11.Bölüm

1.5K 137 25
                                    

Medya: Wooyoung

1 hafta geçmişti Wooyoung'un hastaneden taburcu olmasından. Ilk başta korkmuştu eve gidince üyeler eskisi gibi yine onu görmezden gelip kötü davranacaklar diye. Ama tam tersi olmuştu. Grup arkadaşları hastanedeyken genç adamın annesinin -hastalığı dışında- herşeyi onlara anlatması üzerine yaşadıkları pişmanlık ve üzüntü yetmezmiş gibi daha fazla pişman olmuş ve üzülmüşlerdi ve Wooyoung'un eve geldiğinden beri bir dediğini iki yapmamıştılar. Bu durumdan şikâyetçi değildi hiçbiri. San dışında. Evet o da pişman olmuştu ve biraz üzülmüştü ama üyelerin Wooyoung'a bu kadar ilgi göstermeleri ona saçma geliyordu. Bu bir hafta içerisinde üyeler Wooyoung'dan sırayla özür dilemiş ve kendilerini affettirmek için uğraşmışlardı. Wooyoung ise onları affetmişti. Çünkü onların neden ona karşı öyle davrandıklarını biliyordu. Evet çok üzülmüş ve ağlamıştı ama şimdi o ağlamalarıma ve üzülmeme değmiş diye düşünüyordu. Üyeler bir saniye onu rahat bırakmıyorlardı. Sürekli iyi olup olmadığını ve bi şey isteyip istemediğini soruyorlardı ve bu durum Wooyoung'u biraz sıkıyordu. Hayir mutsuz değildi, aksine bu ilgi hoşuna girmiş ve oldukça memnundu ama sürekli aynı şeyi sorup durmaları ve onu bir dakika bile yanlız bırakmadıkları için düzgün dinlenemiyordu ve başına aldığı darbe yüzünden başı ağrıyordu sürekli. Ayrıca tekrardan yakalandığı hastalığı için ayrı bir üzgündü ve bir kırgınlık vardı üstünde. Düzgün düşünemiyordu artık. Aynı anda bir sürü şeyi bir arada düşündüğü için sürekli duygu karmaşası içinde buluyordu kendisini.
Tedavi olmayı istiyordu da istemiyordu da. Ne yapacağını cidden bilmiyordu ve sürekli başına giren ağrı ve bulanan midesi ile çok yakında delireceğini düşünüyordu.
Ama bu bir hafta içerisinde dikkatini en çok yanına sadece 1 kere özür dilemek için gelen ve ardından bi daha asla gelmeyen San olmuştu. Diğer herkes onun dibinden bir saniye bile ayrılmazken San ile göz göze bile gelememesiydi. Göz göze geldiklerinde ise uzun bir süre bakışıyorlardı ve bu San'in gözlerini devirerek başka bir şeye bakmasına kadar sürüyordu. Wooyoung istemiyordu ama kalbi onu dinlemeyerek San'ı gördüğü her yerde hızla atmaya başlıyordu ve Wooyoung'un istemediği duygularını ortaya çıkartıyordu.

Kolundan şiddetli bir şekilde sarsılmasıyla birlite yerinden sıçramış ve düşüncelerinden uzaklaşmıştı. Kim olduğuna baktığında San olduğunu görmüştü ama gördüğü genç yutkunmasına sebep olmuştu. Çünkü karşısında alnından çenesine dogru akan su damlaları ve geriye doğru atılmış siyah saçlarıyla ve belinde sadece havlusu olan ayrıca Wooyoung'a göre oldukça seksi gözüken bir San vardı.

''Çıkacak mısın kapının önünden? Yoksa burda durup beni süzmeye devam mı edeceksin?'' Wooyoung San diyene kadar onu süzdüğünü farketmemişti ve San'in söylemesiyle utanmıştı. Ayrıca ne zaman banyonun önüne gelmişti? Tekrardan düşüncelere dalmamak için yutkunup konuştu.

''Ş-şey ben fark etmemişim nereye gelip durduğumu,sen böyle birden şey edince ben biraz şey oldum. Şey yapayım ben şeye gideyim sen de şey et.''

Wooyoung başta kekeledigi için lanet etmiş ve sonradan kurduğu cümleyi düşününce ne kadar saçma salak bir cümle kurduğunu farketmiş ve bu sefer içinden lanet etmekle kalmamış kendisine sövmeye de başlamıştı. Sıcaklık bastığını hissedince kızardığını anlamış ve bu sefer daha da utanmıştı. Sessizce 'of'layip San'in kizardigini görmemesi için başını eğmişti.

San ise pratik yaptıktan sonra terlemişti ve ılık bir duş almanın iyi geleceğini düşünüp kısa ve ılık bir duş almıştı. Banyonun kapısını açtığında ise kapının hemen önünde derin düşüncelere dalmış Wooyoung'u görmüştü. Ne düşündüğünü bilmiyordu ama merak etmişti çünkü Wooyoung, sürekli ya kaşlarını çatıyor ya da dudaklarını ısırıp başını tutuyordu. Ne düşünüyordu bu kadar fazla?Üşüdüğünü hissettiği zaman kapının önünden çıksın diye Wooyoung'a seslenmişti ama Wooyoung onu duymamış gibiydi. Bu sefer hem seslenmiş hem de dürtmüştü ama yine farketmemişti. Bu kadar düşünecek ne vardı gerçekten? Sinirlenmeye başladığını hissedince bu sefer sertçe sarsmaya başlamıştı. Wooyoung sarsılmanın etkisiyle yerinden sıçrayınca San yandan bir şekilde gülümseme koymuştu dudaklarına. Bi şey demeden önce kendisini süzen ve yutkunan gence baktığında gülümsemesi daha da büyümüştü.
Üşüdüğünü bir kez daha hissedince yüzünden gülümsemesini silmiş ve Wooyoung'u uyarmıştı. Kendisine gelen gence bakmaya devam ettiğinde Wooyoung'un yaptığı saçma açıklamayı ve renkten renge girişine kahkaha atmamak için zor tutmuştu kendisini. Kızarmış yanakları ile San'a bu kadar tatlı gelmesi normal miydi?

Wooyoung San'in gülmemek için kendisini tutmaya çalıştığını görünce özür dilemiş ve odasına doğru koşmuştu.

San özür dileyip arkasına bile bakmadan koşan gencin arkasından bir süre boyunca yüzünde ki habersiz gülümseme ile izlemiş ve giyinmek için odasına gitmişti.

_____________________

Akşam olduğunda yemek yapmayı bitiren Seonghwa masayı gelişi güzel hazırlamış ve üyeleri çağırmıştı. Herkes sırayla gelince masaya oturmuştu. Seonghwa ise herkesin geldiğini görünce tabakları doldurmaya başlamıştı. Aklına yarın pazar olduğu için boş olduklari gelince üyelere dönmüş ve,

''Yarın pazar olduğu için hepimiz boşuz bu yüzden sinemaya gidelim mi?''diyerek cevap vermelerini beklemişti.

''Bence de gidelim uzun zamandır dışarıya çıkmamıştık. Hem hepimize değişiklik olur. Ay çok heyecanlandim dur.''diye heyecanla karışık konuşan Mingi'ye hepsi gülmüş ve hak vermişti. Wooyoung ise 'sanki daha önce benimle bi yere gittiniz de bi de uzun zaman olmuş diyor' içinden geçen bu cümleyi söylememek için başını eğip yemeğine devam etmişti. Evet onları affetmişti ama bu onlara hala kırgın olduğunu değiştirmiyordu.

''Mingi'nin de dediği gibi uzun zaman olmuş birlikte bi şey yapmayalı. O yüzden bana uyar gidelim. Ama Wooyoung sen iyi olabilecek misin? Eğer kendini hala iyi hissetmiyorsan daha sonra da gidebiliriz.''diye konuşmaya dahil olan grup lideri Wooyoung'a endişe ile bakmıştı.

''Ben iyiyim hyung. Gerçekten. Sadece arada başıma ağrı giriyor ama onun dışında iyiyim. Ki doktorun söylediğine göre normalmiş zaten. Ayrıca benim için planı ertelemeye gerek yok.
Ben iyiyim ve yarın kesinlike gidelim.''

Yüzüne oldukça gerçekçi ve güzel bir gülümseme koyarak ikna edici sesi ile konuşan Wooyoung'a herkes sorgusuz inanmıştı. San dışında. O inanmıyordu Wooyoung'a. Her ne kadar iyiymiş gibi davransa da taciz edilen birine göre ve başından yaralanan birine göre Wooyoung oldukça sakin duruyordu. Ki zaten bi şey demeden hepsini affettiğinde anlamıştı bi şeyler olduğunu ama ne olduğunu bi türlü anlamıyordu. Ayrıca psikolog olayına da inanmamıştı. San'a göre bu psikolog işi daha öncesine dayanıyordu. Wooyoung'u anlamak ve çözmek düşündüğünden daha zordu.
Düşünmeyi bırakıp konuşlan konu her neyse ona kahkaha atan Wooyoung'a bir bakış atıp yemeğine dönmüştü.
Ne kadar zor olursa olsun çözecekti Wooyoung'u.
Evet zor olabilirdi ama imkansız değildi.

Işte gerçek bölüm wuuhuuu.
Yanlışlıkla atmıştım bölümü ve geç görmüştüm. Yani bu o yüzden geç attım. Neyse iyi geceler size ya da günaydın mı? Her neyse işte.

15.04.2021(05.53)
1004 kelime

•♡woosan ile kalın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

•♡woosan ile kalın.♡•

♡•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
~İstenmeyen üye~/ WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin