Bölüm 15

965 104 93
                                    


Bu hayatta deneyimlerime dayanarak öğrendiğim tek bir gerçek vardı; birileri size sürekli "iyiyim" diyorsa aslında sizden çaresizce yardım eli bekliyordur.

İnsanlar olarak kibirli yaratılan varlıklarız, asla kötü şeyleri ya da zayıf duyguları üstümüze kondurmayız. Önce kendimize yalanlar söyleyip dururuz, iyi olduğumuza güçlü olduğumuza dair yalanlarımızı beynimizde sıralayıp dururuz.

Sonra sıra diğer insanlara gelir, kendimize bile zor inandırdığımız bu yalanları bir de onlara sıralarız utanmazca. Bunu ben de yıllarca yapmıştım. Yalanlarım içinde yaşayıp gitmiştim ama belli bir raddeden sonra insanlara kendimi inandırsam bile beynimi bu yalanlara inandıramamıştım.

Yoongi de benim gibiydi, ben onun gizli penceresini bulup aralamasam o bana asla gerçeklerini tam anlamıyla göstermeyecekti. O çizdiği mükemmel senaryosunda mükemmeli oynamaya devam edecekti ama beyninde bir yerlerde gizlediği o ses ona her zaman gerçekleri haykırıp duracaktı.

Şimdiyse tüm gerçeklerimizle yaşamaya karar vermiştik. Yalanlar yoktu, boş yere kullanılan "iyiyim" cümleleri yoktu, yalnız başına dökülen göz yaşları yoktu. Sadece Yoongi, ben ve gerçeklerimiz vardı. Biz zayıflıklarımızı kucaklamayı öğrenmeye başlamıştık.

Ne yani bu hayatta sadece mutlulukları mı kucaklayacaktık, belki acılara da kucak açarsak bize biraz olsun insaflı davranırlardı?

Acılarımızı açık yaşıyorduk işte, tam şuanda 2. Kemoterapisini alan beden de acılarını saklamadan gözlerimin önünde yaşıyordu.

Bu seansa da benimle beraber gelmek istemişti, annesi ne kadar ısrar ederse etsin onları hastaneye asla sokmuyordu, sadece benim yanında olmamı istemişti.

Odaya tekrardan ufak bir inleme bırakan beden nefesimi tutmama neden olmuştu. O gözümün önünde acıyla inlerken ben nefes almanım bile bencilce olduğunu düşünmeye başlamıştım.

Hemşire bu dozun çok daha ağır olacağı konusunda bizi uyarmıştı, ağrıları olacaktı, daha halsiz ve iştahsız olacaktı, belki de saçları yavaş yavaş dökülmeye başlayacaktı. Bunları bu şekilde sıralayıp saymak çok kolaydı ama her biri başımıza geldiğinde ruhumuzda ne denli büyük yaralar açacağından haberimiz yoktu.

Kolundaki damar yoluyla oturduğu sedyede yana dönüp cenin pozisyonuna geçen beden aniden ayaklanmama sebep olmuştu. Bu hareketi serumun çıkmasına sebep olur da kolu acır diye ödüm kopmuştu ama bu durumdayken kolunun acıması onun için hiç de önemli değildi, çok daha büyük acılarla boğuşuyordu bunu anlamak hiç de zor değildi.

Kollarını karnına sarmış, sanki baskı yaparsa acısının bir nebze olsun azalacağını ummuştu. Boyası neredeyse tamamen akmış yeşil saçları terleyerek alnına hatta gözlerine yapışmıştı. Bana bakmak istemediğinden mi ya da acıyla baş etmek adına mı bilmiyorum ama gözleri sım sıkı kapanmıştı? Kendisini öyle bir sıkmıştı ki gözlerinin kenarındaki kırışıklıklar oldukça belirgin bir hal almıştı.

Buraya geleli neredeyse 20 dakika oluyordu, ilk başlarda her zamanki sohbet havamızda bulunduğumuz yerin hastane olduğunu unutmuşken bir kaç dakika sonra Yoongi acı barındıran mimiklerini saklamayı başaramamıştı.

Ama şu anki halimize nasıl geldik hiç hatırlamıyordum, ne ara Yoongi acıdan kıvranmaya başlamıştı, ben ne ara donup kalmıştım bilmiyordum. O orada acıyla bağırırken ben burada film izler gibi onu izliyordum, bu yaptığım bencilliğin en üst seviyesiydi.

Titreyen ellerimle cenin pozisyonuna girmiş sevgilimin yanına yaklaştım. Ona dokunmaktan hiç bu kadar korkmamıştım, neden böyle hissediyordum? Neden ona dokunduğumda acısına bir acı daha ekleyecek gibi hissediyordum?

Perfect Man || YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin