Perşembe Günü
Telefonu kulağıma koyarken öfkeden kuduruyordum. Gerizekalı kurt! Madem kaçıyorsun, neden benim kurdumu da götürüyorsun!
"Efendim?"
"Rüzgar! Haber uçur o aptal kurda, onu gördüğüm yerde boğazlayacağım!"
"Ne? Hangi kurda? Biraz sakin olur musun, Elis?"
"Olamam! Kara Kurt kaçtı! Ama ben olayın orasında değilim, salak, Max'i ve sürüyü de almış!"
"Ne! Neden?" Cevap vermedim. "Pekala, ortalık karışıyor. Neredesin sen? Oraya geleceğim."
"Hayvanat bahçesindeyim. Bekliyorum." Telefonu kapattıktan saniyeler sonra Çınar yanımda belirdi. Elimle yüzümü sertçe sıvazladım. Çınar elini omzuma koyup konuştu. "Mehmet Bey muhtemelen onları bulma görevini sana verecek biliyorsun, değil mi?" başımla onayladım. Veterinerdim, eğer yaralı olurlarsa müdahale edebilirdim. Silah kullanabiliyordum, onları uyuşturabilirdim. Max ve sürüyle aram iyiydi, yanımdakilere zarar vermelerine engel olabilirdim. Tek başıma bir takımdım aslında. ama tek başıma başaramayacağımın farkındaydım. Ben etrafımdakileri koruyabilirdim belki ama kendimi koruyabileceğimden emin olamıyordum.
"Bana bu görevi veresiye kadar bu konuyu düşünmek istemiyorum." Başıyla sessizce onayladı ve beni omzumdan tutarak yakınlardaki bir banka yönlendirerek oturttu. Rüzgar'ı beklerken sessizliği bozan Çınar oldu.
"Ne yapacağız? Eğer onun peşinden gidersek olacakları tahmin etmek çok da zor değil."
"Evet, değil. Ama Max'i ve sürüsünü seviyorum ve sırf onun için dahi o karmaşaya karışabilirim. Hem bu fantastik dünyayı merak ediyorum, keşfetmek istiyorum. Bugün değil ise bile elbet bir gün kafam esecek ve bu dünyaya karışacağım. Maalesef ki macera aşığı yanım pek rahat durmuyor."
"Off, şunların arasına karışmak istemiyorum ben ama seni yalnız göndermek de istemiyorum."
Dediklerini ciddiye almayarak ona döndüm ve göz kırptım. "Sen rahat ol. Ben seni korurum!" Kıkırdadım.
"Ya, ben seninle neden arkadaşım ya! Bir de kardeş belledik. Bütün çatlaklar beni mi bulur ya!?"
"Sus be! Çok konuştun, çenen dinlensin."
Ağzının içinde homurdanırken gözlerini insanlara çevirdi. "Onlara güvenebilir miyiz?"
"Önüme gelene güvenemem. Şu an için güvenebileceğimiz 2 kişi var, Rüzgar ve Doğan."
"Doğan konusunda şüpheliyim."
"Şüphe edilecek bir şey yok."
"Ama, güvenilir olsa kaçarken seni de almaz mıydı yanına?"
"Niye alsın? Empati yap. Sen herkes tarafından korkulan ama yine de yok edilmeye çalışılan birisin ve bir kıza aşık oldun diyelim. Onu korumak için onu geride bırakmaz mıydın? Geride bırakırsan yanında olmaz belki ama onu uzaktan izleyebilir ve güvenliğinden emin olabilirsin. Fakat yanına alırsan tehlikenin ortasında kalacak ve onu koruman güçleşecek, çünkü herkes onu biliyor olacak. Şuan mühür olayını Rüzgar'ın sürüsü ve kendisi dışında bilen yok muhtemelen, kim olduğumu saklayabilir."
"Aşk mı?"
"Örnekti, kıskanmanı gerektirecek bir şey yok."
"Niye kıskanayım ki?"
"Kendini abim bildiğin için?" Sessiz kalırken az ileride bize doğru gelen Rüzgar ile tekrar sinirlerim gerilirken ayağa kalktım. Yanıma gelmesiyle konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah (Düzenleniyor)
WilkołakiHayvanat bahçesine gelen yeni bir kurt, bir insanın hayatını ne kadar değiştirebilir? DİKKAT! Hikayemde kan, vahşet, kaba dil ve cinsellik bulunmaktadır! Rahatsız olacaklar ve küçük yaştaki okuyucularımız lütfen okumasın!