Finale son 1 bölüm kaldı yeni hikayemde görüşürüz!
Gözlerimi açtığımda yerimde kıpırdandım. Başım çok kötü ağrıyordu ve en son olanları hatırlamak adına kendimi zorladım. Evet. En son Sude'nin telefonuna gelen mesaja baktık ve gördüğüm görüntüyle dengemi kaybedip yere düşmüştüm.
Acı içinde bir nefes verdikten sonra kafamı daha çok yastığa gömdüm. Kapının ani bir hızla açılmasıyla kafamı gelen kişiye çevirmek zorunda kaldım. Gelen kişiye baktığımda kaşlarım istemsizce çatıldı ve "Senin ne işin var burada?" diye sordum.
Sesim sinirli çıkmıştı, bir o kadarda ağlamaklı. Tekrar ağlamak istemiyordum. Kimse için ağlamaya değmezdi ya. Kendi kendime gözlerimi devirip gözlerimi Selim'e diktim. O asla düzelmeyecekti. Söz verecekti başka kızların yanına gidecekti. Sanırım bu verdiğim son şansdı. Artık affetmem imkansızdı.
Bu seferde aklımdan geçen düşünceyle burukça gülümsedim ve bakışlarımı tekrar Selim'e diktim. Kesinlikle aklımdan geçen şeyi yapacaktım. Bir mektup yazıp Selim'e verecektim ve annem ve babamla gidecektim. Bundan emindim.
Kimsenin haberi olmayacaktı. Ama aklıma gelen kişiyle suratım bir anda düştü. Sude? Ona ne olacaktı. Onu bırakabilecek miydim? Düşüncelerimi Selim'in o sinir bozucu sesi böldü ve "Ne oldu sana kuzum? İyisin değil mi? Neden bayıldın? Suratını neden astın?" gibi soruları sıralarken susması için elimi kaldırdım.
Başarılı olmuştumda. Demek ne yaptığını benim bilmediğimi sanıyor. "Neredeydin?" diye sordum ifadesiz çıkan sesimle. "Bir arkadaşın yanına gitmiştim. Çok hastaymış. Sende uyuyordun ve ziyarete gittim." Çok iyi yalan söylüyorsun.
Ağzımdan "Hm." diye bir ses çıktı ve "Peki bana anlatmak istediğin birşey var mı?" bunu söylerken tek kaşımı havaya kaldırmıştım. Söylediğim şeye biraz şaşırsada sonra kendini topladı ve "N-ne gibi?" kekelemişti. Ve Selim sadece gerçekten endişelendiğinde ve korktuğunda kekelerdi.
Omuz silkip "Hiiç." dedim ve kafamı yastığa geri koydum. "Odadan çıkar mısın dinlenmek istiyorum." dedim ona bakmadan ve buz gibi çıkan sesimle. Birşey dememişti ama kafasını salladığını tahmin etmek kolaydı.
Kapı kapanma sesi duyduğumda gözlerimi sıkıca kapattım ve gözyaşlarımın hızla akmasına izin verdim. Belkide düzelirdi ha? Kesinlikle imkansız birşey bekliyordum. O asla düzelmez Pelin. Bunu artık anla.
Evet kesinlikle kararımı vermiştim. Gidecektim. Kimseyi umursamayıp gidecektim. Hem kimim vardı ki benim burada? Sıkıntıyla derin bir nefes verdikten sonra ağzımdan kaçan hıçkırığa engel olamadım.
****
Sude'den
Pelin uyandıktan sonra içeri Selim girmişti ve ne konuştular bilmiyorum ama Selim odadan suratı asık olarak çıktı. Suratını neden astın dediğimde ise hiçbir şey demeden gitmişti. Bu da benim daha da meraklanmama neden oldu ve hemen içeri girmek için kapıyı tıkladım.
İçeriden Pelin'in hıçkırık sesi gelince hemen kapıyı açtım ve içeri girdim. O her ne kadar umursamıyormuş gibi gözükmeye çalışsada güçlü biri gibi biri olmaya çalışsada gerçekten öyle olmadığını biliyordum.
"Pelin.." dedim kısık çıkan sesimle. Onun için çok üzülüyordum. Hepsi o lanet okulun yüzünden! O lanet burs yüzünden! Burs kazanmasaydı bunların hiçbiri olmazdı. "Sude.." benim sesimin aksine onun sesi ağlamaklıydı.
Daha fazla dayanamadım ve ona sımsıkı sarıldım. Sanki biryere gidecekmiş gibi. Beni en yakın arkadaşını bırakacakmış gibi, çocukluk arkadaşını bırakıp gidecekmiş gibi. O da aynı şekilde bana karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz
RomanceO POPÜLER ÇOCUK OKULA YENİ GELEN BURSLU KIZLA OYUN OYNADI.. DALGA GEÇTİ.. AMA SONUNDA AŞIK OLDU....