Bölüm 6

359 35 42
                                    

" hayır, hayır, hayır. Tanrım, yalan söylüyor olsun. Lütfen yalan söylüyor olsun !"

Koşmaya devam ettim. Merdivenlerden ikişer üçer atlarken tikki konuşuyordu.

" sakin ol Marinette, sınıfa bak ama sanmıyorum. Lila bunu yapmaz " dediğinde kapının önüne gelmiştim. Lilanın konuşmasının etkisi ile bodoslama şekilde içeriye daldım.

" ... ve sonunda prens ve prenses mutlu yaşar!" Rose heyecanla şakıdığında sınıftaki herkes kitaplarından kafasını kaldırıp bana bakmaya başladı.

Elimle kalbimi tutup nefes nefese kapı eşiğine yaslandım. Yine yalan söylemişti.  Olası tüm sahneler gözümün önünden geçip durduğu için korkudan dört köşe olmuştum.

" Marinette, lütfen sırana geç tatlım " başımı sallayarak arka taraftaki sırama ilerledim.

Ben sıraya otururken kıvırtarak gelen lila da sırasına yerleşti. Otururken bana göz kırptığında homurdanarak önüme döndüm. Elinde bir oyuncaktan farksızdım. Şimdi de sevgilimden beni ayırmıştı. Bir plan yapmam gerekiyordu, hem de acilen.

Eve gittiğimde bir şeyler planlardım. Zaten lila bana ip ucunu çoktan vermişti. Bu işin peşini bırakacağımı sanıyorsa çok yanılıyor.

Kaybettin uğur böceği, biz kazandık !

Biz kazandık demişti, ben değil. Arkasında onu destekleyen ve ne yapması gerektiğini söyleyen biri olmalıydı. Yani, kimliğimi bilen biri.

O ikisini bulup konuşmalarını içinde benim geçemediğim bir konuşmalarını kaydedersem, o zaman onu şantaj olarak kullanabilirim. Karşılığında elindeki videomu sildirebilirdim.

Sıramda, kitabıma öylece bakarak düşünürken bayan Bustier'in konuşması ile daldığım yerden hızla sıyrıldım.

" Marinette, şu sıralar fazla durgunsun. O çark gibi çalışan beyninde ne tür zorluklar dönüyor tatlım ?"

Bayan Bustier yanıma gelerek konuştuğunda kafamda ampul yanmıştı bile. Çark, dönmek, tabi ya !

Lila her zaman farklı yollardan üzerime geliyordu. Çark gibi, her şey aslında birbirine bağlı ama değil gibi de. Sürekli benden haberdar olabiliyordu. Her şeye eli kolu uzanıyordu. Bunun için arkasında namı çok yürümüş birisi olmalıydı. Ona tüm imkanları sunabilen birisi ...

" Sadece düşünceliyim Bayan Bustier. Sorduğunuz için teşekkür ederim !" İstemsizce heyecanlı bir sesle konuştuğumda, Bayan Bustier omzumu sıvazlayarak tahtaya geri döndü.

Çantamda duran tikki anlamayarak bana baktığında çantamı ağzıma yapıştırıp fısıldadım.

" bir planım var, evde konuşuruz " başını sallayıp gülümsediğinde kıkırdayarak önüme döndüm ve dersi dinlemeye başladım.

***

Öğle yemeği geldiğinde tepsimi alarak kızların masasına doğru ilerledim. Alyanın yanına kendimi fırlatırcasına oturdum.

" huh, çok açım. Ya siz ?" Dediğimde Juleka derin bir nefes aldı. Birden masadan kalkıp yan masaya geçtiğinde şaşırarak onlara baktım.

" siz iyi misiniz kızlar ?" Alya da ayaklandığında diğer kızlar da kalktı.

" iyiyiz Marinette. Ama, sen iyi misin ? Bunu kendi içinde cevapla ve o zaman yanımıza gel. " Alya konuştuğunda dikkatlice hepsine baktım. Bana kırılmışlardı. En çok da Juleka.

Onlara her şeyi anlatmayı çok istedim. O an, uğur böceği olduğumu söylemek ve tüm bu saçmalıktan kurtulmak istedim. Bunu anlayan Alya da beklenti ile yüzüme baktı. Ağzımdan çıkacak her kelimeye sevinecek kadar beklenti içindeydi.

" ben..." diyebildim sadece. Keşke kimliğimi söylemek o kadar kolay olsa.

" siz, nasıl isterseniz " tepsimi alarak yemekhanenin çıkışına ilerledim. Anlaşılan bu sorunu üzerimden atana kadar, lila'nın dediği gibi. Herkese karşı kötü görünecektim...

***

Öğleden sonra ilk dersteyken kapı çaldığında herkes o tarafa döndü. Müdür bir çocukla içeriye girdi.

" merhaba gençler, yeni öğrenci Felix Graham de Vanily artık sizin sınıfınızda. Bildiğiniz üzere sevgili Adrien'ımızın da kuzeni " Müdür Bay Demokles Adrien'a dönüp gülümsedi.

" merhaba çocuğum " Adrien gülümsediğinde sınıfta bir kaç kişi kıkırdadı. Yağcılık nedir, nasıl yapılır adlı tablo.

" Felix, istediğin yere geç. İyi dersler çocuklar, İyi dersler Adrien !" Yine kıkırtılar yükselirken göz devirerek başımı sıraya koydum. Felix mi ? Bir o eksikti zaten.

Felix Graham De Vanily, namı diğer sapık çocuk. Adrien kılığına girerek bana, uğur böceğine sulanan iğrenç bir tipti. Onun yaptığı bu iğrenç hareketi asla unutamam.

Başımı kapı tarafına yani duvara çevirdim ve bir süre kendime gelmek adına gözlerimi kapattım. Sakin ol Marinette, aklına güzel arkadaşın Adrien'ı getir. Kokusunu, saçlarını, gözlerini ve onun mükkemelliğinii...

" Merhaba, kenara kay. "

Ne ? Bana mı diyor ? Gözlerim hızla açıldı. Başımı sıradan kaldırmazken omzuma dokunan el ile hızla sıçradım.

" sana diyorum, adın ne ?" Dediğinde gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Elini de uzattığında daha da şaşırmıştım.

" Felix " tek kaşını kaldırdığında elini tuttum. Boğazımı temizleyerek sert bir sesle cevap verdim.

" Marinette, memnun olm-" lila sözümü kesti.

" namı diğer uğur böceği !" Neşeyle şakıdığında, başımdan aşağı bir kova buzlu su dökmüşler gibi hissettim. Titreyen elimi Felix'in elinden çekip sıradan hızla çıktım.

Sınıftakilerin tepkisini ölçmek için hepsine tek tek bakmaya başladım. Tebessüm ederek bana bakıyorlardı. Bir kaçı hüzünlü gibiydi. Anlayamadım, neye böyle duygusal tepki verdiler ? Ben şu an korkudan ölürken onlar neden bu kadar sakindi ?!

Sonunda bakışlarım lilaya kaydı. Gülümseyerek bana baktığında, üzerine atılmak için hazırlandım. Onu gebertecektim. Bu kadar sabır yeterdi. Felix'i önümden çekmek için kollarından tutarken Lila konuşmaya devam etti.

" o sınıfımızın uğur böceğidir. Tıpkı diğerleri gibi "

Diğerlerinden sevimli sesler geldi. Bazıları 'sen de öylesin ', ' çok iyi niyetlisin lila ', 'tıpkı senin gibi lila ' gibi tepkiler de vermişti. Lolo, lolo, lolo, lolo, hıh. Kusacağım.

Kaşlarım havaya kalktı. O göz kırpıp önüne döndüğünde, kaşlarımı çatarak somurttum. Yine oyun oynamaya devam ediyordu. Nasıl sıkılmadan bunu yapıyordu ki ?

" kollarımı bırakırsan sıraya oturacağım " Felix konuştuğunda anlamayarak ona baktım. Sinirden deli gibi kollarını sıktığımı fark ettiğimde şirince sırıtarak çocuğu saldım. Elimle gömleğini düzeltip gergince gülümsediğimde, aynı donuk ifade ile geri çekildi. Ben de sıraya oturdum.

" istersen lila'nın yanına geç. Onunla daha samimi olursunuz " elimi çeneme dayayıp imayla konuştum ve önüme baktım. Ne de olsa kumaşınız aynı.

" hayır"

Bir şey demeden yan gözle onu seyrettim. Sadece kendisine odaklanmıştı. Bu hoşuma gitti. Sakin ve sessiz takılıyordu. Ama bu hala onun gerçek yüzünü bilmediğim anlamına gelmezdi.

𝐌𝐚𝐬𝐪𝐮𝐞𝐫 🌕Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin