Sabah okul için hazırlanırken telefonumun zil sesiyle duraksadım. Annemin görüntülü aradığını görünce tam heyecanla açıyordum ki Poyraz'ın evinde olduğumu hatırlayıp sessizce küfrettim.
Panikleyince aklıma gelen tek şey aramayı reddetmek oldu. Bir süre ne yapacağımı düşündükten sonra annemi bu sefer sesli bir şekilde geri aradım. Açtığında sesi endişeli gelmişti.
"Ebrar noldu kızım?"
"Bir şey olmadı annecim ya ıı.. giyiniyordum da o yüzden açamadım."
"Hıı anladım. Ben de erkenden aradım ama bugün dönüyorum onu haber vermek istedim."
Bir anlık duraksadıktan sonra rujumu geri sehpaya koymuştum. Henüz gelmeyeceğini söylemişti...
"Erken mi?"
"Evet evet. Yüksek ihtimalle yine çağıracaklar ama seni görmeden gitmek istemedim. Okuldan döndükten sonra gelirim aşkım. Saati uçağa bağlı."
Aslında bir bakıma mutlu da olmuştum. Annemi özlemiştim ve onu görmek iyi gelebilirdi. Ama Poyrazların evini daha doğrusu Poyraz'ı da bırakmak istemiyordum.
"İyi yapmışsın annecim. Sabırsızlan-"
"Ayh yine mi uyan-"
Poyraz içeri girer girmez söylendiğinde kapının yanında olduğum için direkt elimle ağzını kapatmıştım. Ardından çekip işaret parmağımı 'sessiz ol' dercesine dudaklarına bastırdığımda annem hattın diğer tarafından konuşmuştu.
"Ebrar? Orda mısın canım?"
"Burdayım burdayım. Makyaj fırçam düştü onu alıyordum."
Poyraz çenesine inen elimi gözüyle takip ederken sırıtıyordu. O sırada da annem hâlâ bir şeyler söylüyordu.
"Tamam annecim tamam. Görüşürüz hadi öpüyorum seni çok."
"Ben de seni canım görüşürüz."
Telefonu kapattıktan sonra masaya bırakıp iç çektim.
"Gitmem gerekiyor." dediğimde Poyraz kaşlarını çatmıştı.
"Nereye?"
"Eve."
"Nasıl yani?"
"Annem bugün gelicekmiş. Eşyalarım falan her şey çantamda toplu zaten okuldan sonra direkt geçerim."
Poyraz dudaklarını büzdüğünde gülerek ona daha çok yaklaşmıştım. Ben de burada onunla yatıp onunla kalkmayı ne kadar çok sevsem de anneme Poyraz'da kalıyorum desem net şüphelenirdi.
"Annem gelene kadar birlikte dururuz. Bizde film falan izleriz, hm? Ne dersin?"
Çenesini elimle okşadığımda gülümseyip cevap olarak başını aşağı yukarı sallamıştı. Eğilip dudaklarımı kısaca öptükten sonra ellerini omuzlarıma koydu.
"Şimdi cehenneme gitme zamanı."
-
"Ebraaar?"
"Hm?"
Gerçekten sinirleniyordum.
Şu anda bahçedeki masalarda ben ve Sera oturmuş konuşuyorduk. Tam karşımızda da Poyraz arkadaşlarıyla oturuyordu. Sera bana bir şeyler anlatıyor olsa da şu an çok odaklanamıyordum.
Poyraz'ın yanında o geçen günkü kızıl saçlı kız vardı. Devamlı sanki bir şansı varmış gibi Poyraz'a sırnaşıyordu ve bunların hepsi aynı Defne'nin evindeki o gün gibi gözümün önünde oluyordu. Neyse ki bu sefer Poyraz'ın karşılık verdiğini görmek zorunda değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
neighbour • yiğit poyraz
Fanfiction"Hatta sana asla bilmemen gereken, en büyük itirafımı söyleyeyim mi?" Lütfen söyleme. Ya da söyle. Ne geleceğini kestiremezken Poyraz sonunda gözlerini açıp loş ışıkta benim gözlerime bakmıştı. Yatakta hafif doğrularak kulağıma yaklaştığında nefesin...