Bugün günlerden 27 ocak'tı. O talihsiz kazanın gerçekleşmesi üzerinden tam dört yıl geçmişti. Baekhyun mümkün olsa bu tarihi hafızasından sonsuza dek çıkarmak isterdi. Çünkü o kazadan beri hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı. Sanki Baekhyun da o araba kazasında ailesiyle birlikte ölmüştü. Anne ve babasını o soğuk kış günü kaybetmenin acısını içine atmış, kimseyle paylaşmamıştı. Kaza esnasında arabanın arka koltuğunda oturduğu için şu an hayatına devam ediyordu.Baekhyun o günden sonra bir daha hiç konuşmadı.Doktorlar kazanın şokuyla bir süre konuşamayabileceğini söylediler ama aradan tam dört yıl geçti ve Baekhyun hala konuşmuyordu. Büyükannesinin koca memlekette götürmediği doktor kalmamıştı, doktorların tek söylebildikleri fizyolojik bir sorunu olmadığıydı. Bir süre sonra büyükanne doktorların ne demek istediklerini anlamıştı. Baekhyun'un konuşamıyor değildi, konuşmak istemiyordu ve bunun sebebi hayata küsmüş olmasıydı. Konuşması için sebebi yoktu. Hayat ona acımasız davranmış ve en sevdiklerini alıp götürmüştü. Büyükannesi artık onu zorlamak istemiyordu. Baekhyun zeki, sakin, kırılgan ve oldukça içine kapanık bir çocuk haline gelmişti. Büyükannesi onun için endişeleniyor eskisi gibi şakacı, özgüvenli ve yaşama sevinciyle dolu o küçük çocuğu özlüyordu.
Üniversiteye başladığında değişeceğini ve birazda olsa eski canlı kişiliğine dönebilceğini ummuştu.Ama Baekhyun yine aynı şekilde dış dünyaya kendini kapamaya ve bu şekilde yaşamayı bir adet haline getirmişti. Hiç arkadaşı yoktu sınıfta birkaç çocuk haricinde kimseye tepki vermiyordu. Bir yıl önce büyükannesine farklı bir üniversiteye geçiş yapmak istediğini söylemiş ve çok kısa bir süre içerisinde evden ayrılmıştı. Başta büyükannesi kabul etmek istemese de onun burada mutlu olamayacağını biliyordu bu sebeple yeni bir şehirde, yeni bir hayat kurmasına izin verdi.
Baekhyun şu an dördüncü sınıfa giden Kris ile aynı evi paylaşıyordu. Yaklaşık iki senedir ev arkadaşıydılar ve Kris Baekhyun'a çok fazla düşkündü. Onu bir kardeş olarak görüyor ve abilik yapmaya bayılıyordu. Taşıdığı yükü birazda olsa kaldırmak, onun yerine sırtlanmak istiyordu. Yaşadığı olumsuzlukları unutturmak yaşama sevincini yeniden kazandırmak için çok çalışıyordu.
Fakat iki yıl içerisinde bunu pek başarabilmiş değildi. Baekhyun'u ayın bu günü nasıl mutlu edebileceğini bilmiyordu hala. Bu küçük, üzgün köpek yavrusuyla ne yapacağına henüz karar vermiş değildi. Birinci yarıyılın bitmesine çok az kalmıştı ve bu yıl okuldan mezun olacaktı. Yaz aylarının başlarında evden ayrılıp ailesinin yanına taşınacaktı ve Baekhyun'u kime emanet edeceği hakkında hiçbir fikri yoktu.
Saate baktı, 07.30'a geliyordu. Yatağından doğrulup kalktı ve banyoda elini yüzünü yıkadı.Bugün Baekhyun'u ne olursa olsun yalnız bırakmamalıydı, onu tüm gün oyalayacak ve üzüntüsü hafifletmeye çalışacaktı.
Mutfağa gidip güzel bir omlet pişirdi ve portakal suyu sıktı. Baekhyun uykuyu çok severdi bu yüzden onu uyandırmak hep Kris'e düşerdi. Yavaşça koridorda ilerleyip kapıyı açtı, içeride yastığına sarılarak uyuyan Baek'e baktı. Ses çıkarmadan yatağın kenarına oturdu nazikçe saçlarını okşadı, uyanması için omuzlarından hafifçe sarstı. Baekhyun gözlerini yavaşça araladı.
"Hey, uyan bakalım yavru köpek."
Baekhyun huzursuzca yerinde kıpırdandı hemen ardında da Kris'i görmezden gelecek şekilde arkasını döndü.
"Yaaa! Bir sabahta seni uyanık göremez miyim?"
Baekhyun bıkkınlıkla gözlerini kapattı, onu duymamazlıktan gelirse eğer kendisini rahat bırakabileceğini umuyordu.
Kris Baek'in saçlarını karıştırdı ve uyanması için onu tekrar sarstı. Baekhyun öfkeyle yüzünü buruşturdu, sesten rahatsız olduğunun altını çizmek ister gibi yorganı yüzüne çekip içine gömüldü. Kris yorganı çekiştirdi ve tekrar; "Uyan artık, okula geç kalacağız." diye serzenişte bulundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Suskun Sevgilim...
FanfictionKapat gözlerini ve bırak seni bastıran hislerini. Kapat gözlerini ve hiçbir şey için endişelenme. Eğer gözlerini kapatmazsan, konuşabileceğimizden daha fazla söz söyleyeceğim...