Birlikte güzel bir kahvaltı yaptık,uzun uzun sohbet ettik. Neden bilmiyorum ama iyi hissediyordum.
Hala güzel şeyler beklemek belki de en büyük yaptığım hataydı ama hayata bir yerden tutunmam gerekiyordu.
-----
Uzun uzun sohbet ettikten sonra Kağan eve gitmesi gerektiğini söyledi.
O evden çıktıktan sonra kendimi adeta yatağa attım.
Ve derinden bir 'oh' çektim. Sanırım rahatlamıştım.Birine yaralarını açmak ne kadar doğruydu hiç bir fikrim yoktu doğrusu. Fakat insanı rahatlatır mı yoksa daha fazla sıkıntıya mı sokardı bilmiyorum.
-Yine- derin düşüncelere dalmıştım ki telefonuma gelen mesajla irkildim.
-Hazırlan iki saate seni alacağım.- Ne demek oluyordu bu? Kağan'la dün gece ne konuşmuştuk da bir şeyler yapacak kadar samimi olmuştuk?
Seçil'in bu gecede gelmeyeceğini düşünerek kabul ettiğime dair mesaj attım. Hoş bana sormamıştı bile.
Hemen duşa girdim. Buranın sıcağı insanı mahvediyordu.
Duştan çıktıktan sonra bakımımı yaptım. Saçlarımı dalgalı yapmaya karar verdim. Kot şortumu ve gri bluzumu üzerime geçirdim.
Saçlar ve hafif bir makyajla tamamdır.
Beyaz converselerimi giydikten sonra Kağan'ı bekledim.Çok özel bir yere gitmeyiz diye spor kıyafetler tercih etmiştim.
Kapı çaldı ve tam zamanında hazırdım.
Kapıyı açtığımda Kağan'a bakakaldım. Mavi şort,beyaz tişört ve şortu ile aynı renkte spor ayakkabılar.
Çok uyumlu ve hoş olmuştu. Bunu tabiki belli etmeyecektim.
"Gidelim istersen?" dedi gülümsemesiyle.
"Tabi telefonumla anahtarımı alayım 1 sn" dedim gülümseyerek "haydi çıkalım"
Arabasına bindiğimizde kemerini takarken bana baktı.
"Çok güzel olmuşsun Beren" dedi usulca,
"Teşekkür ederim" dedim fakat yanaklarımın yandığını hissediyordum şuan eminim ki kıpkırmızı olmuştum.
Arabayı çalıştırdı ve deniz gören bir kafenin önünde durduk. Burası oldukça sıcak bir yerdi ve oldukça hoştu.
Bir masaya oturduk kek ve kahve söyledik.
Kahve ve keki beklerken hiç konuşmadık. Resmen gözlerimi ondan kaçırıyordum. Siparişlerimiz geldikten sonra bu sessizliği benim bozmam gerekiyordu."Neden geldik buraya?"
"Aslında günün planı burası değil" dedi kahvesinden bir yudum alarak konuşmaya devam etti "Bir kaç saat burda takılalım gideceğiz" gülümsedi.
Bense meraklı bi halde sadece "tamam" diyebildim.
Konuşacak bu kadar şeyi nasıl buluyorduk bilmiyorum fakat uzun uzun sohbet ediyorduk. Zamanın nasıl geçtiğini bilmiyorum.
Kağan telefonuna baktıktan sonra
"Haydi kalkalım" dedi. Hesabı ödedikten sonra arabaya doğru yürüdük.
Arabayı kafenin önünden alıp yakınlarda biryere park etti. İndikten sonra yanıma gelip belimden sarıldı ve bu benim hiç beklemediğim bi hareketti. İster istemez tüm vücudum titredi."Hadi ama bu kadar ürkme. İnsan yemiyorum" dedi alaycı bir gülümsemeyle. Bu beni daha fazla rahatsız etmişti.
Yolun karşısına geçip iskeleye doğru yürüdük. Eli hala belimdeydi,sahiplenmeye çalışır gibi bir hali vardı.
Marinaya girdiğimizde burada bir çok tekne,yat tarzı şeyler vardı. Bunlardan aslında çok anlamazdım.
Bir yatın önünde durduğumuzda işte geldik deyip, yatın üzerindeki masayı gösterdi. Fazla özenliydi ve inanılmaz harika görünüyordu.
"Sen geç otur ben kaptana bakayım" başımı onaylar bir şekilde salladım.
Birden hareket etmeye başladık."Umarım beğenmişsindir" dedi gülümseyerek yanıma gelerek,bense etrafı izliyordum.
Anlamıyorum bu kadar şey hazırlık çaba nedendi?
"Evet gerçekten güzel görünüyor" dedim gülümseyerek.
"Kekle doyacağını düşünmüyorum çünkü ben deli gibi açım. Bir şeyler yiyelim mi?"
"Olur" dedim gülümseyerek.
Kendisi özenerek servis yaptı,şarapları kendisi koydu ve masamız harika görünüyordu.
Yemeklerimi yerken çok sessizlik olmuştu. Beni izlediğini biliyordum fakat ona bakamıyordum. Kaptanımız "Artık dönüyoruz" dedikten sonra yat tekrar hareketlendi.
Bizde yemeğimizi bitirip masayı topladık.
Gündüz burası ne kadar sıcak olursa olsun akşamları bir o kadar serinleyebiliyordu. Üstelik denizin üzerinde olunca bu daha artabiliyordu.Kağan üşüdüğümü anlamış olacak ki elinde bir polar battaniye getirdi.
"Sadece bunu bulabildim idare edicez artık" dedi gülümseyerek. Yanıma oturup ikimizin üzerine örttü.
"İstersen içeri geçebiliriz"
"Olur" dedim titreyerek.
Içeriye girdiğimizde burda büyük bir çift kişilik yatak vardı. Kağan işaret ederek üzerine oturmamı istedi. Dışarı çıkıp kaptana artık gidebileceğini söyledi. Daha sonra tekrar yanıma gelip kapısını kapattı üşümemem için."Rahatsız olmazsan bu gece burda kalalım?"
"İkimiz burda mı?" dedim şaşkınlıkla.
"Dün birlikte uyuduk" dedi gülerek. Kıpkırmızı olmuştum hissediyordum.
"Bilmiyorum" dedim suratım asık.
"Hadi ama Beren, artık utanmana gerek yok" diyerek yanıma oturdu. Elini yine belime sardı.
"Rahatsız oluyorum biliyorsun!" dedim sertçe.
Yanağını yanağıma koydu,dudakları kulaklarıma hafif bir şekilde değerken,"Rahatsız olma benden" dedi ve dudağımın kenarından öptü.
Sanırım sinirden ölmek üzereydim."Sen ne yaptığını sanıyorsun!" deyip tokat attım. Koşarak bulunduğumuz yerin kapısını açmaya çalıştım ki lanet olası açılmıyordu!
Kağan bana arkamdan sarılarak,
"Pişman olacaksın" diye kulağıma fısıldadı."Bırak beni!" diye bağırdım. Birden kollarını üzerimden çekti sadece ona bağırmamı izliyor boş boş bana bakıyordu. Sakince kapıyı açtı. Çıkarken "şerrrefsiiiiz!" diye sinirimi suratına kusmayı ihmal etmedim tabiki.
Hemen bir taksiye bindim "Vanilya Sitesi lütfen"
Kendimi kandırılmış gibi hissediyordum. Zaten paramparçayım artık ne kadar kırılacağım?
ARKADAŞLAR "VAVEYLA" HIKAYESININ YAZARI SALIHA ULUSOY ILE HIKAYELERIMIZ ICIN AÇTIĞIMIZ INSTAGRAM SAYFASIDIR.
INSTAGRAM/huznunmevsimivevaveyla
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güz. Hüznün Mevsimi.
Teen Fictionİstediği sadece mutluluk ve aşk dolu bir hayat olan 17 yaşında bi' kız. Yalanlar üzerine kurulmuş ve bir anda biten bir ilişki. Ailesinden ayrı geçirdiği bir tatilinde herşey gün yüzüne çıkar. Tüm acı gerçekler bir tokat gibi vurur yüzüne fakat burd...