yirmi

1.1K 53 47
                                    

"Ebrar?"

Gözlerimi telefonuma gelen mesajdan alamamıştım. Poyraz bir kez daha adımı söylediğinde sonunda ona odaklanabildim.

"Pardon.. efendim?"

"Mantar da koyayım mı?"

"Iı.. olur koy."

Poyraz'ı geçiştirdikten sonra parmaklarımı klavyede nasıl hareket ettirmem gerektiğini bilemedim. Derin bir nefes alıp gözlerimi tekrar mesajda gezdirdim.

Ege:
Dün gözlerindeki merakı gördüm
ve bunu gidermek isterim. Saat 20
gibi Starbucks?

Yazdıklarına cevap aramaktan bir detayı unuttuğumu yeni fark ettim.

Ben:
Numaramı nerden buldun?

Beklediğimden daha hızlı bir şekilde cevap vermişti.

Ege:
Geliyor musun
gelmiyor musun?

Oflayıp elimi saçlarımdan geçirdim. Göz ucuyla Poyraz'a baktığımda kendi kendine tavadaki tavukları çevirip bir yandan da kendi kendine gülüyordu.

Beynimi hâlâ yormaya çalışırken parmaklarım benden önce davrandı.

Ben:
Geliyorum

Ege bir şey yazmayıp görüldü attığında telefonumu kilitleyip yüzüstü bir şekilde masaya bıraktım. Acaba doğru şeyi mi yaptım diye düşünürken Poyraz aşırı mutlu bir şekilde yaptığı yemeği önüme koydu.

"Bence hazır çorba faciasını telafi edicek."

Güldüğümde yanıma oturup kendi tabağına da yemekten almıştı. Tabağa baktığımda mantarı görünce şaşırmıştım.

Ben mantar sevmezdim ki.

Üzülmesin diye takmayarak mantarsız bir şekilde yemekten bir lokma aldığımda tepkimi ölçmek için dibime girmişti.

"Nasıl? Tuzundan emin olamadım bir tek. İyi pişmiş mi?"

Doğruyu söylemek gerekirse gayet güzeldi.

"Harika olmuş."

Gözlerinin içi parladığında kendisi de yemeye başlayıp 1 saat kendini övmüştü.

"Şey.. Akşam eski oturduğum yerden bir arkadaşımla buluşucam. Buraya gelmiş de."

"Oo süper. Kaçta?"

"20 gibi."

"Tamamdır. Kaç gibi gelirsin?"

"Bilmem. Uzun sürmez herhâlde."

Başını sallayıp yemeye devam ettiğinde rahatsızca yerimde kıpırdandım. Ona yalan söylemekten nefret etmiştim ama bunu yapmam lazımdı. En azından ne söyleyeceğini duymam lazımdı.

Sohbet ederek yemeğimizi yediğimizde ara sıra pişmanlık duygusunu hissetsem de akşam 20 gibi Starbucks'a gidecektim.

-

Kafeden içeri girdiğimde normal bir kalabalıktaydı. Ege'yi arkasından tanıyıp yanına doğru gitmiştim.

Önüne oturduğumda uğraştığı telefonunu bırakıp gülümsemişti.

neighbour • yiğit poyrazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin