18.Bölüm

1.2K 132 153
                                    

Medya: Wooyoung

Wooyoung başına giren ağrıyla güç bela gözlerini açtı. Bi kaç kez gözlerini kırpıştırıp etrafına bakındı. Göz kapakları uzun  bir süre kapalı olduğu için etrafı bulanık görüyordu. Bi kaç kez daha gözlerini açıp kapattı böylelikle etrafı daha net görmeye başladı. Neredeydi? Kendi odasından daha küçük bir odadaydı. Perdeler kapalı, oda havasız ve etraf dağınıktı. Eşyaların çoğu, duvarlar da dahil siyah olduğu için boğuluyormuş gibi hissediyordu kendisini. Üstünde yer yer lekeler olan örtüyü üzerinden çektikten ayaklarını yataktan sarkıtıp oturur pozisyona geçti. En son ne olmuştu? Hatırladığı kadarıyla başına bir darbe almıştı,gerisi yoktu. Neredeydi ve Yeosang neredeydi? Ayaklarını tozlu görünümü yüzünden kirli olduğunu düşündüğü parke zemine koyup yatak başlığına  tutunup ayağa kalktı. Başı ağrıyordu her zamanki gibi yine ama bu daha fazla ve farklı ağrıyordu, sızlıyordu. Elini başında ağrıyan bölgeye koyunca sargılı olduğunu anladı. Cidden ne olmuştu? Yavaşça kapıya doğru ilerleyip konuşma seslerinin geldiği yere adımlamaya başladı. Salon kapısı olduğunu düşündüğü kapıyı açtı ve bedenini yavaşça içeriye soktu. Tekli koltukta oturan Yeosang'ı ve 2 kişilik koltukta oturan, Haneul'un San'ı aldattığı adamı görünce kaşlarını hafif çatıp boş olan diğer tekli koltuğa oturdu.

''Woo iyi misin? Ciddi bir şekilde yaralanmadın ama yine de istersen hastaneye gidebiliriz.''

Arkadaşı Yeosang'in endişeli sesini duyunca, yüzüne güzel ve ikna edici bir gülümseme koyup kendisine yöneltilen soruyu  cevapladı. Arkadaşını inceleyince gözlerinin kizardigini gördü. Ağlamıştı.

''Iyiyim. Merak etme. Sadece başım biraz sızlıyor ya da ağrıyor o kadar. Zaten alışık olduğum için sorun değil. Yani hastaneye gitmemize gerek yok. Ayrıca sen iyi misin? Hastaneye gidelim.''diye sonlara doğru endişeli bir şekilde konuştu ve sordu, Yeosang'in kollarındaki küçük yaraları görünce.

''Ben iyiyim. Ufak bi kaç kesik-çizik alt tarafı. Gerek yok hastaneye falan. Ama b-ben cok korktum sen yine gözlerimin önünde öyle düşünce.''

''Sen nasıl istiyorsan öyle olsun. Ve ben iyiyim gerçekten zaten alışığım o yüzden sorun yok. Kendini daha fazla üzme.'' cümlesinin sonlarına doğru yüzüne güzel bir gülümseme yerleştirip daha sonra ifadesizleşerek geldiğinden beri gözlerini ikisiden çekmeyen adama döndü.'' Bana,bize en son ne oldu? Ben başıma darbe aldıktan sonrasını hatırlamıyorum. Ayrıca burası kimin evi ve biz neredeyiz?''

''Öncelikle burası benim evim ve senin, sizin beni önünde gördüğün binadayız. Siize ne olduğuna gelecek olursakta 2 seaseng tarafından takip edilmişsiniz. Onlardan biri de yerde bulup aldığı taşı rastgele size atmış ve şansa bak ki senin kafana denk gelmiş. Merak etme küçük bir yara oluşmuş sadece. Ama iyisindir umarım.''

''Şey ben iyiyim ve Teşekkür ederim. Nasıl olmuş yani maske falan vardı bizde. Bizi nasıl fark etmişler. Ayrıca şu an neredeler?''

Peş peşe sorduğu sorulara bıkkın bir iç çekiş aldığında çok fazla konuştuğunu anladı. Ama merak ediyordu haklı olarak. Bu yıl onun için gereğinden fazla kötü geçmişti zaten. Hem nedir bu sürekli başına darbe alması? Tamam arkadaşı Yeosang'a denk gelmediği için ve iyi olduğu için sevinmişti ama önceki hayatında çok mu günah işlemişti de başına gelmeyen şey kalmamıştı. Tedavi olmak istememişti ve kendisini ölüme adım adım yaklaştırdığını biliyordu ama bu kadar kolay ve çabuk olmasını da istemiyordu. Derin bir nefes verip ayağa kalktı baş ağrısını umursamayarak.

''Biz artık gidelim çok geç oldu.''dedi Yeosang'a kaş göz işareti yapıp ve camı kırılmış saatten gece yarısının geçtiğini anlayarak. Burada nasıl kalıyordu bu adam.

~İstenmeyen üye~/ WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin