatırken bir yandan da kolundaki saate bakmıştı.
"Şu an.. 2.27."
Başımı salladıktan sonra kapının yan tarafındaki pencereden bizim eve doğru baktım. Hâlâ ışıkların hepsi kapalıydı yani bir sorun yoktu.
Tekrar Poyraz'a baktığımda kıvırcık saçlarının ıslanıp önüne düştüğünü fark etmiştim. 'Noldu' der gibisinden göz kırptığında elimle camı işaret etmiştim.
"Bir kontrol ediyim dedim."
Dönüp işaret ettiğim yere baktı. Ardından beni kolumdan tutup kaşlarını kaldırarak konuştu.
"Sen rahat ol. Gel şimdi hasta olucaz yoksa."
Yukarı merdivenlerden çıkarken kolumu da bırakmıştı. Ben de peşinden giderken bir yandan da ıslak saçlarımı açmaya çalışıyordum.
Odasının hemen yanındaki banyoya girdikten sonra çekmeceye yöneldi. Çıkarttığı saç kurutma makinesini bana uzattığında eline bakmıştım.
"Benimki çok kısa sürer zaten. Önce sen kurut."
Gülümseyerek elinden saç kurutma makinesini aldım ve fişe taktım. Poyraz da banyodan çıkıp kendi odasına girdiğinde saçımı kurutmaya başladım.
Çok da ıslak olmamasıyla birlikte çabuk kurumuştu. Makineyi kapattıktan sonra da Poyraz'a seslenmiştim.
"Üstümü değişiyordum."
Makineyi ona uzattıktan sonra deminki gibi pijama niyetine tişört ve eşofman giydiğini fark ettim. Saçlarını kuruturken aynadan bana bakıyordu.
"İstersen benden bir şeyler verebilirim."
"Yok şimdi gidicez zaten değişirim hemen üstümü."
Başını salladıktan sonra saçlarını biraz daha karıştırarak kuruttu. O yaptığını yapmaya devam ederken ben de kolundaki dövmeleri inceliyordum. Çoğunu yeni yeni fark ediyordum açıkçası.
Poyraz'la kısa ama güzel bir vakit geçirmiştik. Yine de en son o fıskiyeler açılmasaydı devamında ne olacağını deli gibi merak ediyordum. Yüksek ihtimalle hiçbir şey olmayacaktı ama yine de bir tuhaf hissetmiştim. Aynı şeyleri onun hissetmediğinden emin olsam da..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
neighbour • yiğit poyraz
Fanfiction"Hatta sana asla bilmemen gereken, en büyük itirafımı söyleyeyim mi?" Lütfen söyleme. Ya da söyle. Ne geleceğini kestiremezken Poyraz sonunda gözlerini açıp loş ışıkta benim gözlerime bakmıştı. Yatakta hafif doğrularak kulağıma yaklaştığında nefesin...