13

358 31 13
                                    

Lewis Capaldi - Forever ile okuyunuz lütfenn.

Elliot'ı evine bırakana kadar arabada hiç konuşmadım. Aslında Elliot'ı bıraktıktan sonra da konuşmadım. Başımı sağa çevirmiş camdan dışarı bakıyordum sadece. Cam sonuna kadar açıktı ve içeri doğru eden rüzgar saçlarımı karıştırıp yüzüme doğru uçuşuyordu. Rahatsız oluyordum aslında, sürekli saçlarımı çekiyordum yüzümden ama ısrarla da camı kapatmıyordum.

Zayn'le tek kelime konuşmamak için de asla yüzümü ona dönmemek konusunda inat ediyordum.

Bir şey yapmıştı bir de. Elliot'ın evinden dönerken Zayn'le eskiden yaşadığımız apartmanın olduğu caddeden geçmemiz gerekiyordu. Daha doğrusu oradan geçersek abimin evine çok daha kısa sürede giderdik çünkü abimin eviyle Zayn'le eski dairemiz aynı muhitteydi. Daireyi de bize Ellen bulmuştu zaten zamanında. Ancak Zayn sırf oradan geçmemek için yolu uzatmış, üst caddelerde dolanıp abimin evinin olduğu sokağın caddesine girmişti. Bilerek o caddeden geçmediğini bilecek kadar da iyi tanıyordum onu, her ne kadar yedi ayda onda bir çok şey değişmiş olsa da.

Sokağa dönerken ben kemerimi çıkarmak için hareketlendim. O da sokağa girdiğinde arabanın hızını biraz daha düşürmüştü. Evin önünde park etti sonra. Arabayı park ettiği yerden etrafa bakındım. Başımı çevirip camdan Juan ve annesinin yaşadığı eve baktım. Sonra abimin evine doğru çevirdim bakışlarımı. Zayn arabayı buraya park edince hafızamda bir şekilde istemsiz canlanan ve tanıdık gelen bu görüntüyü nereden anımsadığımı Zayn'in arabasını da düşününce anlamıştım. Beyaz Polo araba...Zayn'in aylar sonra döndüğü ve benimle şarkı söylediği akşam odamın penceresinden baktığımda Juan ve annesinin evinin önünde gördüğüm araba, iki gün sonra yine aynı yerde gördüğüm beyaz Polo araba...

Derin bir nefes alıp verdikten sonra arkama yaslandım araba koltuğunda. Kucağımdaki çantaya koymuştum ellerimi ve karşıya, sıra sıra sokak lambalarının ışığının artık görüş açıma girmeyecek kadar uzakta kaldığı ve görebildiğim kadarının sonunda karanlığa karıştığı sokapa bakıyordum.

"Sendin o, değil mi?"

Benimkiler gibi onun da karşıya bakan gözleri bana döndü, başını bana çevirdiğini görebiliyordum. Söylediğimi anlamadığı için mi yoksa anladığı ama söyleyecek bir şey bulamadığı için mi sessizdi bilmiyordum. Başımı ağır ağır aşağı yukarı salladım ve kendi soruma kendim cevap verdim. "Sendin tabii."

Yutkunsuğunu duydum. "Anlamadım ne demek istediğini?"

Başım hala koltuğa yaslıyken yüzümü ona döndüm. "Aylar sonra geri döndükten sonra hiçbir şey olmamış gibi benimle şarkı söylediğin gece..." Başımı tekrar salladım. "Şimdi hatırladım." Sağ taraftaki camdan Juan'ın evini göstermek için parmağımı cama dayandığımda o da bakışlarını camdan gösterdiğim yere kaydırmıştı.

"Tam buradaydı araban. Ben pencereye çıkınca gittin. Farlar yanana kadar arabayı fark etmemiştim bile."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. O da bakışlarını yere düşürüp başını öne eğdiğinde derin bir iç çekip bırakmıştı.

"Benimle şarkı söyledikten yaklaşık bir saat sonra..."

Koltukta biraz daha ona doğru döndüm ve hareket ettiğim için başını kaldırıp bana bakmıştı. "Neden geldin?" Soruma cevap vermesini de beklemiyordum aslında. Daha doğrusu cevap olarak ne beklediğimi de bilmiyordum. Beni özlediği için, beni sevdiği için gelmiş olmasını da düşündüğümden değildi ama yine de meraktan sormuştum işte. O da cevap vermek istemiyordu belli ki ya da neden geldiğini o da bilmiyordu belki. Yüzüme baktı birkaç saniye boyunca yüzünde ve gözlerinde çözemediğim bir ifade ile ancak sonra bana "Bilmiyorum." dedi.

to begin againHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin