İkinci Kitap | On İkinci Bölüm

42 6 1
                                    

Ertesi sabah Isabella'dan hiç beklenmedik bir mektup geldi:

Bath, Nisan

Sevgili Catherine,

Her iki nazik mektubunu büyük bir sevinçle aldım, onlara daha önce cevap veremediğim için sana binlerce özür borçluyum. Tembelliğimden gerçekten utanıyorum, ama bu korkunç yerde insan hiçbir şeye zaman bulamıyor. Bath'dan ayrıldığından beri hemen her gün sana mektup yazmaya başlamak üzere kalemi elime aldım, ama her defasında da aptal bir şeyler çıkıp bana mâni oldu. Lütfen bana hemen yaz ve evime gönder. Tanrıya şükür! Bu kötü yerden yarın ayrılıyoruz. Sen gittiğinden beri hiçbir şeyden keyif alamadım... her şey kupkuru, sevdiğim herkes gitti. Seni görebilseydim gerisine aldırmazdım, çünkü sen benim için tanıdığım herkesten daha değerlisin. Ağabeyin konusunda son derece rahatsızım, Oxford'a gittiğinden beri ondan haber almadım ve bir yanlış anlama olmuş olmasından korkuyorum. Senin yardımın her şeyi düzeltecektir: O sevdiğim ya da sevebileceğim tek adam ve senin onu buna inandırmanı bekliyorum. İlkbahar modası kısmen belli oldu, şapkalar hayal edemeyeceğin kadar korkunç. Umarım güzel zaman geçiriyorsundur, ama beni hiç düşünmediğinden korkuyorum. Birlikte olduğun aile hakkında söyleyebileceğim her şeyi söylemiyorum, çünkü nankörlük etmiş ve seni saygı duyduğun insanlara karşı etkilemiş olurum; ama kime güveneceğini bilmek çok zor ve genç erkekler ne istediklerini tam bilmiyorlar. Şunu sevinçle söylüyorum ki en hor gördüğüm delikanlı Bath'dan ayrıldı. Bu tariften Yüzbaşı Tilney'yi kastettiğimi anlayacaksın; kendisi, hatırlarsın, sen gitmeden önce beni fevkalade bunaltmak, taciz etmek eğilimindeydi. Sonra daha da kötüleşti ve gölgem oldu çıktı. Birçok kız kapılır giderdi, çünkü gösterdiği ilgi öyle böyle değildi, ama ben erkek milletini iyi tanırım. İki gün önce alayıyla birlikte gitti, umarım bir daha başıma tebelleş olmaz. Hayatta gördüğüm en büyük züppe, son derece de sevimsiz. Son iki gün her dakika Charlotte Davis'le takılıyordu: Zevkine acıdım ama ona hiç aldırış etmedim. En son Bath caddesinde karşılaştık, benimle konuşamasın diye hemen bir dükkâna girdim... yüzüne bakasım bile gelmedi. Sonra Pump-Room'a gitti, ama hayatta onu takip etmem. Ağabeyine nasıl da zıt biri! Lütfen bana ağabeyinden haber ver... onunla ilgili olarak çok mutsuzum, giderken çok huzursuz görünüyordu, sanki soğuk mu almış ne olmuş, keyifsizdi. Ona kendim yazacaktım, ama hareketlerine anlam veremedim ve demin değindiğim gibi, korkarım davranışlarımdaki bir şeye gücendi. Lütfen durumu açıkla ve içini rahatlat, yoksa, eğer hâlâ bir şüphe besliyorsa, bana yazacağı bir satır ya da şehre geldiğinde Putney'ye uğraması her şeyi yoluna koyabilir. Ne zamandır salona gitmedim, tiyatroya da; sadece dün gece Hodgeslarla indirimli bir eğlenceye gittim: Beni zorla götürdüler daha doğrusu, Tilney gittiği için kendimi kapattığımı söyleyip dursunlar istemedim. Tesadüfen Mitchell ailesinin yanına oturduk, onlar da beni dışarıda gördüklerine çok şaşırmış gibi yaptılar. Kinlerini biliyorum: Eskiden bana nazik davranmamışlardı, şimdi dost kesildiler, ama onlara kanacak kadar aptal değilim. Bilirsin benim kendi keyfim bana yeter. Anne Mitchell benimki gibi bir türban takmaya çalışmıştı, hani ben konserden önceki hafta takmıştım ya, ama kendini rezil etmiş... oysa bende ne kadar özel durmuştu, hiç olmazsa Tilney öyle demişti yani, demişti ki bütün gözler üzerimdeymiş; ama o sözüne inanacağım son erkek. Şimdi mordan başka renk giymiyorum: Morun içinde iğrenç göründüğümü biliyorum ama olsun... sevgili ağabeyinin en sevdiği renkti o. Zaman kaybetme sevgili biricik Catherine'im, ona da bana da yaz.

Sevgilerimle,

Bu kadar sığ bir düzenbazlık manzumesi Catherine'i bile etkileyemezdi. Tutarsızlıkları, çelişkileri, yalanları daha ilk satırda onu çarptı. Isabella'dan utanıyordu, onu sevmiş olmaktan utanıyordu. Özürleri ne kadar boş, talepleri ne kadar yüzsüzse sevgi iddiaları da o kadar iğrençti. "James'e onun adına yazmak!.. Hayır, James bir daha asla Isabella'nın adının anıldığını duymamalıydı."

Henry'nin Woodston'dan gelişi üzerine ona ve kız kardeşine ağabeylerinin emniyette olduğunu söyledi, onları bu konudaki samimiyetleri için tebrik etti ve mektubun en önemli bölümlerini güçlü bir küçümsemeyle onlara yüksek sesle okudu. Bitirdiği zaman, "Isabella meselesi kapandı," diye haykırdı, "arkadaşlığı da öyle! Beni aptal sanıyor olmalı, yoksa böyle şeyler yazamazdı; ama belki de bu mektup o beni tanımadığı halde benim onu daha iyi tanımamı sağlamıştır. Neyin peşinde olduğunu anlıyorum. Bütün bildiği cilve yapmak, ama numaralarını yutturamadı. James'e de bana da zerrece saygısı olduğunu düşünmüyorum; keşke onu hiç tanımasaydım."

"Yakında hiç tanımamış gibi olursunuz," dedi Henry.

"Anlayamadığım sadece bir şey var. Yüzbaşı Tilney'yle ilgili planları vardı, başarıya ulaşamadı; ama Yüzbaşı Tilney bunca zaman neyin peşindeydi anlamıyorum. Niye ona ağabeyimle kavga edecek kadar ilgi gösterdi de sonra çekti gitti?"

"Frederick'in düşünceleri hakkında söyleyecek pek az şeyim var. O da Miss Thorpe kadar gösteriş düşkünüdür, temel fark şu, daha güçlü bir iradesi olduğu için henüz kendine zarar vermemiştir. Davranışının etkisi onu sizin gözünüzde haklı çıkarmıyorsa sebep aramamamız daha doğru olur."

"O halde Isabella'ya değer verdiğini düşünmüyorsunuz."

"Vermediğine eminim."

"Sadece haylazlık olsun diye yaptığına inanıyorsunuz."

Henry başıyla onayladı.

"İyi öyleyse, ondan hiç hoşlanmadığımı söylemeliyim. Sonuç bizim için iyi olduysa da ondan hiç hoşlanmıyorum. Şans eseri kimse büyük bir zarar görmedi, Isabella'nın üzüntü duyacağını sanmıyorum. Ama düşünsenize, bir de ağabeyiniz onu kendine âşık etmiş olsaydı."

"Ama önce Isabella'nın üzüntü duyacak biri olmadığını düşünmeliyiz... sonuçta çok farklı bir yaratık; haliyle çok farklı bir muameleyle karşılaşmış."

"Ağabeyinizi savunmanız gayet doğal."

"Siz de kendi ağabeyinizi savunursanız Miss Thorpe'un yaşadığı hayal kırıklığına üzülmezsiniz. Ama aklınız doğuştan gelen ayrımsız bir dürüstlük ilkesiyle kuşatılmış, o yüzden aile taraftarlığının ya da intikam arzusunun soğukkanlı düşünceleri size yabancı."

Catherine daha büyük bir gerginliğe girmekten bu iltifatla kurtuldu. Henry o kadar masum gösterirken Frederick affedilmez şekilde suçlu olamazdı. Isabella'nın mektubunu yanıtlamamaya karar verdi ve bir daha da düşünmemeye çalıştı.

Northanger ManastırıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin