21.Bölüm

1.4K 128 144
                                    

Medya: Wooyoung

Wooyoung sessiz ama uzun bir sürenin sonunda arabanın hareket etmemesinden geldiklerini anladı.
Şoförün yardımıyla arabadan inip San'in kendisini beklediği yere ilerlediler. Yani öyle tahmin ediyordu. Açıkçası dışarıya belli ediyor muydu bilmiyordu ama içten içe çok heyecanlıydı ve içini anlamsız bir mutluluk hissi sarmıştı.
Sürekli gözlerini örten şeyi kaldırma girişiminde bulunmuştu ama içindeki sesi dinleyip kendisini dizginlemişti. Yürüdükleri yolda kurumuş yapraklara basıyordu galiba. Çıkan seslerden bunu anlamıştı. Ormana mi gelmişlerdi? Nereye gittiğini bilmiyordu ama heyecanı git gide artıyordu. Ve soğuktu burası. Giydiği monta biraz daha sokuldu ve soğuk ellerini ısınmaları için cebine koydu.

''Efendim geldik.''

Şoförün kendisini kolundan çıkmasıyla ve konuşmasıyla düşüncelerinden sıyrılıp 'tamam' diyerek teşekkür etmişti. Gözlerini açmalı mıydı?
Biraz bekleyip San'in bir atakta bulunmasını bekledi. Bekle San burada miydi ki?
Kaşlarını çatıp ellerini cebinden çıkartarak gözlerini örten bez parçası ya da her neyse, çıkartıp yere düşmesine izin verdi. Uzun zaman sonra gözleri siyahtan başka bir renk gördüğü için acımıştı. Bi kaç defa gözlerini acımamalari için kapatıp açtıktan sonra etrafına baktı. Etrafı saran uzun ağaçlar ve uzak olmayan ama yakın da olmayan güzel bir ev dışında boş bir alandaydı. Tam önüne dönüp baktığında ise aralarında en az bir buçuk metre olan, önleri renkli çiçeklerle dolu iki mezar ve mezarların arasındaki boşlukta duran ve elinde sadece kırmızı güllerden, ismini hatırlamadığı ama kesinlikle çok güzel gözüken mor çiçeklerden oluşan güzel buketi ile kendisine bakan bir San görmüştü. Şaşkınlıkla ona bakmaya başladı.
San ne yapıyordu orada ve o mezarlar kimindi? Hiç böyle bi şey hayal etmemişti.

''San...?'' Konuşmak için ağzını açtı ama ağzından sadece tek kelime çıkmıştı ve şaşkınlık, merak duygusuyla San'a bakmaya devam etmişti. San, Wooyoung'un bu hâline içten bir şekilde gülümseyip ona doğru bi kaç adım attı.

''San burada ne-'' dudağına bastırılan parmakla cümlesi yarım kaldı Wooyoung'un.

''Gelmen biraz uzun sürdü ama nihayetinde geldin. Aslında hiç-bir şeyi böyle plânlamamıştım ama böyle oldu artık. Ahh ne diyeceğimi bilmiyorum. Lâkin seni buraya önemsiz, gereksiz bir şey için çağırmadım.'' Wooyoung'un sağ elimden tutup 2 mezarın önüne yürüdü ve konuşmaya kaldığı yerden devam etti.'' Bu gördüğün iki mezar anne ve babama ait. Tahmin edeyim hiç aklına gelmemiştir ama ikisi de burada toprağın altında. Senin,sizin sandığınızın aksine gerçek ebeveynlerim öldü. Evet anne ve baba dediğim iki insan var ama onlar üvey ailem ve ben bu gerçeği ilk defa birine tereddüt bile etmeden anlatıyorum. Üyeler ile her ne kadar yakın olsam da onlar bile bilmiyor bu gerçeği. Bazen onlara yalan söylediğim için pişman oluyorum ama söylemek istemiyorum. Sen ise benim için ayrıcalıklı birisin. Sana kuşkusuz herşeyimi anlatabilirim. Bunları neden sana anlattım bilmiyorum ama senin bilmeni istiyorum. Sen...'' uzun sayılabilecek konuşmasından sonra biraz bekleyip derin bir nefes alarak ve Wooyoung'a biraz daha yaklaşarak devam etti.

''Sen Jung Wooyoung, geldiğin ilk günden beri ve şimdi olduğu gibi bana yaşattığın ilklerden, sevgilim olarak bir ilk daha yaşatır mısın bana? Annem ve  babamın onayı ile ; karanlık dünyama ışık, yağmurlu günlerime gökkuşağı, yıkıldığım zaman yaslanabileceğim bir omuz ve renksiz hayatıma sen, Jung Wooyoung rengarenk olarak  sevgilim olur musun?''

Wooyoung, San'in söylediği her kelime de kalbinin ritminin değiştiğini hissediyordu. Ne oluyordu? San ne söylüyordu? Şu an burada ne yapıyordu ve en önemlisi San kendisi ile sevgili olmak istiyordu. Rüyada mıydı bilmiyordu ama eğer rüya görüyorsa bu rüyayı sonsuza kadar görüp bi daha uyanmamak istiyordu. Sonunda sevgisi karşılık buluyordu. Bu onu gereğinden fazla mutlu etmişti.
Bu tür konuşmalarda duygusal olduğu için her zamanki gibi yine ağlayacaktı kendini tutmasaydı. Dolan gözlerini bi kaç kez kirpistirip heyecandan ya da ne söyleyeceğini bilememezlikten yarim yamalak bir cümle kurup konuştu.

~İstenmeyen üye~/ WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin