Summertime Sadness

1.8K 169 143
                                    

Okuldan hep birlikte çıkıp kareoke salonuna gelmiştik. Çok fazla kalabalık değildi genelde akşamları kalabalıklaşırdı. Hepimiz aç olduğumuz için gelmeden yoldan atıştırmalıkta almıştık.

"Kim sesine güveniyor?"

Jisung direk yerinden sıçrayıp konuştu.

"Şimdi ben diyeceğim ama müzik okuyan sensin."

"Beraber söyleyelim."

Hyunjin ve Jisung bir şarkı seçip söylemeye başladıklarında herkes gayette eğleniyorken ben kenarda oturmuş onları izliyordum.

"Felix hadi gel!"

"Gerek yok."

Şarkılar bitiyor yeni şarkılar açılıyordu. Gerçekten eğlenmekten çok iyi anlayan arkadaşlarım vardı.

"Changbin sen neden üzülmüyorsun?"

"Neden üzüleyim?"

"Chan gitmiyor mu?"

"Hayır."

"Nasıl?"

"O burada kalıp işini yapacak."

"Anladım."

Karaoke salonu yavaştan dolmaya başlamıştı ama odalar ayrı olduğu için bizimkiler hâlâ deli gibi eğleniyorlardı benim ise aklımda olan tek şey Hyunjinin buradan gidecek olmasıydı.

"Felix hadi sende bir şeyler söyle."

Hyunjin elindeki mikrafonu bana uzatınca bende ister istemez aldım, herkes merakla bana bakarken tabikide hangi şarkıyı söyleyeceğimi çok iyi biliyordum. Daha önce hiç kimseye göstermediğim o biricik sesimi şimdi tüm arkadaşlarımın önünde söyleyecektim, aşk acısı bir insana her şeyi yaptırırmış meğersem...

"Başlıyorum."

"Başla."

Kiss me hard before you go
Summertime sadness
I just wanted you to know
That baby, you the best
I got that summertime, summertime sadness
Su-su-summertime, summertime sadness
Got that summertime, summertime sadness

Gitmeden önce kuvvetlice öp beni
Yaz üzüntüsü
Sadece bilmeni istedim
Bebeğim sen en iyisisin
Ben de var bu yaz, yaz üzüntüsü
Yaz, yaz, yaz  üzüntüsü
Var bu yaz, yaz üzüntüsü

Karaokede genelde odalar sesi çok az geçirirdi ama buna rağmen öbür odalardaki insanlar bizim odanın önünde toplanmış beni dinliyorlardı.

Sesim gayette iyi çıkarken arkadaşlarım bana odaklanmışlardı ama birden arkamdan gelen burun çekme sesini duyunca arkamı döndüm, Hyunjin ağlıyordu. Kendimi tutamayıp bende ağladığımda sesim çok cırtlak çıktığı için beni dinleyen herkes kulaklarını kapattı, ağlayan Hyunjin bile sesimi duyduğunda yüzünü ekşitti ve yanıma gelip beni durdurmaya çalıştı.

"Bence yeter Felixcim. Bak saatte geç oldu otur sen."

"Benim sesim mi kötü Hyunjin?!"

"Hayır, hayır ben öyle demedim sadece yorulmuşsundur hani." Hyunjinin koluma girmesiyle koltuklardan birine oturduk.
...

Hyunjinin annesinin aramasıyla aceleyle kareokeden çıkıp eve gittik ama keşke gitmeseydik.

"Hyunjin sen neden abinle kalmıyorsun?"

"Aslında o üvey abim."

"Ne?"

"Öyle işte."

"Ama-"

Sözüm evin sokağına geldiğimizde Hyunjinin annesi arabasına velizlerini taşımasıyla kesildi. Hyunjin hemen koşarak annesinin yanına gittiğinde ben ne yapacağımı bilemeden orada dona kalmıştım ama keşke orada öylece kalmasaydım, sözümü bitirebilseydim.

Arabaya binmiş hiç bir şey söylemeden giderken sadece arkasından bakabildim ve ağzımdan çıkan küçük ses ile ortalıkta yapa yanlız kalmıştım.

"Gitme..."

Eğer orada öylece kalmak yerine yanlarına gitseydim belkide Hyunjin gitmemiş olurdu ama o iki aydır Busanda yaşıyor ve iki aydır yanlızca internetten konuşuyoruz. Aşkımı bulduğum gibi kaybetme hikayem böyleydi işte.
...

"Seungmin biraz daha sağ tarafa as."

"Tamam."

Hyunjin iki ay sonra sonunda dönüyordu ve bizde çocuklarla onun için geri dönme partisi hazırlıyorduk.

"Felix üstünü değiştirmeyecek misin?"

"Ah doğru, ama ne giyeceğim?"

"Sen gel benimle."

Jisung ile beraber odama gidip yatağımın üzerinde duran eteklere baktık. Hepsi birbirinden güzeldi ama sanırım rengarenk olan daha çok dikkatimi çekmişti. Bunu giyersem çocuk gibi duracaktım ama Hyunjin renkli şeyleri her zaman çok sevmiştir.

"Tamam sanırım bunu giyeceğim."

"Giyindiğinde şöyle makyajını da yapacağım."

"Tamam Jisungie."

Odamın penceresinden Hyunjinin odasına- eski odasına bakarken onu gerçekten ne kadar çok özlediğimi anladım. Onsuzluk gerçekten çok zor, hayatım o olduğunda çok daha iyiydi ve ben hiç fark etmeden kendisine bağlanmıştım.

Pencereden gözümü ayırıp eteğimi üzerime geçirdim. Onun üstüne de askılı bir badi giymiştim ve şimdi tam bir peri gibi olmuştum yada iki yaşında bir kız.

Jisungu çağırdığımda beni bir tuval gibi kullanıp çok güzel bir makyaj yapmıştı, hafif ama çok malzemeli bir makyaj, ve bu işte gerçektende çok iyiydi, büyüdüğünde ressam olmak yerine kesinlikle makyöz olmalı.
...

Hep birlikte salonda  Hyunjini gelmesi için beklerken çalan kapı zili ile yerimden fırlayıp koşarak kapıya yöneldim.

Karşımdaki bedende her zamanki gibi hiç bir değişiklik yoktu. Hiç vakit kaybetmeden boynuna sarıldım o da direk olarak karşılık verdi, kollarımı ayırıp dudaklarımızı birleştirdiğimizde bu her zamankinden çok daha büyük bir aşk öpücüğü olduğunu her hareketten hissettim.

Tam şu an hayatımda hiç olmadığım kadar mutluydum. O buradaydı, sevgilim evine, bana geri dönmüştü.

Salona geçtiğimizde Hyunjin herkesle sarıldıktan sonra tekrar ona sarıldım, kollarının arasından hiç ayrılmak istemiyordum.

Herkes özlemini gidermek adına konuşurken muhabbet muhabbeti açıyordu ve Hyunjin'in artık burada sonunda temelli kalacağını öğrendiğimde mutluluktan ellerimle alkış yaptım.

Bu hayatımın hüzünlü hikayesi değil hayatımın bataklıktan çıkıp gün yüzünü bulma hikayesiydi ve umarım o bataklığa bir daha girmeyecek şekilde hayata karşı sevgilim Hyunjin, etekler ve Lana ile beraber dimdik durabilirim.

"Eteğin yeni mi? Sana çok yakışmış."

FİNAL

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

FİNAL

evet final
sonunda final
bok gibi bitti ama olsun
okuyan herkese tenk yu öpüyorum hepinizi😽
öbür ficlerime de beklerim bb

13.06.2021

Born To Die❛HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin