2. Bölüm - Rüzgar Ne Yapmaya Çalışıyor?

3.2K 202 179
                                    

Az kaldı. Kendime olan sinirimden kudurmama az kaldı! Senin neyine kilolarca eti tek basına taşımak? Ölür müydün gelen yardım tekliflerini kabul etsen? Şimdi de gururumdan yardım isteyemiyorum yani! Son etleri de zorlukla el arabasını yan devirerek boşaltırken etlerin kayarak kafesin içine düşmesini dinledim.

Kafesler, yere kazılmış derin çukurlar ve o çukurları çevreleyen yüksek duvarlardan oluşuyordu ve direk halka açıktı. Bu yüzden etleri duvarın üzerinden atmak uygun görülmüyordu. Yerin altından ilerleyen tüneller sayesinde ilgili kafesin yakınında bulunan bir odaya giriyordunuz, orada dilerseniz etleri bir delikten atarak kafese düşmesini sağlayabilirdiniz. Ya da direk bir kapı aracılığıyla kafese girebilirdiniz.

Özetle bu hayvanat bahçesi askeri bir üs gibiydi. Yerin altındaki tüneller aracılığıyla hayvanlara ulaşıyordunuz. Başka yolu yoktu, tabii delirip duvardan aşağı kendinizi atmazsanız. Ama bu tünellerin kötü yanı şuydu; hayvanat bahçesi gerçekten büyüktü ve merkezdeki kafeslere ulaşmak için 5 dk kadar yürümeniz gerekebiliyordu. Köşe ve kenarlarda birer tane giriş olup ulaşım kolaylaştırılsada merkezde de bir giriş olursa göz estetiğini bozacağından yapılmıyordu.

Henüz kurtlarla bire bir tanışamamıştım. Dün dosyalarla uğraştığımdan uğrayamamıştım, bugün de uğramama kararı almıştım. Kafese girdiğimde muhtemelen kargaşa çıkacaktı, yaralanma ihtimalim oldukça yüksekti. Hatta ben yaralanacağımdan emindim. Bu yüzden Perşembe günü uğramayı düşünmüştüm. Çarşamba günü Rüzgar'la buluşacaktım, yani buluşmadan önce yaralanmak istemiyordum.

Bugün sabah bana verilen telsizden sesler gelirken kaşlarımı çatarak elime aldım.

"Elis Hanım! Ayı kafesine gelin! Ayılardan Toti kontrolden çıktı! Çalışana saldırıyor! Buradaki görevli panik yaptı, bir yararı dokunmuyor." Telsizden gelen sesi tanımasamda o konuşurken ben çoktan ofise girmiş, duvarda asılı olan sakinleştirici silahı kapmış ve koşarak ayı kafesine gidiyordum. Sabah Efsa'nın gösterdiği gibi bir tuşa basıp konuşmaya başladım.

"Anlaşıldı, geliyorum. Kafesin çevresindeki ziyartçileri uzaklaştır. Bir sağlık ekibi çağır, ordan yara almadan kurtulamaz. Ben geldiğimde ayı kafesinin içerisine girmek için hazırlığa başlayın. Işaret verdiğimde kafese girecek ve görevliyi çıkaracaksınız." Kalabalığa yaklaştığımda elinde telsizle cevap vermeye hazırlanan benden çokta büyük olmayan adamın omzuna dokunup işaret verdim. "Git hadi! Zamanımız yok!" Hızla onaylayıp yanımdan uzaklaşmasıyla kalabalığın içinden geçerek hala kafese yaklaşıp neler olduğunu görmeye çalışan ziyaretçileri, elime hangi ara verildiğini bilmediğim megafonla uyararak hızla yeni gelen çalışanın eline tutuşturdum. "Onları uzak tut benden!"

Cevabını beklemeden tulumumdan çıkardığım sakinleştirici ilaçla silahı hazırladım. Rahat bir pozisyon alarak kontrolden çıkmış olan Toti'ye nişan aldım. Tek gözümü de kapatırken nefesimi tuttum, silahı ateşlememle kendisine giren iğneyi hisseden Toti irkilerek uzaklaştı. Bir süre bekleyip Toti'nin bayıldığından emin olunca doğruldum ve telsize konuştum.

"Girebilirsiniz!"

Bir kaç saniye içinde az önceki adam yanında sağlık ekibiyle kafese girdi. Ben onları izlerken adam bana dönerek telsizi dudaklarına yaklaştırdı. "O iyi. Tebrik ederim, iyi iş çıkardınız." Derin bir nefes alıp arkamı döndüm ve yere oturarak sırtımı trabzanlara yasladım. Gözlerim kendiliğinden kapanırken uzun bir süre kucağımda silahla o şekilde oturdum.

Yüzüme düşen gölge ile gözlerimi açarak karşımdakine baktım. Dudaklarım şaşkınlıkla açılırken konuştum.

"Rüzgar? Senin burada ne işin var?"

Siyah (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin