Birkaç gün geçti; arkadaşından şüphelenmeye gönlü el vermese de Catherine onu yakından izlemeden edemedi. Gözlemlerinin sonucu hoş değildi. Isabella değişmiş bir yaratık gibi görünüyordu. Onu Edgar's Buildings'de en yakın dostları arasında gördüğü zaman tavırlarındaki değişim öyle önemsizdi ki daha ileri gitmemiş olsa dikkat çekmeyebilirdi. Üzerine arada bir Catherine'in daha önce hiç görmediği gevşek bir kayıtsızlık, gururlu bir dalgınlık hali geliyordu; daha kötüsü olmamış olsaydı, bu sadece yeni bir zarafet yayabilir ve daha sıcak bir ilgi gösterme isteği esinleyebilirdi. Ama Catherine onu kalabalık içinde gördüğü zaman, Yüzbaşı Tilney'nin ilgisine aynen karşılık vermesi, bakış ve gülücüklerinden ona neredeyse James'le eşit pay ayırmasıyla değişim görmezden gelinemeyecek kadar büyük oluyordu. Böyle dengesiz davranışlarla ne denmek isteniyor olabilirdi, arkadaşı neyin peşinde olabilirdi, bunları kavrayamıyordu. Isabella herhalde vermekte olduğu ızdırabın farkında değildi, ama hareketlerinde bir ölçüde maksatlı bir dikkatsizlik vardı ki Catherine'in canını sıkıyordu. Kurban James'di. James ciddi ve rahatsız görünüyordu; ona kalbini vermiş olan kadın onun şimdiki rahatsızlığına dikkat etmiyor olsa da Catherine dikkat ediyordu. Zavallı Yüzbaşı Tilney için de hayli endişeleniyordu. Tipi hoşuna gitmese bile adı terbiyesinin garantisiydi ve Catherine yaklaşan hayal kırıklığını samimi bir acımayla düşünüyordu, çünkü Pump-Room'da kulak misafiri olduğu şeye rağmen, davranışı Isabella'nın nişanlı olduğu bilgisiyle uyumlu olmaktan öyle uzaktı ki, düşündükçe bunu bildiğine inanamıyordu. Ağabeyini bir rakip olarak kıskanıyor olabilirdi, ama daha fazlası söylendiyse, o zaman Catherine yanılıyor olmalıydı. Nazik bir uyarıyla Isabella'ya durumunu hatırlatmak, bu çifte nezaketsizliğin farkına varmasını sağlamak istedi, ama uyarıya ya durum elvermedi ya da Isabella'nın kavrayışı. İmada bulunabilse Isabella bunu anlamayabilirdi. Bu sıkıntı içinde Tilney ailesinin yaklaşan yolculuğu tek avuntusu oldu; Gloucestershire'a yapacakları seyahat birkaç gün içinde gerçekleşecekti ve Yüzbaşı Tilney'nin gidişi belki kendisininkini değil ama başka herkesin içini rahatlatacaktı. Gelgelelim Yüzbaşı Tilney hiç de gitmek niyetinde değildi; Northanger grubuna katılmayacak, Bath'da kalacaktı. Catherine bunu öğrendiği zaman kararını hemen verdi. Konu hakkında Henry Tilney'yle konuştu, ağabeyinin Miss Thorpe'a duyduğu ilgiden üzüntüyle bahsedip ondan ağabeyine Isabella'nın halen nişanlı olduğunu söylemesini istedi.
"Ağabeyim zaten biliyor," oldu Henry'nin cevabı.
"Öyle mi? O halde niye burada kalıyor?"
Henry cevap vermedi, başka bir şeyden söz etmeye başlıyordu ki Catherine kararlılıkla devam etti, "Onu neden gitmeye ikna etmiyorsunuz? Ne kadar uzun süre kalırsa sonu onun için o kadar kötü olacak. Lütfen kendi hatırı için ve herkesin hatırı için Bath'dan hemen ayrılmasını tavsiye edin. Burada olmazsa zamanla unutur; ama burada hiçbir umudu olamaz, kalırsa üzülür." Henry gülümsedi ve şöyle dedi, "Eminim ağabeyim üzülmek istemez."
"Öyleyse neden onu gitmeye ikna etmiyorsunuz?"
"İkna talimatla olmaz, onu ikna etmek için ağzımı bile açmazsam beni mazur görün. Ona Miss Thorpe'un nişanlı olduğunu bizzat söyledim. Neyle uğraştığını biliyor, kendi sorununu kendisi çözmek zorunda."
"Hayır, neyle uğraştığını bilmiyor," diye haykırdı Cath-erine, "ağabeyime verdiği ızdırabı bilmiyor. James bana bunu söylemiş filan değil, ama çok huzursuz olduğuna eminim."
"Ağabeyim yüzünden olduğuna emin misiniz?"
"Evet, gayet eminim."
"Ağabeyimin Miss Thorpe'a gösterdiği ilgi mi, yoksa Miss Thorpe'un bunlara izin vermesi mi ona ızdırap veriyor?"
"Aynı şey değil mi?"
"Sanırım Mr. Morland aradaki farkı bilir. Hiçbir erkek sevdiği kadına bir başkasının hayranlık duymasından rahatsız olmaz; bunu işkenceye çevirecek olan sadece kadındır."
Catherine'in arkadaşı adına yüzü kızardı ve şöyle dedi, "Isabella yanlış davranıyor. Ama işkence etmek niyetinde olmadığına eminim, çünkü ağabeyime çok bağlı. İlk karşılaştıkları andan beri ağabeyime âşık; babamın izin verip vermeyeceğini beklerken bile kendini yeyip bitirdi. Ona bağlı olduğu ortada."
"Anlıyorum: James'e âşık, Frederick'le de flört ediyor."
"Yo, yo, flört filan yok. Âşık bir kadın başka biriyle flört edemez."
"Muhtemelen iyi bir âşık da değil, iyi bir flört de değil, ikisini birden iyi yapamıyor. Beyler bir parça geri çekilmeli."
Kısa bir sessizlikten sonra Catherine sözlerine devam etti, "O halde Isabella'nın ağabeyime pek o kadar bağlı olduğuna inanmıyorsunuz."
"O konuda bir fikrim olamaz."
"Ama ağabeyinizin maksadı ne olabilir? Nişanlı olduğunu biliyorsa bu davranışıyla ne demek istiyor olabilir?"
"Çok sıkı bir sorgulama yapıyorsunuz."
"Öyle mi? Sadece öğrenmek istediğim şeyleri soruyorum."
"Peki sadece söylemem beklenebilecek şeyleri mi soruyorsunuz?"
"Evet, herhalde, çünkü ağabeyinizin niyetini bilmeniz gerekir."
"Sizin deyişinizle ağabeyimin niyetini emin olun halihazırda sadece tahmin edebilirim."
"Ee?"
"Ee'si, iş tahmine kalacaksa hepimiz kendi tahminimizi yapalım. İkinci el akıl yürütmeleri rehber almak acıklı bir durum. Veriler ortada. Ağabeyim hareketli, belki bazen düşüncesiz bir delikanlı, arkadaşınızla bir haftalık bir tanışıklığı var, onu tanıdığı günden beri de nişanlı olduğunu biliyor."
"Şey," dedi Catherine birkaç saniye düşündükten sonra, "bütün bunlardan ağabeyinizin niyetini siz tahmin edebilirsiniz; ama eminim ben edemem. Ama babanız bundan rahatsız değil mi? Yüzbaşı Tilney'nin gitmesini istemiyor mu? Eminim babanız onunla konuşursa gider."
"Sevgili Miss Morland," dedi Henry, "ağabeyinizin huzuru için duyduğunuz bu samimi endişede bir parça yanılıyor olamaz mısınız? Biraz fazla ileri gitmediniz mi? Miss Thorpe'un sevgisinin ya da en azından doğru davranmasının sadece Yüzbaşı Tilney'yi artık görmemesi sağlanarak temin edilebileceğini varsaydığınız için ağabeyiniz kendi adına ya da Miss Thorpe adına size teşekkür eder miydi? Ağabeyiniz sadece yapayalnız kalınca mı emniyette olacak? Yoksa Miss Thorpe ona sadece başka kimseden ilgi görmediği zaman mı sadık? Ağabeyiniz bunu kabul edemez... sizin bunu kabul etmenizi istemeyeceğinden de emin olabilirsiniz. Size 'Rahatsız olmayın,' demeyeceğim, çünkü şu an rahatsız olduğunuzu biliyorum; ama elinizden geldiğince az rahatsız olun. Ağabeyinizle arkadaşınızın sevgisinin karşılıklı olduğundan şüpheniz yok; o halde aralarında gerçek bir kıskançlık olmayacağına güvenin, aralarındaki hiçbir fikir ayrılığının uzun süreli olamayacağına güvenin. Onların kalpleri birbirlerine açık, hem de size olabileceğinden daha fazla; neyin gerekli olduğunu, neyin kabul edilebileceğini elbette biliyorlar; hiçbirinin diğerini çekilmez olma noktasına dek zorlamayacağından da emin olun."
Catherine'in kendisine hâlâ şüpheli ve ciddi baktığını görünce devam etti, "Frederick Bath'dan bizimle ayrılmıyor olsa da bizden sonra muhtemelen çok kısa bir süre kalacak, sadece birkaç gün. İzni yakında bitiyor, birliğine dönmek zorunda... O zaman arkadaşlıkları ne olacak? Yemekhanede on beş gün Isabella Thorpe şerefine içki içilecek, Isabella da ağabeyinizle birlikte zavallı Tilney'nin tutkusuna bir ay gülecekler."
Catherine teselli edilmeye daha fazla karşı koyamadı. Bütün konuşma boyunca tüm çabalarına direnmişti ama şimdi onu esir alıyordu. Henry Tilney en doğrusunu biliyor olmalıydı. Korkularının büyüklüğü için kendini suçladı ve konu hakkında bir daha o kadar ciddi düşünmemeye karar verdi.
Bu kararı veda görüşmelerinde Isabella'nın davranışından da destek buldu. Thorpelar Catherine'in misafirliğinin son akşamını Pulteney caddesinde geçirdiler; iki âşık arasında onu huzursuz edecek ya da onlardan endişe içinde ayrılmasına yol açacak hiçbir şey olmadı. James son derece keyifliydi, Isabella da içtenlikle huzurluydu. Arkadaşına olan sevgisi kalbinin en öncelikli duygusu gibi görünüyordu, ama böyle bir anda bu anlaşılabilirdi; gerçi bir kez sevgilisine açıkça muhalefet etti, bir kez de elini geri çekti ama Cath-erine Henry'nin söylediklerini hatırlayıp hepsini sağduyulu bir sevgiye verdi. Tatlı hanımların ayrılış sırasındaki kucaklaşmaları, gözyaşları ve vaatleri tahmin edilebilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Northanger Manastırı
Ficción históricaKendi cehaleti karşısında tüm kalbiyle utanç içerisindeydi; yersiz bir utanç. Zira insanlar bağlılık duymak istedikleri şeyler hakkında daima bilgisiz kalmalıdır. Donanımlı bilgi sahibi dimağlar, diğer insanların kibrini idare etmekte zorlanırlar ki...