Günler geçti...
Onun sürekli uyuyup uyandığı, benim o uyandığında rahatça acısından ağlayabilsin diye oda oda kaçtığım, döndüğümde hiç bir şey yokmuş gibi yüzüne gülümsediğim, Bayan Min'i yıkılmaması adına zar zor tutabildiğim koskoca bir hafta geçti.
Utanç girmişti aramıza, beyaz yalanlar girmişti. Yatağından lavaboya bile yardımsız gidemeyen Yoongi'nin utangaç tavırları girmişti aramıza, yanımda hala güçlü durmaya çalışırken ben de istediğini ona vererek küçük yalanlara başvurmak zorunda kalmıştım. Ameliyat meselesini konuştuklarını biliyordum ama cesaret edip, tek kelime dahi soramadım. Canımdan bir parça olan bu kişinin fikirlerine bile uzaktım, beyninden neler geçiyor, o da en az benim kadar korkuyor mu, hangi duygularla boğuşuyor, pes etmeye mi yoksa mücadeleye mi yakın, bunların hiç birini bilmiyordum?
Günlerdir eve gidip uyuyamadığımdan dolayı şişen gözlerim eşliğinde öylece uzanan Yoongi'nin yanında otururken başlayan günün sıradan bir günümüz olacağından o kadar emindim ki, o basit, sıradan günün bana getirebileceklerinden haberim yoktu.
Sessizlik girmişti bu aralar aramıza, ne o bir çift kelime edebilmişti, ne de ben. Biliyorduk sanki, içimizdeki çığlıklardan haberdardık bu yüzden cümlelere gerek duymamıştık.
"Ne düşünüyorsun?"
Sorusunun etkisiyle sandalyeden destek aldığım kolumu düşünceli bir şekilde çeneme bastırmaktan vazgeçip "Hastanede gerçekleştirebileceğimiz bir dilek var mı diye düşünüyorum." Demiştim. Nedense sessizliğimin nedenini açıklama ihtiyacı duymuştum.
Yoongi de sözlerimin üzerine alaycı bir gülüş sunmuş, dudaklarının kenarı yavaşça kıvrılmıştı. "O dilek listesini asla tamamlayamayacağız." Demişti oldukça kısılan sesiyle. Her geçen gün hastanedeki yatağında daha minicik gözüküyordu, minicik bedeni o yatakta bir gün kaybolup gidecek endişesi sarmıştı dört bir yanımı.
Kurduğu cümle bende şok etkisi yaratırken ne diyeceğimi bilememiştim, yüzüm söylediklerinin etkisiyle sinirle kasılmış "Ne demek tamamlayamayacağız?" Diye sormuştum. Şu durumda sinirlenme hakkımın olmadığının gayet farkındaydım ama elimde değildi, pes edişini dile getirmesine dayanabileceğimden emin değildim.
"Dilek listeme bir sürü yeni maddeler ekledim." demişti kenara koyduğu defterine uzanmaya çalışarak, kolundaki serum yüzünden acı dolu sızlanmalar eşliğinde aradığı sayfayı sonunda bulup bana doğru çevirince düşündüğünden çok daha uzun bir listeyle karşılaşmıştım.
"Daha çok sen koydum içine." Demişti utangaç bir tebessümle, "Daha çok biz koydum, sonra bir baktım çok uzun bir liste olmuş. Bir ömür yetmez yani gerçekleşmesine."
Bizden bahsederken bile yüzünde oluşan o yumuşak gülümseme, işte o gülümseme benim mücadele nedenimdi. Vazgeçmemişti bizden, aksine o listeyi daha uzun tutmuştu ki bittiğinde nedenlerimiz tükenmesin.
"Biz de bir ömre değil, iki koca ömre sığdırırız bu dilekleri."
Sesim fısıltı gibi çıkarken ben bile söylediğim şeylerin doğruluğunu sorgular hale gelmiştim, umut denilen duygu bizi terk etmişti, sadece cümlelerimizde varlığını sürdürür olmuştu.
Kurduğum cümleden sonra Yoongi'nin dolan gözleri beni anlık bir pişmanlığa sürüklerken ağlama diyememiştim, sanki ben fark etmemişim gibi yüzünü saklamak amacıyla pencereden tarafa dönerek manzara izleme numarası yaparken ben de ona ayak uydurmuştum.
Bugün bir gariplik vardı üzerimizde, çözemediğim bir huzursuzluk.
Biraz da bu şekilde geçmişti dakikalarımız, o pencereye çevirmişti bakışlarını, ben sırtı dönük bedenine. Dokunmak istemiştim, parmaklarımı hassas bedeninde gezdirmek, belki de biraz sırtını sıvazlamak, ama titreyen ellerim her dokunmak istediğimde bana karşı gelerek havada kalmıştı. Yapamamıştı bir türlü, halbuki en çok Yoongi'nin tenine alışıktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perfect Man || Yoonmin
FanfictionSen fazla mükemmeldin Yoongi, herkesin isteyebileceği bir hayatın vardı, önümdeki en mükemmel örnek sendin. Bu hayattaki tek amacım biraz olsun sana benzeyebilmekti. Bilemezdim... içinde aslında ne kadar yaralı bir ruh sakladığını bilemezdim. Kimse...