Kırık Kalp Sendromu (Final)

254 13 39
                                    

Derindeki tahribatlar yüzeydekiler gibi görünür değildir. Bunu ne dile getirebilirsiniz ne de tarif edebilirsiniz. Sadece tüm gücünüzle nefes almaya çalışabilirsiniz. Yapabildiğiniz tek şey budur çünkü. Eyleme dökmek isteyipte dökemediğiniz her bir hareket için fazladan nefes almaya çalışmaktan başka bir şey gelmez elinizden. Gözyaşı artık bir kaçış bir dışa vuruş olmaktan çıkmıştır. Gözyaşını arar olursunuz hissettiğiniz onca şeyden sonra. Ve sonra... Belki size uzun ama takvime kısa gelen o süre boyunca bir ömüre sığacak şey yaşamışsınızdır.

Ve yine dönülmez dediğiniz akşamlara gelmiştir sıra. Bir bakmışsınız geçti diye sargısından çıkardığınız yaralar kanıyor. Hatta öyle büyük ki acınız, iltihabın içinizden geçtiğinin sizi yok etmeye başladığının farkına varamamışsınız. Siz çoktan benliğinizden çıkıp tekrar o benliğe sığınmışsınız. Gökyüzünde milyonlarca yıldızdan çok çelişkiye saplanıp bir umut demişsiniz sizi yok etmeye çalışanlara.

Tek yaptığım yalnızca nefes alıp vermekti. Böyle olmak istemiyordum artık. Her şey ve herkes gitgide bulanıklaşıyordu. Yaralarım, seni düşündükçe tekrar açılıyordu. Ne yaparsam yapayım yüzün gitmiyordu gözlerimin önünden. Kendimi yavaşça kaybediyordum. Sanki bunu ben yaşamıyor muşum gibi. Bir çeşit felç geçirmişim gibi... Tanımıyordum artık kendimi. Hislerimi ne zaman bu kadar iteklemiştim. Ne zaman bu kadar kendimden uzaklaşmıştım. Ölüm gibiydi.Oysa silebilirim sanmıştım.

"Teşekkürler Beakhyun." Deftere göz gezdirdikten kısa bir süre sonra önündeki kağıtlara bir takım notlar aldı.

"Bu günlükler sayesinde gelişme göstereceğini düşünüyorum. Bugün ki seansımız bitti. İlaçlarını almayı ve yürüyüş yapmayı ihmal etmemeye çalış. "

Beakhyun kafasını, hafifçe onaylarcasın salladı, doktoruna selam verdi ve odadan ayrıldı. Birkaç ay önce kalp krizi şüphesiyle hastaneye kaldırıldığında kırık kalp sendorumu teşhisi konulmuştu. O günlerde hayatta kalmasını sağlayan tek destekçi hiç şüphesiz Kris olmuştu. Günlerce hastanede başında beklemiş toparlanması için elinden gelen her şeyi yapmıştı. Olup biteni öğrendikten sonrada ailesinin yanından Beakhyun'a taşındı. Eğer onu yalnız bırakırsa neler olacağını tahmin etmesi zor değildi. Bir süredir birlikte yaşıyorlardı.

Beakhyun ve Yesung ayrıldılar. Yesung, Beakhyun'un son ricasını olan rehabilitasyon merkezine gitmeyi kabul etti. Şu anda Amerika'da şirketi için çalışıyor. Özel hayatında başarılı biri olamadı ama iş hayatında hırslı biri olduğunu kısa sürede herkese kanıtladı. Yabancı kaynaklı yatırımlarla mevcut şirketi büyütmeye çalışıyor. Beakhyun hala  ona karşı kendini suçlu ve  üzgün hissediyordu.

Chanyeol ise hala muammaydı. On üç ay geçmişti. On üç aydır kendisinden hiçbir haber alınamamıştı. Okulu bırakmıştı. Ailesi bile  yaşadığı dışında bir şey bilmiyordu. Yanına aldığı az miktarda eşyasıyla birlikte ortadan  kaybolmuştu.

Beakhyun eve döndüğünde evde kimse yoktu. Sırt çantasını bıraktı. Her zamanki gibi boşluğu seyretmek üzere terastaki sandelyesine oturdu. Nefes alışverişi düzensizdi. Göğsü ağrıyordu. Çok şiddetli değildi, bu acıya artık alışmıştı. Bu acı olmasa sanki Chanyeol'un varlığı hayatından tamamen silenecekti.

Saksılardan birinin altına sakladığı defteri bulup çıkardı. Yazmak zihin dilsizliği yaşayanların tek durağıydı.

'Bezen hiç istemeseniz de elveda demek vakti geliyormuş.

Yoruluyoruz. İnciniyoruz. Belki incitiyoruz da...Nefes almaya hep devam ediyoruz. Biliyorum bir gün geçecek. Biliyorum ama bilmek acılarımı dindirmiyor. Bu sol yanımdaki ağrıyı götürmüyor. Gözlerimde biriken gözyaşlarına hakim olamıyorum. Geçecek biliyorum, ama şuan olmuyor. Özlemek buymuş meğer. İyi olmaya çalışmak buymuş.

Benim Suskun Sevgilim...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin