-Bölüm5-

189 13 0
                                    

Göz göze geldiğimiz an hemen kafamı başka tarafa çevirdim. İster istemez yüzümdeki gülümseme gitmişti.
Saat her ne kadar erken olsa bile eve gitmeye karar verdim.
Sahilden siteye doğru yürüdüm. Bloğa girip,asansöre bindim. Kapının kapanmasını beklemeden 1. kat düğmesine bastım ki kapıyı biri tuttu. Başımı yerden kaldırmamla bulunduğum şok tarifsizdi.
"Selam!"

"Me-merhaba" gözlerimi yerden ayıramıyordum,karşıma baktığım an çok farklı şeyler olacak gibiydi.

"Şey, eve çıkman gerekmiyorsa biraz konuşalım mı?"

"Üzgünüm, çok yorgunum."

"Senden istediğim sadece 10 dk"

"Tamam" dedim, yenilgiyi kabul etmiş bir şekilde. Binaların arkasında otoparkta konuşmayı tercih ettik. Burası bomboş ve karanlıktı. Beni fazlasıyla ürkütüyordu.

"Beren"

"E-efendim"

"Beni affettin mi?"

"Seni affetmem için bana bi yanlış yapman gerek" dedim sakin bi şekilde. Konuşmaya çalıştığı an tekrar konuşmaya başladım.

"İki sene önceki olaylar için seni yargılayacak değilim Kağan. Ben unuttum sen tercihini yaptın sende unut"
Kağan benim iki sene önce burda tanıştığım bi arkadaşımdı. Farklı yanlış anlaşılmalar sonucu uygun olmayan pozisyonda arkadaşımla yakalamıştım. Benden büyüklerdi, fazla mide bulandırıcı olsada o sene benden nefret etti bende günlerce ondan kaçmıştım.

"Çok değişmişsin."

"2 sene" dedim gülümseyerek.

"Yine..." durdu birden derin bir nefes alarak,
"Yine görüşürüz değil mi?"

"Kim bilir?" dedim ve asansöre yürüdüm "İyi geceler"

"İyi geceler" gülümsedi, her ne kadar belli etmemeye çalışsada buruk bi gülümsemeydi bu.
Üzerinden her ne kadar 2 sene geçse bile bu benim için büyük bir üzüntüydü. Hem en yakın arkadaşımı hem de Kağan'ı kaybetmiştim. O günden sonra burdan kimseyle fazla yakın olmadım.

Suratım asık yukarı çıktım. Önce kendimi yatağa attım. Henüz uykum yoktu bende kahve yapıp balkona çıktım. Bi şarkı açıp kahvemi içmeye başladım.

(Şarkı/Pilli Bebek-Haram Geceler)

Telefonuma gelen mesaj ile irkildim,
-Selam :)-

-Tanıyamadım?-

-Kağan ben :)-

-Numaramı nerden buldun?-

-Ben bulurum :)-
derken konuşma baya ilerledi, artık normal bi şekilde muhabbet etmeye başlamıştık ve saat çok geç olmuştu bense 3. kahvemi içiyordum.

Kağan uzun süre mesaj atmayınca pijamalarımı giydim. Saate baktığımda 03.45'ti. Mesaj geldiğini fark ettim.

-Kapıda seni bekliyorum.-

-Ne?-

-Hadi çık-
gözlerimi devirdim, ilk günden bu derece samimiyet bana göre değildi. Kapıyı açtım.
"Ne işin var burda?"

"Anahtarı al çık hadi"
Yine yeniliyordum, istemeden de olda kabul ettim, anahtarımı ve telefonumu alıp çıktım. Nereye gittiğimizi bilmiyordum ve üzerimde pijamalarım vardı.

Asansöre binip en son kata çıktık. Çatı katına çıkan kapının kilidi açıktı.
Denize bakan tarafa doğru yürüyorduk. Telefonlarımızın flaşları açıktı.

Geldiğimizde gözlerime inanamıyordum. Gözlerim istemsiz doldu ve tek diyebildiğim,
"Kağan bu ne?"
-----
Adeta donup kalmıştım.

Etrafta uçan balonlar, mumlar ve armut koltukların ortasında yiyecek ve icecekler vardı.
Bu manzara hiç beklemediğim birşeydi ve o kadar güzeldi ki..

"Beğendin mi?"

"Neden burdayız?" bunu söylemem odunluktan başka bir şey değildi fakat boynuna atlamamı beklemesin benden.

"Güneşin doğuşunu seninle izlemek istedim, hem 2 sene uzun bir süre konuşacağımız çok şey olmalı." dedi gülümseyerek. Bense hala yüzümün donukluğu ile bomboş baktığımı hissedebiliyordum.

Benim hiçbir şey demediğimi görünce konuşmasına devam etti.
"Hadi oturalım." yüzünde büyük bir gülümseme vardı ve ben onu kırmak istemiyordum.

Birlikte oturduk. Şaşkınlığımı attıktan sonra konuşmaya başladık. Sohbetimiz çok güzeldi ikimizinde yüzü gülüyordu ve sanırım o donukluğu atlatmıştım.
Güneşin doğmaya başladığını dakikalar ilerledikçe görünce bana yaklaşıp dediği tek şey,

"Şu karşında gördüğün sapsarı güneş gibi, sende benim kalbimin tam ortasında doğdun altın sarısı saçlarınla. Gündüzüme güneşim, geceme ay ışığım olsan ya?"

Güz. Hüznün Mevsimi.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin