7.Bölüm

1.5K 137 61
                                    

Medya:Wooyoung

Woo'dan;

''Teşekkür ederim San-ah. Fark etmeseydim gerekten daha kötü olabilirdi.'' Teşekkür ediyordum çünkü kolumu özen göstererek güzelce temizlemiş ve şimdi de satıyordu.
Kafamı kaldırdığımda San ile çok yakındık ve tanrım yüzü yakından daha da güzeldi. Minik burnu,keskin yüz hatları,küçük ama insanı etkisi altına alabilecek soğuk ve sert(bi tek bana karşı öyleydi) bakan gözleri,kusursuz olan kaşları ve kiraz rengi olan mükemmel dudakları. Bu kadar yakın olmak ve onun kusursuz olması kalbim için iyi değildi.
Where is the adalet?
Çünkü şu an da kalbim depar atar gibi hızlı hızlı atıyordu. Tek dileğim kalbimin sesini duyamamasıydı. Ben bu çocuktan fena halde etkileniyordum hatta hoşlanıyor bile olabilirdim ama o benden nefret ediyor:(. Konuşmaya başlamasıyla kendime gelip hızlı bir şekile atan kalbimi görmezden gelip dikatimi ona verdim.

''Neden bize yalan söylüyorsun Wooyoung? Cidden eline ne geçti böyle yaparak?'' Yine aynı mesele demek. Sıkıntılı bir nefes verip konuştum.

''San cidden ben sizi şikayet etmedim. Neden bana inanmıyorsunuz? Ayrıca emeklerimi çöpe atmak için mi gruba girdim. Neden ayrılayım ki? Yeosang bile beni tanımadığı halde yanımda duruyor. Size kimin ne söylediğini bile bilmiyorum. Dediklerinize bakılırsa sizi şikayet etmişim, gruptan ayrılacakmışım ve size yalan söyliyormuşum. San, cidden kim söyledi size?''

''Aishh sus artık. Gerçekleri bilmesem cidden inanırdım sana.
Min-he'nin de dediği gibi yalancının tekisin. Tam oscarlıksın. Aptal.'' demiş ve kolumu sarmayi yarıda bırakıp sağlık odasından çıkmıştı. Arkasından seslensem de ya duymamıştı ya da duymamazlıktan gelmişti.

''Offf! Tanrım cidden offfff!''diyerek saçlarımı çekiştirdim. Akşam için yemek yapmam gerektiği aklıma gelince beceriksizce kolumu sarıp iç çekerek ayağa kalkıp pratik odasına gittim.
Tam da tahmin ettiğim gibi herkes beni beklemeden aşağıya inmişti çünkü oda boştu. Artık alışıyordum neyse ki. Ama bu kırıldığım gerçeğini değiştirmiyordu. Çantamı almak için koltuklara yöneldiğim de çantamın bıraktığım yerde olmadığını gördüm. Etrafa göz gezdirdiğim de masanın üstünde bir kağıt vardı. Hemen oraya ilerleyip kağıdı aldım ve okumaya başladım.

'Woo biz aşağıya indik. Eşyalarımızı almaya geldiğimizde sen ve San yoktunuz. Bizde sizinkilerle birlikte kendi eşyalarımızı toplayıp aşağıya indik. Üzgünüm telefonun burada olduğu için haber veremedim,bana kırılmanı istemiyorum.'

'Not:Eşyalarını ben topladım :)'

Yeosang. 

Notu okuyunca istemsizce bir gülümseme oluşmuştu yüzümde. Tek kabullenen Yeosang'dı. Hakkını nasıl ödeyeceğimi gerçekten bilmiyorum.
Kağıdı düzgünce katlayıp cebime koyduktan sonra zaman kaybetmeden aşağıya indim. Etrafa göz gezdirip bizi götürecek olan arabayı bulduğum da hızlı olmaya özen göstererek arabaya ilerledim. Bindiğim gibi arkama yaslanıp Yeosang'a döndüm.

''Teşekkür ederim Sanggie~.''dedim aegyolu sesimle.
Bu yaptığıma gülmüş ve önemli olmadığını söyleyip başını çizik  attığım koluma koymuştu. Başını tam kesilen yere koyduğunda acıyla inlemiştim. Lanet olası şey kanıyordu. Inlememle birlikte Yeosang telaşla başını  kaldırmış bana bakıyordu.

''Woo iyi misin? Noldu? Acının mı acıdı -tanrım kolun kanıyor. Iyi misin? Aishh benimki de soru tabii ki de iyi değilsin.''demiş ve şoföre dönerek,''Hyung hastaneye gidelim çabuk-'' beni düşünmesi hoşuma gitmişti ama bu kadar telaş yapması da iyi değildi. Alışık değilim. Sözünü kesip,'' Yeo, Yeosang,Sanggie durur musun artık. Ben iyiyim beni düşünmen iyi güzel ama telaş yapmana gerek yok. Alt tarafı kanıyor başka bi şey olmadı.''

~İstenmeyen üye~/ WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin