Bölüm 18

890 89 170
                                    


"Jimin! Nerede kaldın hayatım, içeriden limon getirmek neden bu kadar uzun sürdü?"

Bayan Min bugün evde yoktu, biz de mutfağı esir almıştık, çok dağıtmayacağımızı ümit ederek bu fikri ortaya atan bendim. Yoongi'nin dileklerini tekrar beraber incelerken minik bir istek gözüme takılmıştı. 'Minik bir limonata dükkanımın olmasını isterdim' bu istek cidden kalbimi yumoş yumoş yapmıştı. Çoğu insan çocukluğunda çizgi filmlerden görüp limonata satarak para biriktirmenin hayalini kurmuştur, ben de zamanında kurmuştum, Yoongi'nin de aynı düşüncede olduğunu görünce aşırı hoşuma gitmişti.

Belki de çocukluğumuzu bir yerlerde aradığımız için böyleydik, belki de Yoongi bu yüzden bu isteği listesine eklemiş, ben de bu yüzden bu kadar yapma isteğiyle dolup taşmıştım.
Çocukluk denilen şey cidden çok garip bir kavramdı ve eksikliği hayat boyunca derinden hissedilebiliyordu.

Onun için henüz dükkan açabilecek kadar param yoktu bu yüzden o izlediğimiz çizgi filmlerdeki gibi evin önünde seyyar satışa başlayabilirdik, belki biraz utanç verici olurdu ama sevgilimin dileği de böylelikle gerçekleşmiş olurdu ve benim için bundan daha önemli hiç bir şey olamazdı. Gözleri küçülene kadar gülen bu adam için değerdi, o gülüş için yapamayacağım şey yoktu.

Onun için gerçekten her şeyi yapmak istiyorum, son zamanlarda kendi hayallerim aklıma dahi gelmez olmuştu, onun içinde olduğu her şey benim hayalimdi zaten, onun hayalleri bana fazlasıyla yetiyordu.

İleride, gerçek anlamda ayaklarımızın üstünde durabildiğimiz zaman onun için aynı listesinde yazdığı gibi minik bir kafe açmak istiyordum, içini zevkimize göre doldurmak, beraber güle oynaya dizayn etmek istiyordum, elde ettiğimiz gelirin bir kısmını aynı istediği gibi ben de kimsesiz çocuklara bağışlamak istiyordum. İstiyordum işte, bitmek bilmeyen isteklerle dolup taşıyordum.

Bunları düşünmek bile mutlu olmama sebep oluyordu, Yoongi'yle kurduğum her hayal daha gerçekleşmeden bile yüzümde kocaman bir sırıtış oluştururken, hayali bile bana hayat enerjisi olmaya yetiyordu.

Ben Yoongi'yle beraber safça, temizce yaşamak istiyordum, çok büyük bir istek mi onu da bilmiyorum ama hayatın saçma koşuşturmasının bizi yormasına izin vermeden, insanların saçma hırslarına kapılmadan, sessizce, sadece gülüşlerimizin olduğu bir hayat yaşamak istiyordum. Diğer insanlar gibi kariyer planlamam yoktu ya da kesinlikle bu üniversiteye gitmem gerek gibi hırslarım yoktu benim, tek derdim mutluluğumu sürdürebilmekti. Yoongi sayesinde bulduğum mutluluk beni, daha doğrusu bizi terk etmesin bu bana fazlasıyla yeterdi.

Kilerden aldığım limon poşetiyle mutfağa adımlamış, saçlarını daha geçen gün beraber kazıtan Yoongi ve Eun Woo'ya bakmıştım. İkisi de o kadar güzellerdi ki saçlarının eksikliği bile onlara ayrı güzellik katmıştı.

Saçının dökülmeye başladığı ilk gün çok korkmuştum, Yoongi'nin psikolojik olarak çok çökeceğinden emindim ama beklediğim gibi olmadı, Eun Woo'yu da yanımıza alıp el ele kuaföre adımlarken, tüm diş etleri gözükecek şekilde gülümsüyordu, saçları yan yana kesilirken minik bedeni güldürmek için elinden gelen her şeyi yapmıştı. (Hatırlamayanlar için Eun Woo Yoongi ve Jimin'in hastanede tanıştıkları çocuk, o da kanser.)

Daha sonra eve ulaşana dek bana kel şakaları yapıp durmuştu, gerçekleri dalgaya vurduğunun gayet farkındaydım ama ben de ona ayak uydurdum. Hem benim sevgilimin yanında ne olsa güzelleşiyordu, kel imajı bile güzeldi onun.

O günden sonra hemen gidip onlar için hediye olarak aynı renk bere almıştım, ikisi de aldığım hediyeyi takmış, hemen hemen de aynı renklerde giyinmişlerdi, kot gömlekleri ve gri renkteki bereleriyle bu denli uyumlu görünmeleri yüzümde kocaman bir tebessüm oluşturmuştu.

Perfect Man || YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin