Cinnamon Girl

2.6K 245 626
                                    

Bok gibi geçen derslerin ardından eve gitmek için can atıyordum çünkü bu gün sipariş ettiğim beşinci honeymoon albümüm gelecek. Neden beş tane olduğu ise çok ayrı bir durum.

Otobüse bindiğim gibi yerime oturacakken benden biraz daha önce binen biri ben oraya gidemeden oturdu bile, demekki bu gün oraya oturamayacağım ama bu demek değil ki oraya asla oturmayacağım, yarın ilk işim oraya biri oturursa onu kaldırmak olucak.

Gene başka bir yere oturduktan sonra şarkılar benimle eve kadar eşlik etti. Eve yaklaştığımızda otobüste az kişi kalmıştık ve hâlâ benim yerimde oturan kişi otobüsten inmemişti, resmen sinir krizi geçiriyordum.

Otobüs durduğunda yerimden kalkıp arka kapıdan indim. Eve doğdu giderken yolda duran kargo aracını görünce eve gitmek yerine aracın yanına gittim.

"Hey o kargo Lee Yongbok adına mı?"

"Evet, tanıyor musunuz?"

"O benim, alabilirim kargoyu."

Kargocu bana kargoyu teslim ettikten sonra verdiği kağıdı imzalayıp ona geri verdim.

Kargo araci gittikten sonra karşı evimize yeni taşınan kişinin evin içine girdiğini gorebilmiştim, siyah kapşonlu uzun ve bana göre gizemli birine benziyordu. Yüzünü görememiş olabilir ama bu onun benim komşum olduğunu ve şu anda gidip kapısını çalma isteğimi geri tepemezdi.

Tabikide aklıma aniden gelen elimdeki albümü hemen eve gidip açma isteği içime oturana kadar.

Koşar adımlarla eve gidip büyük demir bahçe kapısının şifresini girdikten sonra açtım. Bahçede duran çiçekleri kokladıktan sonra hemen içeri girip çantamı bir köşeye attım.

Merdivenleri çıkarken anneme merhaba demeyi unuttuğum aklıma gelince merdivenden aşağıya bağırdım "Ben geldim anne!" geri karşılık almadan uzun merdivenlerden odama ulaştım.

Kargonun bantlarını kestikten hemen sonra albümü içinden çıkarıp öbür albümlerimin yanına yerine koydum. Harika gözüküyordu.

Bilgisayarımı açar açmaz hemen bir müzik açtım...

...cinnamon in my teeth
From your kiss
You're touching me
All the pills that you take
Violet, blue, green, red to keep me...

...öpücüğünden kalan tarçın var dişlerimde
Bana dokunuyorsun
Beni uzak tutmak için aldığın tüm haplar
Mor, mavi, yeşil, kırmızı
İşe yaramıyor hiç biri...

Şarkıya eşlik ederken büyük dolabımdan birkaç parça birşey seçip üstüme geçirmiştim. Fırfırlı siyah bir etek onun üstünede boyu eteğimin başlangıcına kadar gelen nerdeyse yarım bir tişört üstüne de ince bir hırka giydim, yarım çoraplarımı dizime kadar çektikten sonra saç ve makyajımı yapmak için hazırdım

Ne için hazırlandığıma gelirsek eğer, her ayın ilk günlerinde yaptığımız aile yemeği olacaktı ve bu bizim için çok önemli bir gündür çünkü tüm ailenin toplaması demek tüm Lee soy ağacının aynı masada olacağı demektir ve bu günde bizim eve yakın bir restoranda giderek toplanacaktık.

"Felix nerdesin?!" Abim Minho'nun bağırmasıyla peri masalım son bulmuştu, hep böyle yapıyordu.

"Kravatımı düzgün mü bağladım baksana."

"Düzgün, benim eteğim nasıl peki?"

"Kısa, oldukça fazla kısa, yani ben laf etmem umrumda olmaz biliyorsun ama büyük Lee'ler-"

Born To Die❛HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin