Bölüm 19

230 28 3
                                    

Şimdiki zaman, Marinette, Maria'dan ayrıldıktan bir ay sonra :

Kılıç odada parlıyordu. Maskeli, gizemli kostümleri ile bir grup asker tüm odağını bana yönlendirmişti.

Kwamiler bir anda çığlık atarak havada deli gibi uçmaya başladığında askerlerin bir anlık dikkati dağıldı.

Lenslerimi çıkarmama lanet ettim, normalde gözümden çıkarmadığım şey bu gün yine polislerden kaçarken değişik görünsün diye çıkarmıştım.

Bu yüzden tanınmamak için şalımı ve maskemi düz tutmaya özen göstererek hızla sıçradım ve mucize kutusunu aldım.

Asker elinden giden kutuya şaşırarak baksa da hemen toparlandı. Hızla bana tekme attığında boğuk bir inleme ile odanın duvarına uçtum.

Herkes, toplam beş kişi deli gibi kwamiler yüzünden etrafta koşuştururken içlerinden biri asasını yere vurarak bağırdı.

" yeter, kwamiler. Hemen kutunuza !" Yanında, az önce kutuyu almaya çalıştığım adam asalı adama kutuyu verdi.

O ara yerden toparlanıyordum ki bir erkek ve bir kadın kollarımdan tutup beni durdurdu. Başka bir kadın da asalı adamın arkasında duruyordu.

Kwamiler üzgünce kutuya girdiğinde şaşırarak bağırdım.

" onlara bunu zorla yaptıramazsın !" Adam bir anda maskesini çıkardı. Kel kafalı, kalın kaşlı tuhaf bir şeydi.

"yaparım, senin aksine bende yılların tecrübesi var. Ben gardiyanların gardiyanıyım, dünyadaki son bir kaç en büyük gardiyandan biriyim.  "

Dediğinde şaşkınlıkla adama baktım. Tikki hala adama baktığında kolumu tutan kadın konuştu.

" bu girmiyor " tikki çığlık atarak odanın bir köşesine gitti.

" uğur böceğinin kwamisiyim ben, o ne derse onu yaparım. Üzgünüm gardiyan "

Hepsi şaşırarak bana baktı. Asalı adam asasını sırtına koydu. Kutuyu yine o adama verdi.

Adam yanıma yaklaştı. Yaklaşınca kaşlarının daha da büyük olduğunu fark ettim. Kuaföre falan gitmek isteyebilirdi.

" demek gardiyan sensin, neler oldu hemen anlat " dediğinde kaşlarımı çatmıştım ki kolumu tutan adam kılıcını çıkardığında göz devirerek cevap verdim.

" nereden başlayayım ?"

" en başından " başımı salladım.

" Son gardiyan Fuydu. Usta fu, tapınağın yandığını ve son anda mucize kutusunu kurtardığını ama o an mucize kitabını ve Kelebek ile Tavus kuşu mucizesini kaybettiğini söyledi "

" ne ? O güçsüz, zayıf, bacak kadar boyu olan fu ? Gardiyanlık ve fu mu ?" Adam kahkaha attığında kaşlarımı çattım.

" sizin aksinize o gardiyanlığı ve başka gardiyanlara karşı son derece saygılıydı !" Dört asker de kıkırdadı.

" kesin, devam et " başımı salladım.

" kelebek ve tavus kuşu mucizesini bulan iki kişi parise korku salmaya başladı. Usta onlarla savaşmaları için iki kişiyi seçti. Uğur böceği ve kara kedi mucizesini bana ve kara kediye verdi. Aylarca Hawkmoth ve Mayura ile savaştık. Sonrasında, usta Hawkmoth ve Mayura yüzünden gardiyanlığı bana devretmek zorunda kaldı. "

Adam göz devirdi. Yine de ciddi olduğu ve sinirlendiği açıktı. 

" iki mucizeyi ve kitabı kaybetmek bize pahalıya patlayacak. Kötülük artarsa neler olur tahmin bile edemiyorum. En çok da bu kutu, mucize kutusu neden böyle ?"

Herkes kutuya baktı. Omuz silktim.

" gardiyan olduğum an kutu buna dönüştü. Hiç bir fikrim yok "

Onlar birbirlerine bir süre baktılar. Adam bana döndüğünde konuşmaya devam ettim.

" buraya özel bir görev için geldim. Akumalı ve His canavarı olduğunda Kaalki ile Parise dönüp savaşıyor ve buraya geri dönüyordum. Bir gün bir anda, üzerime atılan iftira ile polislerin gözünde suçlu göründüm ama ben masumum. O haraç kesen pis çete bana tuzak kurdu. Sadece onları durdurmak istemiştim !"

Adam düşünceli bir şekilde yere bakıyordu. Üzgünce odanın en uzak yerinde duran tikkiye baktım. O da en az benim kadar üzgündü.

" tamam, bunları daha detaylı konuşacağız. Bunun için, bizimle tapınağa gelmelisin "

Tam hayır diyecekken, telefonuma bildirim geldi. Tikki hızla telefonumu alıp bildirime baktı.

" akuma saldırısı var, paris tehlikede !"

Dediğinde bir anda çırpınmaya başladım.

" o küçük kutu sana bunu nasıl söyledi ?" Diyen Gardiyan ile başımı geriye atarak inledim. Dalga mı geçiyordu bunlar ?

Ah, doğru ya. Usta funun yarattığı his canavarının gazabına uğramışlardı. Ben onu yenip tapınağı da eski haline getirdiğimde , gelip geçen uzun yıllar hakkında hiç bilgileri olmadan geri gelmişlerdi.

" bak, sonra o kutuyu incelersin. Şimdi gitmem gerekiyor. Paris tehlikede !"

Beni anlamalıydı. Anlayacağını biliyordum. Adam bir süre bana baktı ve bir anda başını salladı.

" bırakın onu, dönüş. Ama bende geleceğim !" Dediğinde heyecanla başımı salladım.

" tikki, benekler !" Kostüm vücudumu sardığında yoyomu aldım ve çantamdan gözlüğü çıkardım.

" kaalki, tikki, birleşin !" Duvara kapı açmaya başladım.

" yolculuk !" Hepsi yaptıklarımı şaşkınlıkla izlerken ben kenara çekildim ve hafifçe eğildim.

" önden buyrun " asasını alarak ilerlerken bende kapıdan geçip mırıldanmayı ihmal etmedim.

" benim neden bir asam yok ki ?"

Kapı kapanınca geri dönmüştüm. Kaalki'nin mucizesini yoyomun içine koyup akumanın olduğu yere ilerlemeye başladım.

***

" mucize uğur böceği !"

Herşey eski haline döndüğü gibi, kara kedi ile bir binanın çatısına geçtik.

" Hawkmoth, tavus kuşu mucizesini tamir etmiş olmalı. Bu his canavarı ve akumalıyı açıklıyor. Ama ikisi aynı anda bir bütün oldu " dediğinde başımı salladım.

" ikisini beraber takıyor olmalı " dediğimde uzaktan bizi seyreden Gardiyan hızla yanımıza geldi. Kara kedi anlamayarak ikimize baktı.

" her şeyden önce sormam gereken bir soru var. Uğur böceği, dün haberlerde çinde olduğunu söylediler. Bu doğru mu ?" Dediğinde gözlerim kocaman açıldı. Şirince sırıtmaya başladım. Sonunda ikisinin bezgin bakışları altında pes edip konuşmaya başladım.

" bir görev için çine pegasus mucizesi ile gidiyorum. Gizli bir görev " dediğimde başını salladı. Sırlarıma artık saygı duymayı öğrenmişti.

" peki siz kimsiniz ?" Adam kaşlarını çattı. Bu adamı, kaşlarını çatmasa ve öyle bakmasa sevebilirdim.

" ben gardiyanların gardiyanıyım. Buraya tehlikeyi görmeye geldim. "

" Hawkmoth, yani yeni adıyla Shadowmoth'u mu ?"

" evet, ve onu durdurmanıza da yardım edeceğim "

Dediğinde ikimiz de gülümsedik. Ama o ciddiyetini koruyordu. Heyecanla bağırdım.

" bu harika, nasıl yardım edeceksin ?" Asasını yere vurarak ikimize de uzun uzun baktı. Ne zaman uzun uzun baksa bir şey olacak oluyordu. Ve oldu da.

" önce siz iki çömezden inanılmaz güçlere sahip en önemli iki mucizeyi alır almaz. Ardından sen gardiyanlığı bana devredeceksin ve her şey eskisi gibi olacak"

𝐌𝐚𝐬𝐪𝐮𝐞𝐫 🌕Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin