7

430 52 32
                                    

Kafenin kapısının önünde Zayn'le yaptığımız o konuşmanın üzerinden bir haftaya yakın süre geçmişti.

O konuşmadan beridir gerçekten Zayn'in yüzünü görmek istemiyordum. Bir insanın yedi ayda bu kadar değişip bambaşka birine dönülmesi imkansızdı. Ancak Zayn imkansızı başarmıştı. Zayn'i tanıyamıyordum.

Onu gerçekten görmek istemiyordum. Ama Elliot'ın doğum günü partisine o da davetliydi ve muhtemelen gelecekti de. Çünkü grup içinde en iyi anlaştığı kişi hep Elliot'dı.

Tabii gitmediyse ani bir kararla, gelirdi. Kafasına estiği gibi davranıyordu. Gidiyorum deyip kalıyordu. Kalıyorum deyip giderdi kesin.

İstediğini yapabilirdi. Gerçekten artık ona karşı öfkeden başka bir şey hissedemiyordum.

Parti için de bir elbise seçmiştim kendime ama sonra onun yerine başka bir şey giymeye karar verdim. Siyah, askılı ve yakası açık elbisemi giyip uzun saçlarıma düz bir fön çektim. Converse ayakkabılarımı da giymedim, loafer ayakkabılarımı giydim.

Aynaya baktığım kendinden daha emin, daha özgüvenli bir kadın görüyordum şimdi.

Deri blazer ceketimi giydikten sonra ceketin altında kalan saçlarımı ceketin altından çıkardım. Çantamın zincirini de boynumdan geçirirken abime seslenmiştim. "Abi! Çıkıyorum ben."

Cevap vermesini bekledim birkaç saniye. O ise olduğu yerden cevap vermek yerine kapıya kadar gelmişti. "Kaç gibi gelirsin?"

"Bilmiyorum. Ararım gelmeden."

Başını salladı sadece ve yanıma gelmek için birkaç adım attı. Ellerini de yavaşça kollarıma koymuştu. "Seni seviyorum, unutma tamam mı?"

"Biliyorum." derken gülümsedim. "Ben de seni seviyorum."

Evden çıktım. Önce Elliot'ın attığı konumu açıp telefonumu telefon tutacağına yerleştirdim. Sonra da arabayı çalıştırdım. Arabayı, abimin park ettiği yerden biraz zor çıkarmıştım.

Adrese geldiğimde bir gece kulübü, bar ya da puba gelmeyi bekliyordum ama bir apartmanın önüne gelmiştim. Zayn'in arabası da buradaydı. Ne yazık ki onun arabasının arkasına park etmek zorunda kalmıştım. Başka yer yoktu.

Apartmanın önünde durup Elliot'a kaçıncı kat olduğu sormak için mesaj attım. Mesajım iletilmesine rağmen görmedi. Bu defa aradım ama duymadı. Apartmana girerken bu kez de Yeda'yı aradım. Merdivenleri çıkarken Yeda telefonu açtı. Ama açan Yeda değildi, Zayn'di.

Telefonu açınca "Yeda-" diye başlamıştım konuşmaya ama "Benim, Zayn." demişti üstüne.

"Kaçıncı kat diye soracaktım."

"Altı."

Başka hiçbir şey demedim, direkt kapattım telefonu. Altıncı kata çıkana kadar da canım çıkmıştı. Asansör de yoktu. Zaten yukarı çıktıkça müzik sesi de yaklaşmıştı. Müzik sesini takip etsem de bulurmuşum.

Kapıyı tanımadığım birisi açtı. "Merhaba." demiştim içeri girerken ama kız herhangi bir karşılık bile vermemişti. Kapıyı kapattı arkamdan. Onu takip edip içeri gittim ben de. Koridorun sonu büyük bir salona çıkıyordu. Herkes salondaydı.

"Nerede kaldın?"

Sandalyeden kalkıp bana doğru gelen Yeda'ya cevap verdim. "Abimle birkaç içim vardı. Onları hallettim." Yalan söylemiştim. Çantamı boynumdan çıkarırken etrafa bakınıyordum. Tanımadığım bir sürü indan vardı. Köşede dikilip içki içerek birbiriyle sohbet edenler arasında Zayn'i gördim önce, sonra da yanındaki sevgilisini.

to begin againHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin