-Bölüm12-

123 8 0
                                    

"Hayır diyor kardeşim anlamıyor musun?" diye bir ses duydum o tarafa döndüğümde bu Kağan'dı. Hemen Seçil'e döndüm şaşırmış bir şekilde Kağan'a bakıyordu bende tekrar Kağan'a döndüm. Egemen bu sırada yanımıza geldi hızla.
"Sana sormadım!" dedi hiddetle

"Bana soracaksın" diyerek Kağan Egemen'i itti. Egemen'in suratı değişmiş bir şekilde bir iki adım geriye gitti.

Egemen tam hazırlanmış Kağan'a yumruk atacakken aralarına girdim gerisi karanlık..

-----

Gözlerimi açığımda oldukça yorgundum. Kolumda serum vardı ve anladığım kadarı ile hastanede idim ama buraya ne zaman gelmiştim. Kim getirmişti hiç bir şeyi hatırlamıyorum. Oda boştu kimse yoktu. Bende üzerimdeki yorgunlukla gözlerimi yeniden kapattım. Aradan ne kadar süre geçmişti biliyorum ama uzun bi süre sonra kapının açıldığını duydum fakat tam uykuya dalma kıvamına geldiğim için gözlerimi açmak istemedim.

"O kadar süre aramadın beni. Beren Hanımın başı belaya girdiği an ortaya çıkıyorsun! Orda olduğumuzu nerden biliyordun? Neden beri hiç aramadın!" bu Seçil'in sesiydi ve bağırıyordu.

"Ne zaman cevap vereceksin!"

"Susarak kaçamazsın!"

"Ne farkım var Beren'den Kağan!" cümleler ard arda sıralanırken Seçil'in sesi daha fazla yükseliyordu. Kağan anladığım kadarı ile susarak Seçil'i deli etmişti.

Yavaşça gözlerimi açtım. Bunu fark etmemişlerdi bile.

"Neler oluyor?" dedim sakince.

"Beren! İyi misin?" dedi Kağan yanıma koşarak gelerek.

"İyiyim" dedim gülümsemeye çalışarak. Seçil'in bana siniri hala geçmemişti. İğneleyici bakışlarının ardından nefret kusuyor gibiydi.

"Kağan Seçil ve bana biraz izin verir misin? Her şey için teşekkür ederim" dedim gülümseyerek. Kağan ise hiç itiraz etmeden başıyla onayladı ve çıktı. Kağan çıktıktan sonra Seçil baş ucumdaki sandalyeye oturdu.

"Neler oldu?" dedim Seçil'e dönüp.

"Egemen'in nefret yumruğu sana isabet etti" dedi alaycı bi gülümseme ile.

"Seçil" dedim sakin bir şekilde ne kadar sakin konuşsam bile çok sinirliydim. Ben hastanede yatıyordum o hala benimle alay ediyordu "Ankara'ya dön." o bana şaşırmış bir şekilde bakarken ben ise en umursamaz halimle konuşmaya devam ettim "İstemiyorum artık kalmanı. Sen burda kaldıkça aramız daha çok açılacak. Bir erkek yüzünden arkamdan dediğin şeylere laflara tahammül edemem. Anahtarı bahçıvana bırak döndüğümde görmek istemiyorum seni." tek laf etmedi. Aslında bir açıklama bekledim. Çünkü bu ondan beklemediğim davranışlardı. Başımı onun zıt yönüne çevirdikten sonra kapının kapandığını duydum ve derin bir iç çektim. Bu her ne kadar kolay anlatılsa bile kolay değildi.

Bir süre yalnız kalmak istedim. Kafamı toparlamam ve ne yapmam gerektiği hakkında düşünmem gerekiyordu.

Fakat yalnızlık iyi mi gelirdi, yoksa delirtir miydi insanı bu biraz tartışılır.

Uzun bir süre geçtikten sonra hemşireyi çağırma düğmesine bastım. İki dakika içerisinde gelen hemşire telaşlı bir şekilde yanıma gelerek,

"Ne oldu bir şeyiniz mi var?" dedi

"Şuan gayet iyiyim. Ne zaman çıkacağım burdan?"

"Arkadaşınız çıkış işlemlerinizi yapıyordu zaten. İsterseniz hazırlanmanıza yardım edeyim" dedi kibarca. Geri çevirerek ayağa kalktım ve o da serumumu çıkardıktan sonra odadan çıktı. Bende üzerimi değiştirip çantamı topladım.

Bu sırada içeriye Kağan girdi.

"Sen ne yapıyorsun burda? Ben hallederdim" dedim yüzüne bakmadan.

"Eve bırakayım en azından. Yüzünü görmedin heralde" dedi dili ile dişinin arasında. Gerçekten yüzüme bakmamıştım ve sanırım bakmamalıydım çünkü bu beni üzecek gibiydi.

Çantamı Kağan'a verdikten sonra koluna girdim ve otoparka gittik ve arabaya bindik.

Eve geldiğimizde anahtarı Kağan'a verdim ve açmasını istedim. İçeriye girdiğimiz an resmen şok geçirdim. Eşyalar dağılmış, kıyafetler yerlerde, tabaklar kırılmış..

Bu manzara hiç beklemediğim bi manzaraydı. Tek yapmak istediğim evime gelip rahatça uyumaktı.

Antredeki boy aynasının üzerine kırmızı ruj ile yazılmış olan yazı dikkatimi çekti ve Kağan'ın kolundan tutarak yavaş yavaş yürüdüm.

"BU BURDA KALMAZ. ARTIK KORK BENDEN -S"

Ne demekti bu? Öz kardeşim gibi bildiğim kız bana şuan bir erkek yüzünden böyle davranıyordu.

Kağan yazıyı gördükten sonra beni salona oturtu ve etrafı toplamaya başladı. Aslında ilk yaptığı şey aynayı silmek oldu. Bense sinirden gözyaşlarımı tutamıyordum.

Kağan etrafı topladıktan sonra yatağımı yaptı, pijamalarımı giyerken aynaya baktığımda yüzüm mosmordu çok kötü görünüyordum.

"Kağan"

"Ne oldu?" diye atıldı birden.

"Yüzüm nasıl oldu? Neden bu kadar morardı?" dedim. Önce bir sessizlik oldu ve bu hiç iyi bir sessizlik değildi.

"Egemen"

"Eski sevgilinmiş. Bana vuracaktı sen araya girince sana vurdu. Sana hırsından mıdır bilmem bir kez vurmadı. Tekmeledi, zor aldık onu ordan." dedi "Aslında yarın karakola gidip ifade vermemiz gerek" diye ekledi.

"Olur" dedim telefonu elime alırken. Telefonumun ekranına bakıp "O-HAA!" diye bağırınca Kağan garipser bir şekilde bana baktı.

"Ne oldu?"

"58 cevapsız arama 136 mesaj" dedim gözlerimi devirerek.

"Yarın tek tek bakarsın hadi şimdi uyu" diyerek telefonu elimden aldı "Ben çıkıyorum" dedi

"Gitme" dedim istemsiz "Korkuyorum, bugün burda kal"

"Nasıl istersen"

"İyi geceler" diyerek yatağıma girdim ve gözlerimi kapattım kapanlığa.

------

Sabah uyandığımda Kağan hala uyanmamıştı. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım yüzümdeki morluk koyulaşmıştı. Ve dün farketmemiştim vücudumun belli yerlerinde ve bileklerimdede morluk vadı

Mutfağa kahvaltı hazırlamaya gidiyordum ki gözüm yine antredeki aynaya takıldı.

"UYANDIRMAK İSTEMEDİM ÇOK GÜZEL UYUYORDUNUZ. FOTOĞRAFI UMARIM BEĞENİRSİN -S"

Şaşkınlıkla zar zor koşarak Kağan'ı uyandırdım ve kolundan tutup sürükler gibi aynanın karşısına getirdim. Bi aynaya bi bana baktı çünkü aynada Egemen ve Seçil'in fotoğrafı vardı..

SON ZAMANDA YAŞANAN ÖZGECAN ASLAN OLAYINA TEPKİMİZİ GÖSTERELİM ARKADAŞLAR. TÜRKİYE'MİZİN FEVKALADE(!) ADALETİNİN YANINDA YAPACAĞIMIZ ÇOK BİR ŞEY YOK FAKAT ÖZGECAN'IN ARKASINDAN BİR FATİHA VE EN AZINDAN TEPKİ İÇİN DIŞARI ÇIKARKEN SİYAH GİYERSENİZ ÇOK MİNNETTAR KALIRIM.

ÖZGECAN YERİNDE HEPİMİZ OLABİLİRDİK. HER ŞEHİRDE SEMTTE YAŞANAN MUTLAK OLAYLAR VAR YETERİNCE FAKAT ORTAYA ÇIKAN ÖZGECAN OLDU, BİZDE TEPKİMİZİ ÖZGECAN'LA ORTAYA KOYALIM.

HEPİNİZE TEŞEKKÜR EDERİM, İYİ OKUMALAR :))

Güz. Hüznün Mevsimi.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin