Ders başlamadan kantine inmeye karar vermiştim. Yoongi benim yüzümden kahvaltı bile yapamamıştı, ayrıca içmesi gereken bir ton ilaç vardı, en azından bir şeyler yemesini sağlayıp ilaçlarını içmesinde yardım edebilirdim.Annesi biricik oğlunu bana emanet etmişti ben de bu emanete ömrümün sonuna kadar en güzel şekilde bakmaya yemin etmiştim.
Gözlerimi bir kez daha ovuşturup merdivenlere daha sıkı tutundum, yüzümü yıkasam bile ağladığım aşırı belliydi. Daha bir kaç dakika önce ikimiz de histeri krizine girmişçesine ağlamış, neredeyse yıllar boyunca biriktirdiğimiz onca göz yaşını bir kaç dakikada döküvermiştik. Gözlerim hâla yansa da, vücudum sanki tüm dünyayı turlamışçasına yorgun düşse de ben çok rahatlamıştım. Yoongi'nin de benim gibi hissettiğine emindim. Belki de ağlamaya gerçekten de çok ihtiyacımız vardı.
Biz birbirimizin gizli sığınağıydık. Aynı küçükken minderlerden yapıp içine girdiğimizde tüm kötülüklerden korunduğumuzu düşündüğümüz derme çatma çadırımız gibi ya da kenarına kilit takıp her ağlayasımız geldiğinde başına geçip tüm dertlerimizi döktüğümüz minik günlüğümüz gibi. Başkasının gözünde önemsiz gözüken ama bizim kendi dünyamızda bir o kadar eşsiz olan o minik eşyalar gibi.
Ona olan duygularım tam olarak buydu, diğer insanlara göre o olmasa da yaşamıma devam edebilecekmişim gibi gelebilir ama bu benim için söz konusu bile değildi. Her anımda ona ihtiyaç duyar hale gelmiştim, o beni ben yapan parçalardan biriydi olmazsa anlamım kalmazdı ki, birisine bu kadar kısa sürede bu denli bağlanmak ne kadar sağlıklıydı bilinmez ama benim gerçeklerim yalnızca Yoongi'den ibaretti.
Bir kaç basamağı daha hızla inip kantine ulaşmayı başarmıştım. Bakışların bana döndüğünü gayet net hissedebiliyordum, zaten ilk derse geç kalmamız milletin ilgisini çekmişti bir de Yoongi'yle şiş gözlerle sınıfa girince büyük bir dedikodu malzemesi çıkmıştı.
Önceki halimi düşünmeden edememiştim, sınıfta varla yok arası bir şeydim, insanlar bırakın dedikodumu yapmayı bana selam bile vermekten acizlerdi. Şimdiyse işleri güçleri ben olmuştum, değişimimden bahsediyorlardı, başarılarımdan bahsediyorlardı, Yoongi'yle olan bağlantımı bir türlü çözemedikleri için delirip duruyorlardı.
Yoongi'nin durumu benden farklıydı tabii, o artık o kadar göz önünde değildi ama ne zaman başına can sıkıcı bir olay gelse hemen konuşulmaya başlanırdı. İnsanlar böyleydi işte asla araştırmazlar sadece konuşup dururlardı. Ben onun durumunu bilmesem belki de onlar yüzünden Yoongi'ye çok farklı bir bakış açısıyla bakacaktım.
Kaç defa ona okuldan izin almasını ya da hastalığını hocalara anlatmasını söylesem de inatla istememişti. Bu onun seçimiydi, bu konuda üstüne asla gelemezdim.
Kantindeki fısıltılar eşliğinde sıraya girdim, ne kadar salaklardı sanki dedikleri fısıltı şeklinde söyleyince duyulmuyordu, ya da delici bakışlarını ben baktığımda saklayınca anlaşılmıyordu.
Sevgilim için çabucak bir poğaça ve meyve suyu tarzı bir şey alıp yanına, sınıfa çıkmak istiyordum. Yorulmasın diye onu sınıfa bırakıp öyle aşağı inmem bile benim için işkence haline gelmişti. O yokken çok yalnızdım ve ben bunca yılı nasıl bu yalnızlıkla geçirdiğimi şuanda sorgulamaya başlamıştım.
Sonunda sıra bana geldiğinde sevimsiz gözlerin bakış açısından çıkacağım için oldukça mutluydum, aslında düşündüğümde o gözlerden sınıfımızda da oldukça mevcuttu. Elimle minik bir sandviç ve portakallı meyve suyunu gösterip cebimdeki son para kırıntılarını da tezgahın üstüne bırakmıştım. Yavaş yavaş birbirimizi çok daha yakından tanımaya başlamıştık, onun artık neyli sandviç sevdiğini ya da hangi meyve suyunu içmeyi tercih ettiğini biliyordum. Bu minik bilgiler bile beni o kadar mutlu ediyordu ki anlatamam. Daha çok öğrenmek istiyordum, kimsenin bilmediği en minik detaylarını bile hem aklımda hem de kalbimde saklamak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perfect Man || Yoonmin
FanfictionSen fazla mükemmeldin Yoongi, herkesin isteyebileceği bir hayatın vardı, önümdeki en mükemmel örnek sendin. Bu hayattaki tek amacım biraz olsun sana benzeyebilmekti. Bilemezdim... içinde aslında ne kadar yaralı bir ruh sakladığını bilemezdim. Kimse...