Üç: Mazoşisttim

306 42 52
                                    

Üç- Mazoşisttim
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Üstüme siyah, boğazlı bir kazak altıma lacivert kot pantolonumu giymiştim saçlarım siyah beremin kenarından sarkarken üstüme de köyü yeşil bir hırka giymiştim. Siyah botlarım, topuklu olduğundan dengemi sağlayamamış ve şuanda belimdeki elin üzerinde duruyordum. Atışan Rüya ve Aysude dâhil herkes şok içinde bize bakıyordu. Farketmem biraz zaman alsa da geri çekilmiş ve üstümü başımı düzeltmeye çalışırken eli hâlâ beni tutuyormuş gibi duran çocuğa bakamayarak konuştum.

"Çok özür dilerim. Kusura bakmayın. Yanlışlıkla oldu ger-"

"Tamam Miray. Özür dilesen yeterdi. Özür dileriz." diyerek bileğimden tutan Derya'ya dönüp sessizce söylendim.

"Rezil oldum. Rezil oldum. Rezil oldum.."

Ben beremin yanından sarkıttığım saçlarım önüme gelsin diye kafamı öne eğerken Derya ile masanın üstünde çokta dağıtmadığım kitaplarımı toplayıp kaçarcasına kafeteryadan çıktım. Çıkar çıkmaz vücuduna dokunan soğuk ile aklıma içeride unuttuğum kabanım gelmişti ama bu rezillikle geriye içeri giripte hayatta alamazdım. Ben kafeteryanın önünde hafif hafif yağan yağmurdan ıslanmadan nasıl geçeceğimin planlarını yaparken yanımdaki hareketlilik ile o tarafa döndüm. Şaşkın bir şekilde ona bakarken kolunu bana doğru uzatıp kabanımın görüş acıma girmesine yardımcı olmuştu.

"Senin...değil mi?"

Kaşları hafifçe havaya kalktığında bir iki saniye şaşkınlıkla yüzüne bakmıştım. Ardından mahcup bir ifade ile elindeki kabanımı alıp kafamı hafifçe eğerek konuştum. "İçerideki olay için özür dilerim ve kabanım için teşekkür ederim."

Dediğimde gülümsedi. "Sorun değil."

Tam gidecekken arkasına dönüp bana baktı ardından dudaklarını birbirine bastırıp tekrar arkasına döndü ve yürümeye başladı. O gider gitmez kabanımı giyip kuşağını gevşekçe bağladım ve sağ koluma attığım çantamla yürümeye başladım. İkimiz de birbirimizle eşit noktada bulunduğumuzda ben onun önüne geçmek için hızlı hızlı yürüyordum. Ben yürümeye devam ederken çığlığa karışık ismimi duydum ve o anda üstüme birisi atlamıştı.

"Miray!!"

Üstüme atlaması ile ikimiz de öne doğru sendelemiştik. Dengemi sağlayıp dik durduğumda Aysude'ye kızgın bir bakış atıp montunu düzeltmiş ve yürümeye devam etmiştim. Birkaç saniye içerisinde benden biraz daha uzun olduğu için kolunu boynuma atıp konuştu.

"Affettin mi beni?"

Ona bakmadan yürüyerek konuştum. "Hayır. Çocukça oyununuza rezil oldum. Hem..kendi fakültem dışındakilere de."

"Ama onlar zaten dediko-"

Elimi kaldırdığımda fazla kelimelerden vazgeçerek derin bir nefes aldı. Bir iki adım atmıştık ki tekrar duydum sesini. "Affet ya!"

Kolunu omzumdan çekerken konuştu. "Şimdi filolof diyemeyecek miyim ben sana?"

Filolof demesi ile gülüp ciddi bir şekilde devam ettim. "Tek düzgün söylediğin kelimeyi de kaybettik. Harika!"

"Valla sen affedeme kadar bozuk bozuk konuşur, sinir ederim seni. Devrik cümle kurarım Miray. Bak çok büyük tehdit ediyorum. Hem...affetmek neydi?"

Bana anlatmaya çalışırken kendi unuttuğu cümleyi ona bakmadan tamamladım. "Erdemlik."

Dediğim ile elini bana doğru şıklattı. "Ondan yap işte."

Çıkabilir Miyiz?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin