14. Bölüm - Saldırı Girişimi

929 91 8
                                    

"Doğan, Sanem sınırlarını dahi bilmediğimiz büyücülerle bir savaş içerisinde olabilir..."

***

Bana kaşları çatık şaşkın bir şekilde bakarken yutkundum ve bir tepki vermesini bekledim. Beklediğim tepki gecikmedi. "Ne diyorsun sen, Elis?"

"Bir anda değiştiğini söyledin. Bu kadar büyük bir değişim en az 1 gün alırdı, eğer psikolojik bir şey olsaydı. Anladığım kadarıyla saatler içerisinde oldu?" İtiraz etmek istercesine dudakları aralansada tek bir kelime çıkmadı dilinden. "Sen bir Kara Kurt'sun, tam manasıyla ne demek olduğunu bilmesekte, gizli bir bilgi olduğuna göre önemli birisin. Ve önemli insanlar her zaman tehlike içerisindedir. Bir şekilde yanına sızmak istemiş olmalılar, bunu en yakın olduğun kıza yapmaları normal. Serdar ile Kumru muhtemelen çok uzun bir süredir birlikteler ve Serdar'ın davranışlarındaki değişikliği Kumru'nun daha erken fark etmesi söz konusu. İlişkilerde, hele ki ciddi ilişkilerde hiçbir şey saklamaz iki tarafta ve bu Serdar ve Kumru'yu kırmızı bölge yaptı muhtemelen. Gruptaki kalan tek kişiye yöneldiler, Sanem'e."

"A-ama neden? Kim?"

"Nedenini bilmem pek söz konusu değil ama parşomenle ilgisi olması muhtemel. Kim? Bunu tahmin etmek nedenini bulmaktan daha zor. Doğan, kimse tarafından sevilmiyorsun. Sürün dahi seni kabullenmiş değil. Başka bir sürü büyücülere bunu yaptırmış olabilir. Suikastçiler dediğiniz grupta... Ancak adı üstünde 'Kara' Kurt, karanlık bir yanın olması muhtemel ve büyücülerin bunun peşine takılmış olmaları mümkün. Belkide sadece merak?"

Ayağa kalktım ve Doğan'a ilerledim. "Doğan üzülerek söylüyorum ama sürün dahi sana bu kadar güvenmezken arkadaşların gerçek olmayabilir... Onları senden iyi tanımıyorum, ve onları pat diye yanına almadığına da eminim ama bu oyun olmadığı anlamına gelmez. Bana kızma ama bence onlara bir süre güvenmeyelim. Sadakatlerinden, dostluklarından emin olduğumuz takdirde her şeyi anlatırız. İnan, bende böyle olsun istemiyorum ve onları seviyorum ama bu işte duygularımızı katmasak daha sağlıklı kalacağımızı düşünüyorum." Ona bana kızmaması için yalvaran bakışlar atarken gözleri gözlerimde korku, endişe, öfke ve şaşkınlıkla geziniyordu. Bir adım gerileyerek kapıya yöneldi. "B-ben geleceğim. Bir yere ayrılma." Arkasını dönüp odadan çıkıp giderken derin bir nefes alarak tekrar yatağa oturdum. Anlattıklarım, ihtimaller saçma geliyordu. Onları tartacak, hazmedecek ve mantık süzgecinden geçirip bir karara vararak bana açıklayacaktı. Belki reddederek beni kendinden uzaklaştıracaktı -ki benim korktuğum buydu.

Bir süre yatakta oturduktan sonra kalkarak odadan çıktım ve mutfağa geçtim. Kendime küçük bir kahvaltı hazırlayarak yedim ve salona geçip oturdum.televizyonu ses olsun diye açarken başımı koltuğun sırtına verip uyumaya çalıştım. Beklerken saçma sapan şeyler düşünmektense uyku seven bünyemi sevdiğiyle buluştururdum.

***

Bir hırıltı sesiyle gözlerimi aralarken yattığım yerde doğruldum. Koltukta kayıp uzanmış olmalıydım. Gözüm saate kayarken öğlen olduğunu gördüm. Gözümü odada gezdirirken açık bıraktığım televizyonu kapalı bulmuştum, muhtemelen kendi kendine kapanmıştı. Odalardan gelen gürültüyle irkildim ve hızla ayaklandım. Panikle odaların bulunduğu koridora girerken sesler hala devam ediyor, kalbim acı içerisinde kasılıyordu. Sesin kaynağına, odama girdiğimde derin bir nefes aldım. Korkmuştum. "Ne oluyor Doğan? Beni korkuttun!" Odamda hırsla gezinen Doğan duraksayarak bana döndü.

Dağılmış saçları, kızarmış yüzü, hızla hareket eden göğsü, yumruk hallerindeki elleri ve çatılı kaşlarıyla oldukça korkutucuydu. Ondan ayırdığım saniyelik bakışlarımı odada gezdirdim. Yatağım ve dolabım darmadağınıktı. Yatağımın çarşafları sökülerek yerlere atılmış, makyaj masamdaki malzemeler ve iç çamaşırlarım çekmeceler açık olduğundan alt üst edilmiş hallerini saklayamamış, dolabımdaki kıyafetler bir kısmı yerde olmak üzere raflardan sarkmıştı. Kısacası, odam savaş alanı gibiydi.

Siyah (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin