-Bölüm7-

186 13 5
                                    

Ne yapacağımı bilemedim, o an tek kurtarıcım otobüsün gelmesi ve Seçil'in 'Bereeeen! Ben geldiiiiim!' diye bağırıp üzerime atlaması oldu.

Neyden kaçıyordum bilmiyorum. Kendimden mi, sevmekten mi yoksa üzülmekten mi kaçıyordum? Bilmiyorum.

---

Eve geldiğimizde kurtarıcım olarak Seçil'i seçmiş ve sımsıkı sarılmıştım.
"Görünüşe göre çok özlenmişim." dedi şımararak.

"Tabi ki" dedim kahkaha atarak "Hadi elini yüzünü yıka masaya geç"dedim mutfağa geçip yemekleri ısıtırken.

Ve bu birkaç gün içinde yalnızlığın ne kadar zor olduğunu anladım. Alışkın olmayan birine yalnızlık zormuş.

Seçil'in içeriye gülümseyerek girmesi ile düşüncelerimden kurtuldum. Yemekleri masaya koydum,tabaklara servis ettim.

Uzun ve hoş sohbetli bir yemek olmuştu, yemekten sonra da bulaşıkları makinaya yerleştirdim.

Seçil yorgun olduğunu uyumak istediğini söyleyince bende hazırlanıp havuza indim.

-----

Seçil geldikten sonra 3 günümü resmen ona ayırdım. Gezmeler,alışveriş,yat turu derken çok eğlenmiştik.
Ve ben bu süre içinde Kağan'ı hiç görmemiştim.

Evde Seçil ile otururken birden telefonum çaldı. Ekrana bakmamla kısa süreli şoka uğramam bir oldu.

Arayan Egemen'di. Açmadım,açmazdım.

Bana kimseye güvenmemem gerektiğini öğretmişti. Fakat kendisine güvenmemem gerektiğini öğretmemişti. Beni bir anda yüz üstü bırakıp gittikten sonra bi aramasıyla kollarımı açamazdım,o gittikten sonra adeta prensip edinmiştim.

"Neden açmıyorsun?" sesiyle irkildim birden.

"Artık bi' önemi yok." dedim gülümsemeye çalışırken.

"Ben bugün bir arkadaşımda kalıcam, senin için sorun olur mu?"

"Hayır canım gidebilirsin tabiki"

Bende film falan izlerdim gece boyunca sanırım.

Seçil gittikten sonra eve sığamadım,dışarıda yapacak birşey yoktu. Aslında aklım Kağan'daydı, ama onu aramam bi ümit gibi olacak gibi geliyordu. Yinede merakımı yenemedim bu yüzden o gece çıktığımız çatıya çıktım.

Aslına bakarsanız korkuyordum. Burası çok karanlıktı. Merak kesinlikle başa bela.

Oturduğumuz yere ilerlediğimde orda olduğunu gördüm. Yanına doğru yavaş yavaş yürüyordum.

"Kağan?"

"Beren!" dedi heyecanla "Biliyordum geleceğini, biliyordum!"

"Aslında.." ne desem bilmiyordum bu çok zordu "Aslında seni merak ettiğimden geldim başka sebebi yok"

"Sebebi ne olursa olsun bu benim için çok önemli" o kadar sakin söylemişti ki bunu..

"Gitmem gerekiyor,iyi olduğuna sevindim"

"Lütfen konuşmak istiyorum" kolumu tuttu.

Önce koluma sonra Kağan'a baktım.
"Tamam gel bi kahve yapayım"

Gülümsedi, birlikte eve girdik. Kahveleri yaparken beni izliyordu biliyordum ama ona bakamıyordum.

Kahveleri servis ettikten sonra uzun bir sohbet bizi bekliyor gibiydi.

Uzun bir sessizlik oldu.

"Neden istemiyorsun beni?"

"Sevgilimden yeni ayrıldım"

"Arkasından yas mı tutacaksın?"

Onu sadece kahve içmeye davet etmiştim bu da tamamen iyi niyetimden belki acıdığımdan belki yalnızlığımdan fakat ileriye gitmesi veya başka birşey için hiç sebep yoktu. Hayatıma karışamazdı buna izin vermezdim.

"Bundan sana ne?" diye çıkıştım. Şaşırmıştı ve sustu.

"Ben gideyim" dedi kahve bardağını masaya koyarken.

"İstersen kal"

"Bunu isteyeceğini hiç sanmıyorum"

"Kal" dedim dilimle dişlerimin arasında "Yalnız kalmak istemiyorum,kal"

Kahve bardaklarını kaldırdım, yerine birkaç bira koydum. Bunları yaparken gözünü benden bir saniye bile ayırmadı.

Bende konuşmaya başladım.

"Mutsuz değilim" dedim içimi çekerek devam ettim
"Mutluda değilim.
Boşlukta gibiyim.
Hissiz gibi hissedip aslında birşeyler hissettiğimin farkında olmak sanırım bu." içkimden büyük bir yudum alıp başka tarafa bakarak konuşmaya devam ettim,
"Sevgi mi nefret mi ayırt edemiyorum, ben kin diyorum nefretin aşka dönüşme ihtimaline karşın.
Ama canım yanıyor ve bu geçmiyor.
Güvenmiyorum artık kimseye, çünkü kendime dahi güvenmediğim bi zamanda başkasına güvendim ben, yapmamalıymışım.
Bu yüzden yaklaşamam sana hele ki bu kadar kısa sürede" dedim.
Ağzımdan çıkan her kelimeye önem veriyordu,biliyordum. Pür dikkat beni dinledi. Sanki dediklerimi ölçüyor gibiydi.

----

Gerisi yok hafızamda. Beraber uyuyakalmışız.

Uyandığımda etraf dağınık, içki şişeleri..

Kağan'ın üzerine ince bir pike örtüp, dağınıklığı topladım.

Elimi yüzümü yıkayıp, kahvaltı hazırladım.

Oldukça geç uyanacağını düşündüm. Çünkü ne zaman uyuduğumuzu bilmiyordum.
Seçil'i aradım,
"Ne zaman geleceksin kuş?" dedim keyifle.

"Merak mı ettin?" dedi kahkaha atarak.

"Hayır ona göre keyif yapacağım" kahkaha atıyordum.

"Bu gecede burdayım rahat ol, çabuk sıkıldın benden" derken alt dudağının büküldüğünü tahmin etmiştim.

"Sadece bir gece daha kal. Özlüyorum gel artık benim için mi geliyorsun arkadaşın için mi?" dedim sitemkâr "Ayrıca şaka yapıyorum biliyorsun"

"Biliyorum melek, görüşürüz yarın idare et bi süre daha" dedi ve kapattı.

Adeta yapacak birşeyler arıyordum. İçerden Kağan'ın sesi geldi.
"Beren!"

"Efendim" diye sakince içeri girdim.

"Gittin sandım" dedi gülümseyerek. Bende gülümseyerek karşılık vermeyi tercih ettim.

Birlikte güzel bir kahvaltı yaptık,uzun uzun sohbet ettik. Neden bilmiyorum ama iyi hissediyordum.

Hala güzel şeyler beklemek belki de en büyük yaptığım hataydı ama hayata bir yerden tutunmam gerekiyordu.

ARKADAŞLAR YORUM VE VOTE BEKLIYORUM SIZLERDEN.
YORUM ALMAMAK BENI OLDUKÇA ÜZÜYOR.
UMARIM BEĞENİRSİNİZ🙈😇

Güz. Hüznün Mevsimi.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin