Baekhyun gözlerini açtığında güneşin batmış olduğunu ve dışarısının alacakaranlığa gömüldüğü fark etti. Arkasını döndü, odada Yesung'un varlığına dair bir iz aradı. Onu uyandırmadan yemeğe gitmiş olduğunu düşündü. Zaten ondan kibarlık beklemek büyük ikramiyenin çıkmasını umut etmek kadar imkânsız ve saçmaydı. Yattığı yerden doğruldu ve telefonunun kilidini açarak saate baktı. Neredeyse yediye geliyordu bir an önce hazırlanması ve lobiye gitmesi gerekliydi.
Ayaklanarak hızla lavaboya koşuşturdu ve kapıyı açtı.
İçeride ıslak saçları, beline sarılı havlusu ile Yesung'u gördü.
Yesung şaşkınca bakınırken Baekhyun utanarak elini yüzüne götürdü ve geldiği yönden şimşek hızıyla dışarıya attı kendini.
Yesung yarı utangaç yarı şaşkın suratı gördüğünde gülümsemesine engel olamamıştı. Kapanan kapının ardında odadan içeriye süzüldü.
"Hey. Utanacak ne var? İkimizde erkeğiz." Elinde havlusu saçlarını kurulamaya çalışırken sormuştu.
Baek utanmasına utanmıştı fakat bu çocuğun onunla dalga geçmesine asla izin veremezdi.
"Neden utanayım?" diye mesaj attı.
"Bende onu diyorum neden utandın?" yüzünde yine o bilindik sırıtış eşliğinde karşısına dikildi.
"Utanmadım!" Cevabını yazarken umursamıyormuş gibi göz devirdi.
"O zaman neden bu kadar tepki verdin?" Yesung bakışlarını Baek'in gözlerinin en derinine gönderirken sormuştu.
"Saçmalamayı kes ve üzerine bir şeyler giy." Diye yazdı Baek, bakışlarını kaçırmaya devam etmesi onu savunmasız göstermişti.
"Neden yüzüme bakmıyorsun?" Baekhyun arkasına dönmek üzereyken elini yakaladı ve sertçe kendisine doğru çekti.
Baekhyun Yesung'un ıslak göğsüne çarptı başını. Yesung'un zayıf olmasına rağmen çevik bir vücuda vardı ve oldukça kuvvetliydi. Baekhyun beklenmedik hareketle sersemledi ve eliyle onu itelerken geriye çekildi.
Baekhyun'un gözleri kendi iradesi dışında kaslı göğse kaydı. Bunu fark eder etmez toparlanmaya çalıştı.
'Ne yapıyorsun' bakışı attı sinirle.
"Yine aynı şeyi yapıyorsun? Seninle konuşuyorum ve sen yüzüme bile bakmıyorsun?"
Baekhyun afalladı.
"Bir şey yaptığım yok. Sen fazla alıngansın." Arkasına döndü ve lavaboya girdi. 'Her şey seninle alakalı sanki aptal.'
Yesung üstelemeye çalıştıkça kaçamak ve kayıtsız cevaplar almaktan başka bir seçeneği kalmıyordu. Tek yapabildiği kapanan kapının ardından sessiz bir şekilde gidişini izlemek oldu.
Baekhyun birkaç dakika sonra içeriye girdi. Yesung 'un giyinik halde ve başka bir şeyle haşır neşir gördüğüne resmen mutlu olmuştu. Aksi halde kendisini sinir edecekti, çünkü bu işi tam anlamıyla bir alışkanlık haline getirmişti. İşsiz herif.
Yesung sırtını duvara yaslamış kucağında bilgisayarı ile uğraşırken Bakehyun'un içeriye girdiği gördü ve umursamıyormuş gibi bir tavır takındı ve görmezden geldi. Fakat montunu giyindiğini gördüğünde yanlış bir hareket olduğuna kanaat getirdi.
Yavaşça kollarını esnetti ve saatine baktı.
"Ooo. Saat kaç olmuş." Aslında saati çok iyi biliyordu sadece Baekhyun'a birlikte gidelim demek istemediği için böyle yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Suskun Sevgilim...
FanfictionKapat gözlerini ve bırak seni bastıran hislerini. Kapat gözlerini ve hiçbir şey için endişelenme. Eğer gözlerini kapatmazsan, konuşabileceğimizden daha fazla söz söyleyeceğim...