1

1.3K 68 162
                                    

to begin again ile okuyunuz

İlişkimiz, raydan çıkmış bir hız treni gibi kontolsüz ve yıkıcıydı artık.

İkimiz de zehirli bir sarmaşığa dolanmıştık ve kurtulmaya çalıştıkça dikenleri birbirimize daha çok batırıyorduk.

Ben o trenden atlamak, o sarmaşığı kökünden koparmak istiyordum ancak Zayn sona geldiğimizi kabullenmiyordu.

İlişkimiz bizi tüketiyordu özetle.

Birbirimize verdiğimiz zarar asla psikolojik zarardan öteye geçmemişti, fiziksel şiddetin pençesine ikimiz de düşmemiştik fakat psikolojik şiddet de en kötüsü değil miydi zaten?

Uzun zamandır, en zayıf yönlerimi bilecek kadar yakınım olan adamın beni en zayıf  yönlerimden vuracak bir yabancıya dönüşmesine şahit oluyordum.

O da, uzun zamandır, en zayıf yönlerini bilecek kadar yakını olan kadının onu en zayıf yönlerinden vuracak bir yabancıya dönüşmesine şahit oluyordu.

Birbirimizi tüketmekten başka bir şey yapmıyorduk artık.

Ama onu hala çok seviyordum. O da hala beni çok seviyordu. Fakat bazen sevgi yetmiyordu. Birbirimize olan saygımızı kaybettikten sonra sevgi hiçbir şeyi kurtarmaya yetmiyordu ne yazık ki.

Ona bunu defalarca anlatmaya çalışmıştım ama ilişkimizi sonlandırma fikri onu delirtiyordu. Ayrılığı dile getirmeme bile izin vermiyordu.

Ancak bugün her şey, her zamankinden çok daha farklıydı. Bugün ipler tamamen kopmuştu artık. Benden vazgeçmesi için onun gözünün önünde başka bir adamı öpmüştüm.

Şimdi ise ikimiz de bir yıkımın içinde oturuyorduk. Kapının oradan bakıldığında kıyamet kopmuş gibi görünen odanın bir köşesinde ben oturuyordum bir köşesinde o...

Odanın içinde kırılmayayan sadece birkaç şey kalmıştı; yatak, gardırop, komodinler ve makyaj masası...Parfüm şişeleri, abajurlar, komodinde duran dün geceden kalma sürahi, sandalye ve hatta camın önünde duran berjer bile kırılıp etrafa saçılmıştı.

Öfkesi sadece eşyaları değil artık ilişkimizi de tamamen paramparça etmişti. Bu saatten sonra toparlanacak hiçbir şey kalmamıştı.

Yatağa yaslanmış, bacaklarımı kendime çekip kollarımı etrafına sarmış belki de iki saattir öylece oturuyordum yerde. Sert zemin kalçamı acıtmıştı artık ama kalbimin acısı daha ağır basıyordu, fiziksel acıyı hissedemiyordum bile.

Saatlerdir sessizce oturduğu köşeye baktım. Bir kısmı kornişten kopup sarkan perde açık pencereden esen rüzgarla estikçe onu kapatıyordu. O da öylece camdan dışarı bakıyordu. Perde hareket edince onu göremiyordum.

Derin bir iç çektikten sonra yutkundu ve dizlerinde duran kollarını dizlerinden çekip ellerini saçlarına daldırdı. Darmadağın saçlarını çekeleyerek düzelttikten sonra eliyle yerden destek alarak kalktı ve bana doğru yaklaştı. Başımı kaldırıp ona baktım. Tepeden bana bakıyordu.

"Tamam." dedi buz gibi gelen sesiyle. Onu tanıyordum, pes etmişti. Gözlerim dolarken yutkundum. "Ayrılalım. İkimiz de birbirimizi terk edeli çok olmuştu zaten."

Ayrılmak uzun zamandır benim de istediğim şeydi ancak bunu sesli olarak dile getirmek, daha doğrusu dile getiren kişinin o olması çok ağır gelmişti. Üstelik söylediği cümle de çok ağırdı. Ama doğruydu. Birbirimizi çoktan terk etmiştik. Şimdi ise bunu fiziksel olarak yapıyorduk.

Yataktan destek alarak ayağa kalktım. Aramızdaki mesafe biraz uzaktı.

"Şimdi ise bunu fiziksel olarak yapıyoruz."

to begin againHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin