Hatırlatma notu: Fargas: Adalet Daima Yerini Bulur adlı bölümde Alice'e tecavüz etmeye çalışan, Konmark adına vergi toplayan bir Sayklon komutanı.
Ahırın büyük kapısının sürgüsünü Kleiman'ın yardımı ile kaldırdıktan sonra büyük kapıyı ileri doğru açtık. İçeride bizi bekleyen 4 tane at vardı. Uzunca süredir bakılmıyordu fakat yiyecekleri ve suları dolu olduğu için dinç duruyorlardı...
Kleiman'ın omzuma vurması ile irkildim. Yeniden ahırdaydım. Alice hemen ileride cılız kahverengi bir atın yanı başında dizgini ile uğraşıyordu. Kleiman ortada duran koyu kahverengi atlardan birine doğru hareket etti. Ben de geriye kalan kahverengi atın diğerini aldım. Ahırda kalan diğer atın da yalağını su ile doldurup yemini tazeledikten sonra ahır kapısını kapatarak dışarıya çıktık. Atları ahırın büyük kapısından geçirip gün ışığının yüzlerine vurmasını sağladık. O sırada atlar kafalarını öne eğiyor, güneşten rahatsızlık duyup huysuzlanıyorlardı. Atın bacaklarından tutarak ayaklarını kaldırıp toynaklarını kontrol ettim. Nalların durumu pek iyi sayılmazdı fakat bizi Lander'a kadar idare edebilirdi. Oradan da atları küçük Martin'e bırakır onlarla ilgilenmesini tembih edebilirdik.
Alice biraz yüksekçe bir sesle:
- Uzun süredir ahırdalarmış. Güneş onları rahatsız etti.
Kleiman:
- Unutulmuş olabilirler mi?
Araya girdim:
- Coraggioso Roy'un onlarla sürekli ilgilendiğinden bahsederdi.
Alice:
- Kurcalamaya değer bir konu olduğunu sanmıyorum. Dışarıdayız ve atlarımız var. Lander'a doğru yola koyulup zamanımızı iyi değerlendirmeliyiz.
Atın üstüne çıkıp eğerini hazırladıktan sonra atının üstünde oturan Kleiman'a bakarak:
- Buraya gelirken verdiğimiz yerde mola veririz ardından erken saatlerde Lander'da oluruz.
Alice at üstünde uzun kıvırcık saçlarını arkada toplarken:
- Peki.. Mola yerimiz güvenli mi?
Kleiman sırıtarak:
- Sayklonlar'ın avlanma bölgesi.
Alice elleri saçında Kleiman'a bakarak:
- Ne!!
Araya girerek birazcık da olsa Alice'i yatıştırmasını umduğum bir ses tonu ile:
- Sakin ol. Orası çevreden daha güvenli.
+ Hah!
Atları evin sağ tarafındaki patika yola doğru sürüp teller ile çevrili ormanlığa açılan küçük kapıya ulaştık.
...
Kayda değer bir şey olmayan uzun bir yolculuktan sonra gece yarısı Lander'a ulaşmıştık. Büyük sur kapısının önünde durduk. Kapının ardındaki bağırışların ardından kapının sürgüsü gürültü ile çekildi ve iki parçalı kapı gıcırdayarak bize doğru açıldı. Atlar üzerine gelen kapıdan huysuzlanıp geriye doğru çekildiler. Attan atladım ve eğerini ters çevirip kapı muhafızının gözükmesini bekledim. Hemen sonra kapının ardından uzun ve sıska birisi başını hafifçe öne eğip gözünü kısarak:
- Morgan?
Bu muhafız Anderkin'di. Anderkin Hexatratamus'un muhafızlarındandı. Kafamla Anderkin'e selam verdim. Anderkin arkasındaki sarı siyah giyimli Lander bayrağı ile aynı renkleri taşıyan iki muhafıza kapıyı açmalarını söyledi. Muhafızlar mızraklarını havaya dikerek elindeki meşaleler ile kapıyı iyice araladı. Kleiman ve Alice'de atlardan indiler. Yavaşça büyük kapıdan içeriye doğru girmeye başladık. O sırada surun üstünden bir muhafız bağırmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ve Şeytan Ağlamaya Başladı
Science Fiction"Pekala. Bana söyleyin. O güzel duygularınız ile kaç defa hata yaptınız? Bunlar sizi kaç defa pişman etti? Sorunun yanıtı sizin bildiğiniz şeyler. Peki bildiğiniz halde duygularınızdan neden vazgeçmiyorsunuz? Amacınız acı çekmek mi? Aşık olmak mı? T...