Bölüm 10

1.1K 135 79
                                    


Jimin'in anlatımı:

Titriyordum, tüm bedenimle durduramadığım bir şekilde, en acınası halimle titreyip duruyordum. Elimden hiç bir şey gelmiyordu, hayat bir kez daha ne kadar zayıf olduğumu bana kanıtlamıştı. Saatlerce yaptığım tek şey koridorun fayanslarıyla bakışmaktı, arada görüntü kayıp tekrar düzeliyordu, başımı tutacak güce bile sahip değilken saatlerce bu halde bekliyordum.

Neden, neden bugün olmak zorundaydı, bir kaç dakika mutlu olamaz mıydım? O beni sevdiğini fısıldarken bu halde mi olmak zorundaydı? Neden mutlu olmak bize çok görülüyordu, nerede yanlış yapmıştık biz? Sorularım bitmiyordu, bitecek gibi de değildi. Ben çırpındıkça daha da batıyordun sanırım, mutluluğu bulmak için çırpınırken yine mutsuzluk denizinde boğulan ben oluyordum.

Kalbimde hissettiğim derin acıyla elimi sol tarafıma bastırmıştım. Bana bakan gözleri, konuşurken titreyen sesi, onu sırtımda taşırken bile hissettiğim kalp atışları aklıma geldikçe kalbime inanılmaz bir ağrı saplanıyordu.

Korkmaya başlamıştım, ya bu dayanılmaz ağrı artık hep benimle birlikte olursa, işte o zaman ben ne yapardım?

"Jimin, titremeyi kes artık. Bir şey olmayacak, şu kahveyi iç de kendine gel hadi." Yanına oturup zorla elime karton bardağı tutuşturmuştu.

Taehyung'un sakin sesi beni biraz olsun yatıştırmayı başarmıştı. Yoongi'yi odaya aldıklarından sonra her şey kesik kesikti, ne ara Taehyung'u arayıp yanıma çağırdığımı hatırlayamıyordum, bildiğim tek şey saatlerce buraya oturarak, bir çeşit kriz geçirdiğimdi.

"Jungkook'u eve bıraktın değil mi? Diğerlerine de bir şey belli etmeseydin, Yoongi kimsenin bilmesini istemiyor."

Ellerini sırtıma koyup yavaşça sıvazlamaya başlamıştı, en azından biraz daha gerçekliğe dönmeyi başarabilmiştim.

"Bunu 3 kez sordun zaten, merak etme herkes evlere dağıldı, ikinizin baş başa kalmak istediğini söyledim, Jungkook'u eve sapasağlam bıraktım, annene de bizde kalacağını söyledim, hatta Yoongi'nin de annesini aradım ve bizde kalacağını söyledim. Sen şimdi sadece kendine odaklan, o bardağı bitir, derin bir nefes al ve pozitif düşün. Alkolü fazla kaçırmış olabilir, ne bileyim bir şeyler tetiklemiş olabilir, tonlarca olasılık var. Neden en kötüsünü düşünüp kendimizi mahvediyoruz?"

En azından her daim arkamı toparlayan harika bir arkadaşa sahiptim, şu anda en mantıklı düşünebilen oydu. Ben de öyle düşünmek istiyordum ama insanın içine bazen kötü bir his doğar ya, işte şu anda kalbimin tam orta yerine o his düşmüş ve bütün mantığımı yerle bir etmişti.

"Bilmiyorum Taehyung, yanlış giden bir şeyler var. Yoongi bir şeyler saklıyor, saklamak istemiyor ama saklıyor işte. Gece ona açıldım, içimdeki her şeyi ona döktüm, etkilendiğine adım gibi eminim, hıçkırarak ağladı ama yapamayacağından bahsedip durdu. Madem o da beni seviyor neden yapamıyor? Anlamlandıramıyorum, her şey çok karışık. Daha sonra fenalaştı ve kimseye haber vermememi istedi, onu buraya kadar koşarak taşıdım. Kendinden geçmek üzereyken beni sevdiğini fısıldadı. Kafamdan bu görüntüleri atamıyorum, bir sorun var, hem de çok büyük bir sorun ama ben yine salak gibi hiç bir şey yapamıyorum."

Kendisi de kahvesinden bir yudum alıp eliyle benim de kahvemi yudumlamamı işaret etmişti, zorla bardağı ağzıma götürüp bir yudum alabilmiştim, boğazımdan hiç bir şey geçmiyordu ki. Zaten o kadar sarhoş haldeyken bir anda nasıl kendime gelip Yoongi'yi buraya kadar taşıyabilmiştim bilemiyordum. Sadece onu o halde gördüğümde büyük bir güç hissetmiştim, şimdi olsa bırak birini taşımayı şuradan şuraya bir adım dahi atamazdım.

Perfect Man || YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin