Lütfen ama lütfen bu bölümü de to begin again ile okuyun çünkü şart :))
Tam bugün, ayrılmamızın üzerinden yedi ay geçmişti.
Ayrılığımızı hiç böyle hayal etmemiştim. Onu özlüyordum. Oysa ki özgür hissedeceğimi düşünmüştüm. Ancak durum tam tersiydi. Beynim Zayn tarafından ele geçirilmiş gibiydi. Düşüncelerimin içinde sürekli o vardı. Ama tuhaftır ki, onu bu kadar düşünmeme ve özlememe rağmen bir şekilde ayrılığın üstesinden de geliyordum.
Ona dair en çok özlediğim şey sanırım sesiydi.
Onunla ayrıldıktan sonra müzik grubundan da, kafeden de, birlikte tuttuğumuz evden de ayrılmıştım. Yedi aydır ne o kafeye gidiyordum, ne o kafenin sokağından geçiyordum ne de gruptakileri görüyordum. Artık Ruth da benimle iletişime geçmiyordu. Onlar da beni gruptan silmişti.
Benim yerime başka birini bulduklarını duymuştum. O kadın her kimse, Zayn'le şarkı söylüyor olduğu düşüncesi bile beni bazen ağlatıyordu. Onun sesini bile kimse ile paylaşmak istemiyordum.
Tartışmalarımızın nedenlerini ayrıldığımızdan beri daha çok düşünüyordum. O, çok serbestti. Onu dinlemeye gelen kızların ona aşk mektupları göndermesini bile sorun etmiyordu. Hatta ona duydukları hayranlık bazen hoşuna bile gidiyordu. Ben ise o mektupları o kızlara yedirmek istiyordum. Kimse ona bakmasın, özellikle bazı şarkılarında onu dinlemeye gelmesin istiyordum. Çok kıskanç davranmıştım.
Kıskançlıklarım bizi tartışmalara, tartışmalarımız da bizi kavgalara sürüklemişti. Kavgalarımızın boyutları arttıkça ilişkimiz de kaçınılmaz sona sürüklenmişti; ayrılık.
Üzülüyordum, çok üzülüyordum. Ama aylardır ondan haber almıyor olmak da ayrılık sürecinin üstesinden gelmeme yardımcı oluyordu. Yine de böyle hayal etmemiştim, onu kolay aşarım sanmıştım.
Ayrıldığımız günden sonra o hafta boyunca birkaç kez mesajlaşmıştık evde kalan eşyalar, ev ve grup hakkında. En son mesajı ben atmıştım yedi ay önce. Sonra ise bir daha hiçbir iletişimimiz olmamıştı. Sosyal medya hesaplarında da hiçbir şey paylaşmamıştı ayrılmamızdan sonra.
Bazen başına bir şey gelmiş olmasından korkuyordum. Zayn kendine zarar verecek birisi değildi ama bazen öfkeden gözü döndüğünde kendini kaybedebiliyordu. Yine öfke krizi geçirdiği bir zamanda bir kaza yapmış, bir kavgaya karışmış ve başına bir iş gelmiş olabilirdi. Bunları düşündükçe endişeleniyordum ve içimi bir alev yakıyordu.
Onu bir kez bile olsa, uzaktan bile olsa görmek, sesini duymak ve iyi olduğunu bilmek istiyordum.
Kapı çaldığında belki onu görürüm, o gelmiştir diye ümitle açıyordum kapıyı ancak hiçbir zaman gelen o olmuyordu. Hatta şu an bile, çalan kapının arkasındakinin o olmadığını bile bile belki de odur ümidiyle kapıya koşmuştum. Kapının arkasındaki yabancı biri de değildi. Aylar önce bana mesaj atmayı kesen Ruth elleri ceketinin cebinde öylece dikiliyordu kapıda.
"Merhaba Belamour. Nasılsın?"
"İyiyim, sağol. Sen nasılsın?"
Olduğu yerde sallanırken o da "İyiyim." dedi ve sonra ikimiz de birkaç saniye sustuk. Aramızdaki gerginliğin nedeninin sadece aylardır konuşmuyor olmamız olmadığını biliyordum. Zayn'in canını yakmak için onun önünde Ruth'u öpmüştüm. Üstelik Zayn de ben de Ruth'un bana karşı bir şeyler hissettiğini biliyorduk.
"Neden geldin?" diye sordum en sonunda bu gergin sessizliğe bir son vererek. Önce derin ve sesli bir nefes aldı sonra ise bir elini cebinden çıkarıp at kuyruğundan çıkan tutamı çekti gözünün önünden. "Gruba dönmen gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
to begin again
FanfictionYeniden başlamak için başka günlerimiz olacak. Nasıl, neden bilmiyorum ama yeniden başlamak için deneyeceğimi biliyorum.