Birinci Kitap | Onuncu Bölüm

70 6 3
                                    

Allenlar, Thorpelar ve Morlandlar, hepsi birden akşamleyin tiyatroda karşılaştılar; Catherine'le Isabella birlikte oturdular ve Isabella onları ayırmış olan ölçülemez zaman boyunca içinde ona anlatılmak üzere biriken binlerce şeyin birkaç tanesini olsun söyleme fırsatı buldu. Catherine locaya girip yanına oturunca, "Ah Tanrım! Catherineciğim, sonunda seni buldum mu?" dedi. "Bakın Mr. Morland," çünkü diğer yanında Mr. Morland vardı, "bu akşam sizinle artık tek kelime konuşmayacağım, siz de konuşmamı beklemeyin. Biricik Catherine'im, onca zaman ne durumdaydın? Ama sormama gerek yok, çünkü gayet hoş görünüyorsun. Saçını her zamankinden çok daha güzel bir tarzda yapmışsın: Seni hınzır yaratık, herkesin dikkatini çekmek mi istiyorsun? Emin ol, ağabeyim sana çoktan âşık oldu; Mr. Tilney ise... ama o konu zaten halloldu... bu alçakgönüllülüğünle bile onun bağlılığından artık şüphe edemezsin; Bath'a dönmesi her şeyi açıklıyor. Ah onu görmek için neler vermezdim! Sabırsızlıktan çıldırıyorum. Annem dünyanın en tatlı delikanlısı olduğunu söylüyor; bu sabah görmüş: Benimle tanıştırmalısın. Şimdi burada mı?.. Etrafa bir bak n'olursun! İnan ki onu görene kadar rahat etmeyeceğim."

"Hayır," dedi Catherine, "burada değil; etrafta göremedim."

"Oo, korkunç! Onunla tanışamayacak mıyım şimdi yani? Elbisemi nasıl buldun? Fena olmadı bence; yenleri tümüyle benim fikrimdi. Biliyor musun Bath'dan çok sıkıldım; ağabeyinle bu sabah diyorduk ki burada birkaç hafta geçirmek gayet iyi de, milyon verseler burada yaşayamayız. Taşrayı başka her yere tercih etme konusunda ikimizin de aynı zevki paylaştığını fark ettik; inan, görüşlerimiz tıpatıp aynıydı, ne gülünç değil mi! Fikir ayrılığımızın olduğu tek bir konu yok; tabii o sırada seni asla yanımda istemezdim; öyle uyanıksın ki eminim alaycı bir şeyler söylerdin yine."

"Yok canım, niye söyleyeyim."

"Söylerdin, seni senden iyi tanıyorum. Bize birbirimiz için yaratılmış olduğumuzu söylerdin ya da o tür başka bir saçmalık; bu da fevkalade asabımı bozardı, yüzüm senin güllerin gibi kızarırdı; seni hayatta yanımda istemezdim."

"Bana haksızlık ediyorsun, ne olursa olsun uygunsuz bir söz söylemezdim, hatta aklıma bile gelmezdi."

Isabella inanmayan bir ifadeyle gülümsedi ve akşamın kalan saatleri boyunca James'le konuştu.

Catherine'in Miss Tilney'yle karşılaşma çabası ertesi sabah da bütün gücüyle devam etti, Pump-Room'a gitme vakti gelince ikinci bir engellenme korkusu duydu. Ama öyle bir şey olmadı, hiçbir ziyaretçi gecikmelerine neden olmadı ve üçü birden Pump-Room'a doğru vakitlice yola çıktılar; buraya geldiklerinde olağan durumlar ve konuşmalar oldu; Mr. Allen suyunu içtikten sonra politika konuşmak ve gazete haberlerini karşılaştırmak için birkaç beye katıldı; hanımlar birlikte yürüdüler, salondaki her yeni yüze ve hemen her yeni şapkaya dikkat ettiler. Thorpe ailesinin kadın kısmı James Morland refakatinde on beş dakikadan daha kısa bir süre sonra kalabalıkta göründü, Catherine hemen arkadaşının yanında her zamanki yerini aldı. Artık sabit refakatçi olan James aynı konumunu devam ettirdi ve grubun diğer üyelerinden ayrılarak bir süre o şekilde dolaştılar, ta ki Cath-
erine kendisini arkadaşıyla ağabeyine mahkûm eden durumun mutluluğundan ona ikisinin gözünde de pek az pay düştüğünden şüphe edinceye kadar. Her an duygulu bir tartışmayla ya da neşeli bir ihtilafla meşguldüler, ama duyguları öyle fısıltıyla dile getiriliyor ve keyifleri öyle büyük kahkahalarla ortaya çıkıyordu ki Catherine'in hangisini desteklediği biri ya da diğeri tarafından sık sık sorulsa da konunun tek kelimesini duymamış olduğundan görüş belirtmesi mümkün olmuyordu. Yine de sonunda Mrs. Hughes'la odaya girdiğini sevinçle gördüğü Miss Tilney'yle konuşma inadı sayesinde arkadaşını bırakacak gücü kendinde buldu ve önceki günün hayal kırıklığının baskısı olmasa gösterebileceği cesaretten daha büyük bir kararlılıkla, tanışıklığı ilerletmek için hemen Miss Tilney'nin yanına gitti. Miss Tilney onu büyük bir nezaketle karşıladı, gösterdiği yakınlığa iyi niyetle karşılık verdi, iki grup da salonda kaldıkları sürece sohbete devam ettiler; her ikisi de muhtemelen her Bath mevsiminde o çatı altında daha önce binlerce kere söylenmemiş hiçbir söz söylemedikleri ya da yapılmamış hiçbir tespit yapmadıkları halde, bunların sadelik ve samimiyet içinde kibirsizce söylenmiş olması olağandışı bir şey sayılabilir.

Northanger ManastırıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin