-Bölüm14-

158 11 4
                                    

Kalan bir haftamızı en güzel şekilde geçirmeye karar verdik,yani en azından ben öyle düşünüyordum.

Kağan'a aşık değildim, fakat arkadaşça çok seviyordum bu yüzden onun üzülmesini de istemiyordum.

Belki bir belki beş sene sonra yeniden görüşecektik. Bu yüzden beni güzel hatırlasın istiyorum. Güzel hatırlayacağı anılar bırakmak istiyorum ona.

Kağan'la aynı şehirdeydik, İzmir'de ama hem farklı semtlerde olduğumuz için hem de yaş farkından bulunduğumuz ortamlar çok farklıydı. Ve aramızda ki müsumet cabası.
Bir kaç defa yolda karşılaşmıştık. Selam vermek bir kenara ikimizde kafalarımızı başka yöne çevirmiştik.

Biz seneler sonra nasıl bu hale gelmiştik? Ya da Kağan nasıl bu denli bağlanmıştı bana?

Egemen'den sonra herkese olan güvenim azalmıştı. Beni en zor anımda bırakan birisinin bir daha solum bir yana yanımda işi olamazdı. En azından ben böyle düşünüyordum. Senelerinizi verdiğiniz, beraber büyüdüğünüz bir insanın böylesine değişmesi üzer sizi. Herkes bilmez bu duyguyu. Ben Egemen'le büyüdüm. Senelerce ayrı bir günümüz geçmedi. Fakat büyüdükçe değişti her şey, karakterler, huylar,davranışlar..
Beni benden iyi tanıyan en iyi kişi Egemen'di. Ben Egemen'i çok sevdim,tahmin edemeyeceğiniz kadar çok. Bana çok güzel şeyler yaşattı çok mutlu etti,bi o kadarda üzdü. Ama ben o kadar çok sevdim ki bunlar umrumda olmazdı. Kendimden çok ona güvenirdim. Ben hata yaparım Egemen yapmaz derdim. Çok kapıldım aşkına, çok hata yaptım belki, çok kişiyi karşıma aldım ailem dahil,çok kişiden vazgeçtim arkadaşlarım dostlarım. Ama bunlara rağmen herkesten önce o bırakıp gitti beni. Olmuyormuş demek ki, seneler geçerken değişen tek şey takvimdeki rakamlar değilmiş,insanlar da değişebiliyormuş. Karakterleri çukurlaşabiliyormuş. O beni bıraktı bende insanları bıraktım. Çoğu arkadaşımla olan münasebetimi kestim yine yanımda olan en yakın kız arkadaşlarım oldu.
Yani demem o ki okuyacaksan şu satırları ben çok sevdim seni,
ama sorarsan hala seviyor musun diye, hayır.
Hayatımdan tamamen çıktığın adını ağzıma almadığım gün,
'o gün başka renkte ağaracak biliyorum ve zorla değil ya o rengi hiç sevmiyorum'
Egemen'de böyle işte senelerinizi verdiğiniz birini bir anda hayatından çıkarabildiyseniz kişiyi hiç hayatınıza almamışsınızdır,bir anda unutabiliyorsanız hiç sevmemişsinizdir zaten.
Bana 'yak prensesim' derdi sigarasını uzatıp,yakmamı rica ederdi. Bu sefer ben yandım sigarası değil.
Bu sefer ben kül olup düştüm kaldırım köşelerine.
Ben bittim,biz bittik.

Egemen'den sonra böyle çabuk toparlanmamın sebebi bu şehre kaçmamdı.
Kaçmamdı diyorum çünkü gerçekten kaçar gibi gelmiştim buraya.

Ama artık bu düşüncelerden sıyrılıp Kağan'la geçireceğimiz bir haftayı düşünüyordum. Neler yapabilirdik hiç fikrim yoktu. Yemeğe çıkabilirdik,yaylalara gidebilirdik, belki bir yat turu olabilir yeniden, sinema, balığa çıkabilirdik,cennet cehennem diye bir yer varmış burda oraya gidebilirdik,alışveriş yapabilirdik ya da tüm gün evde oturabilirdik. Tüm boş günlerimizi dolduracak kadar fikir gelmişti aklıma. Bunların hepsini hevesle düşünüyordum ve istemsiz hayal ediyordum.
Hayal etmek benim elimde olan bir şey değildi,tamamen istemsiz olan bir şeydi. Bir şey dediğim ya da dendiği zaman anında hayal gücüm devreye giriyordu. Aslına bakılırsa bu kötü değildi.

Bunları Kağan'a söylemek için odaya gittiğimde o odada değildi. Banyo,mutfak, balkon ve diğer odalara baktım. Hiçbir yerde değildi. Telefonu elime alıp Kağan'ı aradım.

"Kağan?"

"Efendim Beren?" ya sesi çok soğuk geliyordu ya da bana öyle geldi,bilmiyorum.

"Nerdesin?" aslında çok merak etmiştim ama bunu ona hissettirmek istemiyordum.

Güz. Hüznün Mevsimi.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin