5

472 45 53
                                    

Zayn'in sahnede söylediği şarkı adele - love in the dark dilerseniz açabilirsiniz

Saatler geçmek bilmiyordu. Zayn bu akşam kafede sahneye çıkacaktı ve ben de onu izlemeye gidecektim. Ancak saat bir türlü sekiz olmuyordu. Sadece son üç saat kalmıştı ama o üç saat üç yıl gibi büyüyordu gözümde.

O kadar heyecanlıydım ki akşam için nedensizce...kalbim hiç düzenli atmıyordu sabahtan beri. Toz pembe elbisemi sabah yıkayıp ütülemiş ve askısıyla dolabımın kapısına asmıştım gözümün önünde dursun diye. Onun kafede sahneye çıkacak olması sanki her şey eskisi gibi yolundaymış gibi hissettiriyordu ama asla öyle değildi gerçekte. Yarın gidiyordu yine ve onu bir daha görecek miydim bilmiyordum. Yine de bunu düşünmemeye çalışıyordum.

Eminim sevgilisi de gelecekti bu akşam ve bu da moralimi epey bozuyordu. Başka birini sevmeye başlamış olmasından ziyade beni sevmekten vazgeçmiş olması canımı yakıyordu. Bana beslediği sevgiyle beslenen kalbi şimdi başkasının sevgisiyle atıyordu. Ben bir yabancıydım artık kalbine.

Bunları da kafamın içinde bir kenara atmaya çalıştım. Akşam hangi şarkıyı söyleyeceğini merak ediyordum. Yazdığı ve bestelediği yni şarkıları var mıydı, varsa da bu akşam söyler miydi merak ediyordum.

Çok heyecanlıydım. Sabah kahvaltıda pek bir şey yiyememiştim heyecandan, şimdi de acıkmıştım. Evin içinde sağa sola guruldayan bir karınla dolaşıyordum sabahtan beri. Bir de evin içini saran müthiş bir kek kokusu vardı, daha çok acıkıyordum.

"Belamour."

Telefondan saati kontrol ederken Ellen mutfağın kapısından seslendi bana. "Kek yaptım. Gel biraz ye." Omzunu kapıdan çekip arkasını dönerken de "Saate bakmayı da bırak artık. Bakınca zaman daha çabuk geçmiyor." demişti. Telefonu elimde sallarken peşinden mutfağa gittim.

"Ne yapayım? Elimde değil...sürekli gözüm saate gidiyor."

Dolaptan tabak alırken tezgahtaki keki kesiyordum gözümle bir yandan da. Mükemmel görünüyordu. Tabağımı ona uzattığımda iki dilim kek bıraktı. "Üzümlü, portakallı yapmışsın."

"Evet, en sevdiğin."

"Teşekkür ederim. Bir tanesin." derken sandalyeyi çekip oturdum masaya. Bir fincan da kahve bırakmıştı sonra tabağımın yanına ve kendisi de karşıma oturmuştu. İştahla kekimi yerken beni izlediğini fark ettim. Ağzımdaki lokmayı ağır ağır çiğnerken "Ne oldu?" diye de sormuştum ama yüzündeki ciddi ifade beni korkutuyordu. Ellen'ın yüzünde böyle ciddi bir ifade gördüğüm zamanlar çok nadir olurdu çünkü.

"Belamour." Masanın üzerinden uzanıp elimi tuttu. "Bu akşam için çok heyecanlı olduğunu biliyorum. Söylediğimin hevesini kırmasını da istemiyorum ama unutma, bu akşam oraya sevgilisi de gelecek. Kendini o kızla karşılaşmaya da hazırla."

Gözlerini kapatıp başını eğdikten hemen sonra "Biliyorum," dedi ve bana baktı yine. "Daha önce karşılaştınız, yani onu gördün. Ama bu kez onun varlığını daha çok hissedeceksin. Güçlü dur."

Elimi, elimin üstündeki eline koydum ve sıktım. "Desteğin için teşekkür ederim Ellen. İyi ki varsın." Gülümsedi.

"Git şimdi. Hazırlan. Her şeye."

Başımı sallayıp kalktım masadan ve hazırlanmak için yukarı çıktım.

Onu görmeyi deli gibi istesem de kafeye saat tam sekizde gitmedim. Yeda Zayn'in sahnesinin sekiz buçuğa ertelendiğini bana mesaj attığında çoktan evden çıkmıştım ama onu görmeye bu kadar hevesli olduğumu bilmemesi için bir parkta oturup saatin sekiz buçuğa yaklaşmasını beklemiştim. Şimdi saat sekizi yirmi dört geçiyordu ve ben kafeye giriyordum.

to begin againHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin