• Ve her nasılsa, henüz o bizim hissettiğimiz gibi hissetmiyor •
§
"Gün geceye dönerken nehrin kenarındaki kayalıklarda oturmuş adamın aklına düştü anılar. Gece yarısında bir odaya girdiğini, uzun beyaz giysisi içinde uyumakta olan sarı saçlı kız çocuğuna yaklaştığı, alnına düşmüş saçları geriye çektiği ve sıcak dudaklarını, kızın geniş alnına değdirdiği anılardı bunlar ama Lord Hermin, bir türlü sarı saçlı kızın kim olduğunu ve hayatındaki yerini hatırlayamadı. Gece büyük bir sis perdesi ile gelerek anıları ile yaşamı arasına kurulmuş, kendini ne kadar zorlarsa zorlamış olsun, bir şeyleri bilememek zorluyordu onu. Bir hatırlasaydı küçük kızın kim olduğunu, gece rahat bırakacaktı onun anılarını."
lord hermin, syf. 10
§
Güneşin kendini yeni gösterdiği saatlerde yaşadığım karmaşanın ardından sonunda evimde tek başıma kalma fırsatını yakalayabilmiştim, Lu'nun anlattıkları hepimizin zihninde ürkütücü bir anlatı olarak kalırken kahvaltı masasını toparlamışlar ve evimden ayrılmışlardı Jeongguk'u da yanlarına alarak.
Bir anlığına ona burada kalmasını söylemek içimden geçmiş olsa da sessiz kalmış, Han'ın onun koluna girerek kasaba hakkında gereksiz bilgiler vermesini dinlemesine izin vermiştim, Lu yanağımdan öpmek için parmak uçlarında yükselmiş ve kendimi iyi hissetmeme dair bir şeyler mırıldanmıştı.
Kendimi iyi hissediyordum.
Sorun tam olarak da buydu, iyi hissediyor olmam, başlı başına her şeyi karmaşık hale getiriyor ve beni bilmediğim bir şekilde huzursuz hissettiriyordu.
Kasabaya geldiğim andan beri ilk defa biri ile flört etme konusunda çekince yaşıyor olmam onların dikkatinden kaçmıyordu, karşılarına alıp konuşma yapmalarının benim hayatımda bir etkiye sahip olmadığını bildiklerinden sessiz kalıyor ve bu küçük anları yaratıyorlardı, Jeongguk'u getirmelerinin bile planlı olduğunu düşünmeden edemiyordum.
Bay Carter kızını evime gönderdiğinde saat sekizi yeni vuruyordu, siyah tişörtümün üzerine giydiğim bordo ve gri ekose desenli kalın gömleğimin düğmelerini ilikliyordum. Minik kız dişlerini gösterecek şekilde gülmenin ardından babasının beni çağırdığını söylemiş, ben montumu giyerken yerinde zıplayarak ısınmaya çabalamıştı.
Melrose birden kendini soğuk havaya bırakmayı seviyordu, sakin bir geceye uyumuş olan ben sabah kalktığımda tüm kasabanın beyaz örtü ilr kaplandığını görmüştüm ilk geldiğim zamanlarda. Adını hatırlayamadığım minik kız kahverengi beresini düzeltmenin ardından elimi tuttu, soğuk eli sıcak elimin arasında kaybolduğunda gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
poison ivy' taekook
Fiksi PenggemarBen Kim Taehyung, Jeon Jeongguk'u tanıyana kadar her şeye sahip olduğumu sanıyordum.