-Bölüm15-

128 7 3
                                    

Bu cümleyi duyduktan sonra aldırmayıp Kağan'ı tutmaya çalıştım fakat olmadı.

Kağan geri dönüp bu sefer daha sert ve daha seri vurmaya başladı.
Bense öylece durmuş izliyordum.

Kısa zamanda Egemen'in yüzü çok kötü bir hal aldı. Güvenliklerin gelmesi ile ayrıldılar ve biz koşar adım otoparka gidip arabaya bindik.

Eve gelene kadar ikimizde konuşmadık hatta konuşmak bir tarafa dursun birbirimize bakmadık bile.

Beni eve bıraktıktan bir süre sonra benim işlerim var deyip bana söz hakkı dahi tanımadan çıkıp gitti. Aslında bu sefer onu beklemedim çünkü kafasında neler vardı neler düşünüp hareket ediyordu bilmiyorum.

O gittikten sonra bir süre televizyon izledim,daha sonra yemek hazırlayıp yedim.
Dışarı çıkmak istedim ama başkalarının sorularına maruz kalmak istemedim.
Bu yüzden yatıp uyudum.

Sabah uyandığımda yanımda kimse yoktu. Banyoya girdim elimi yüzümü yıkadım oldukça yorgun görünüyordum. Aklıma dün olanlar geldi sinirle havlu ile yüzümü kurulayıp çıktım.

Odaya geçerken mutfaktan sesler geldiğini duydum. Hemen odama geçip abajuru fişten çıkardım. Filmdeymiş edasıyla elimde abajur minik adımlarla mutfağa gittim. Birden mutfağa girince havaya kaldırdığım abajürle beni gören Kağan,
"Vallahi kafayı yedin sen" dedi, bense Kağan'ın burda olmasına mı yolsa gerçekten bu kadar paranoyaklaşmamı şaşırayım bilemiyordum.

"Ne yapıyorsun sen?" dedim abajuru tezgâha koyarken

"Kahvaltı" dedi daha uzun bi açıklama beklerken "Kahvaltı hazırlıyorum" hiçbir şey söylemeden masaya oturdum.

Önüme tabağımı koydu, çayları doldururken peynirden bir çatal aldım.
"Bugün ne yapıyoruz?" dedi gülümseyerek,

"Bilmem nereye gidelim?" dedim şaşkın bir şekilde.

"Hadi ye yemeğini de bakarız" dedi.

Birlikte sohbet ederek yemeğimizi yedik, mutfağı beraber topladıktan sonra hazırlandım. Artık yüzümdeki morluklar çokta belli olmuyordu.

Saçlarımı ördüm, mavi elbisemi ve sandaletlerimi giydim. Hafif bir makyaj yapıp,parfümümü sıktım.

Odadan çıktığımda Kağan boy aynasında kendine bakıyordu.
"E sonunda!"

"Ne yapalım" dedim gülümseyerek.

Daha sonra evden çıktık. Arabaya binip Mersin'in bir köyüne gittik. Aslına bakarsanız köyün adını bilmiyorum ama burda bir sürü balıkçı var ve küçüklükten beri gittiğimiz balıkçıya Kağan'ı da götürecektim.

Yol hem biraz uzun hemde biraz yorucuydu ama o balığı yemeye kesinlikle değerdi!

Köye girdiğimizde uzun süre balıkçıyı aradık daha sonra arabayı park edip, su kenarında bir yere oturduk. Bir çok fotoğraf çektik. Siparişlerimizi verdik, etrafı dolaştık. Oturduğumuz yer suyun üzerindeydi, suyun diğer tarafında ise limon ağaçları vardı. Yemekler gelmeye yakın yerimize oturduk burası gerçekten güzeldi,tam yaşanılacak yerdi.

Yemeklerimizi yedikten sonra uzun uzun oturduk. Çaylarımızı içtik daha sonra eve gitmeye karar verdik.

Yorgun olduğum için yol boyunca uyudum. Aslında uyuyup Kağan'ında uykusunun gelmesini istemezdim ama gözlerimi açacak halde değildim. Kağan otoparka arabayı koyarken başımı cama biraz sert çarparak uyandım.

"Dikkat etsene biraz" sadece gülümsedi.

Asansöre binip kata çıktık, ama asansör kapısını açtığımızda kapının önünde polisler vardı.
"Buyrun memur bey" dedim ev bana ait olduğu için.

"Kağan Karaca burada mı?"

"Buyrun benim?"

"Hakkınızda şikayet var karakola gelmeniz gerekiyor" ikimizde şaşırmış birbirimize bakarken Kağan'ın kollarından tutup götürdüler. Polis arabasına bindirdiler, bende araba ile onları takip ettim.

Karakola geldiğimizde Kağan'ı ifadesini almak için bir odaya aldılar.

Bende oraya oturup bekledim.

Yaklaşık yarım saat kadar sonra polislerden birine ne kadar bekleyeceğimizi sorduğumda bilmiyorum cevabını aldım ve ne olduğu sorusunu aldığımda yine aynı cevabı aldım.

Sıkıntılı bir şekilde kollarımın arasında başımı almış otururken önümde birisi durdu. Başımı kaldırdığımda Egemen'i görmem yaşadığım şoka fazlaca yetti.
"Ne arıyorsun sen burda!"

"Kağan'ın neden burda olduğunu sanıyorsun?" dedi yüzümdeki yaraları gösterirken.

"Sen, sen şikayet ettin değil mi!" diyerek ittim.

"Hey sakin olsana" dedi yüzünü buruşturarak "Şikayetimi geri çekmemi istiyorsan anlaşabiliriz"

"Ne istiyorsun"

"Gideceksin burdan"

"Döneceğim zaten birkaç güne"

"Hayır yarın döneceksin"

Uzun uzun sohbet sonucunda iki gün sonra gitmemde anlaştık.
Egemen şikayetini geri çekti ve gitti. Kağan'ı bir süre daha bekledikten sonra o da koridorun başında belirdi.

"Kağan iyi misin?" diyerek boynuna atladım.

"Iyiyim canım eve gidince konuşalım olur mu?" deyince başımla onaylayıp arabaya doğru yürüdüm.

Kapıdan içeri girer girmez Kağan banyoya gidip yüzünü yıkadı. İçeri girdiğinde suratı asıktı.
"Ne oldu?" dedim

"Egemen, avmnin kamera kayıtlarını almış. Şikayet etmiş. İçeri atacaklardı son anda serbestsin dediler"

"Benle konuştu, anlaşma yapalım dedi. İki güne gitmezsem burdan yeniden şikayet edecekmiş"

"Ne diyosun sen Beren!" diye bağırmaya başladı "Kabul ettin mi?" sessizce başımla onayladım. O bunu görünce kapıyı sertçe çarpıp gitti.

Bende evi ve eşyalarımı yavaş yavaş toplamaya başladım. Temizlik yaptım,yiyecekleri topladım,bavul hazırladım. İki gün sonra değil de yarın gitmem herkes için iyi olacaktı..

ARKADAŞLAR HERKESTEN ÖZÜR DİLİYORUM ASLINDA SİZE CUMARTESİ BÖLÜM GÜNÜ YAYINLAYACAKTIM FAKAT BUGÜNE NASIP OLDU. HIKAYEYE BIR SÜRE ARA VERMEYE KARAR VERDIM.

İYİ OKUMALAR!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 08, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Güz. Hüznün Mevsimi.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin