-Svegliati! (Uyan!)
+Hı?
-Svegliati Morgan! (Uyan Morgan!)
+Emily?
İrkilerek gözümü açtım. Emily'nin sesiydi. Fakat karşımda yaramı temizleyen 19 yaşlarında bir kız gördüm. Beyaz kapşonunun ucundan çıkan sarı saçları odaya giren ışık hüzmesinde parlıyordu. Kalkmamı söylüyordu. Emily sanmıştım. Kalkmaya çalıştım fakat sol omzumdaki bandaj buna izin vermiyordu. Kısık bir sesle:
-Yaraların oldukça hızlı iyileşiyor
+İsmimi nereden biliyorsun?
-Şehrin en iyi dövüşçüsü. İzin ver de biliyim.
Omzumda duran eline baktım. Hızlı bir hareketle doğrulup bileğinden tutup üstüne çıktım.
+Sana ismimi nereden bildiğini sordum!
Kleiman odaya hızlıca girdi ve bağırarak:
-Lanet olsun Morgan bırak şu zavallıyı.
Kızın suratına baktım. Oldukça korkmuştu. Sıktığım bileğini hafifçe bıraktım ve üstünden kalktım. Kız toparlanırken konuştu:
-Neyin var senin?
Kleiman cevap verdi:
-Bu aralar iyi değil onun kusurunu bağışla. İzin ver de üstümüzü giyinelim yapacağımız çok iş var.
Kız kafasını salladı ve bana korkak bir bakış atarak odadan çıktı. Neler olduğunu hala anlamış değilim. "Emily nerede?" diye sordum. Herkes kafasını öne eğdi. Ortamı büyük bir sessizlik aldı. Ahşap döşemeye sert bir yumruk vurdum ve:
-Lanet olsun. Şu halimize bak. Kızı kurtaramadığımız yetmiyormuş gibi öldürttük. Lanet olsun ölümden döndük. 10 tane gerizekalıya ölüyorduk!
Crispy:
+Ama okçular...
-Okçuların canı cehenneme Crispy yaptığımız şeye bak her şeyi alt üst ediyoruz. Hiçbir şeyi durduramıyoruz! Bunlar durmalı Crispy durmalı. Daha kaç kişi can verecek!
Sesim kesildi... Devam ettim:
-Kleiman atları hazırla Coraggioso'yu ziyarete gideceğiz.
Kleiman'ın yüzünde bir tebessüm belirdi. Tebessümün sebebi şehrin dışında kampı olan Coraggioso'ydu. Coraggioso bir dövüş eğitmeni. Küçük yaşımızda bize kendimizi nasıl savunacağımızı öğretmişti. İsminin anlamı ise İtalyanca Cesur demekti. Yaklaşık 10 yıldır yanına gitmiyoruz. Umarız ki yaşıyordur. Bazı dedikodular onun yarı Sayklon yarı insan olduğunu söylüyordu. Ailesinin bir faciada katledildiğini ve kendisinin de göğüs kafesi parçalanmış 2 askerin yanında bulunduğu söyleniyor. Tek umudumuz o olabilir.
Ayağa kalktım. Sol kolumu çırptım. Yaraya bastırarak acı noktamı hissetmeye çalıştım. Fazla ağrım yoktu. Crispy çoktan ayağa kalkmıştı. Gözümüz eşyalarımızı aradı. Fakat yoktu. Beyaz renkli pelerinlerimizi giyip aşağı indik. Franchis bize bakarak gülümsedi. Yanına giderek cebimden bir miktar altın çıkararak masaya bıraktım. Parayı bana doğru ittirdi ve:
-Dostun bu zamanda belli olnayacaksa ne zaman belli olacak söylesene Morgan.
Gülümsedim ve sağ elimi yumruk yaparak bileğimi karnıma götürüp eğildim. Ardından dışarı fırladım küçük Martin atları hazırlamıştı. Ve atının başını okşayan Kleiman'ı gördüm:
-Kleiman eşyalarımız?
+Beni takip edin, dedi atına binerek.
Dediğini yaptım ve Stingy'e atladım. Atlarla şehrin içine doğru gidiyorduk. Bir demircinin önünde durduk. Atları tabela direğine bağlayarak üstünde zil olan bir kapıdan içeri girdik. İçerisi oldukça sıcaktı. Ocaktaki ateşi resmen yüzümde hissediyordum. Bir süre sonra uzun ince bir demiri balyozla döven demirci işini bırakıp bize baktı ve:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ve Şeytan Ağlamaya Başladı
Science Fiction"Pekala. Bana söyleyin. O güzel duygularınız ile kaç defa hata yaptınız? Bunlar sizi kaç defa pişman etti? Sorunun yanıtı sizin bildiğiniz şeyler. Peki bildiğiniz halde duygularınızdan neden vazgeçmiyorsunuz? Amacınız acı çekmek mi? Aşık olmak mı? T...