14.Bölüm

1.2K 123 37
                                    

Medya: Wooyoung

Uzun bir zaman sonra(akşam saatleri)

Yerde olan kıyafetlerini de gelişi güzel dolaba tıkıştırdıktan sonra kendisini yatağına attı Wooyoung.
Çekim, pratik, yemek derken herşey birbirine girmişti, dolayısıyla odasını da dağıtmıştı.
Şimdi ise tüm işlerini bitirmiş ce kalan son gücüyle odasını toplamıştı. Toplamaktan ziyade herşeyi bir yere tıkıştırıp etrafı boş bırakmaktı amacı. Bu bir hafta onun için çok yorucu geçmişti tabii diğerleri için de. Yorucu olacağını biliyordu ama bu kadar beklemiyordu. Şarkıları ve çekimleri için sürekli ordan oraya koşturup durmuşlardı. Ve beklediğinin aksine bu bir hafta içerisinde başkanı belki 1 belki 2 defa tek görmüştü. O adamdan hiç haz etmiyordu geçmişleri yüzünden ama şimdi bakınca çok değiştiği gözle görülür bir biçimde ortadaydı. Ne olursa olsun o adamla hiç bir zaman ne yanlız kalmak ne de yüz yüze gelmek istemiyordu.Hastalığına gelecek olursak bir kere bile hastaneye ve psikoloğa gitmemişti. Sebebini o da bilmiyordu ama gitmek istemiyordu. Yine aynı şeyleri yaşamaktansa şu güzel geçirdiği zaman dilimlerini ve anları yaşamak daha cazip geliyordu ona. Ayrıca hastalığına ek olarak mide bulantısı ve baş ağrısı da eklendiği için kendini çok güçsüz hissediyordu ve hasta olduğunu henüz hiçbir üyeye anlatmamıştı çünkü kendi üzüntüsünü anlatipta onların mutluluklarına mani olmak istemiyordu dolayısıyla her hastane konusu açıldıkça elinden geldiğince hemen konuyu değiştirmeye çalışıyordu. Annesine tedavi olacağım demişti ama olmayacaktı. Hesaplamalarına göre hastalığın ilk evresinde olduğu için ağır geçmeyecekti. Bu da demek oluyordu ki en az 4 yıl yaşayabilirdi. Ona göre bu yeterde artardı. Yaşamayı öyle çokta istemiyordu. Sadece ablası ile birlikte kurdukları hayallerini gerçekleştirmeye çalışıyordu.
Ablası şimdi hayatta olsaydı herşeyi birlikte yapabilirlerdi.

Gözlerinin dolduğunu hissettiğinde yatağından çıkıp camını açtı ve içeriye dolan temiz havayı içine çekerek dışarıyı izlemeye başladı. Ablasını sandığından daha fazla özlemişti ve bu onun duygulanmasina neden oluyordu.'Keşke' diye geçirdi içinden. 'Keşke burada olsaydı ve şimdi birlikte olsaydık.'
Içeriye birisi gelebilir diye düşünerek gözyaşlarını sildi ve banyoya gidip yüzünü yıkadı ve odasına dönüp tişörtünü çıkardı ve mavi renk bir sweeti üstüne geçirip odasından çıktı. Salondan gelen konuşma seslerini duyunca adımlarını o yöne doğru ilerletti. Salona adım attığı gibi hepsinin bakışları ona döndü. Yüzüne ufak bir gülümseme koyup boş olan yere yani Yeosang ve Yunho'nun ortasına oturdu. Hepsinin bakışı hâlâ kendisinde olduğunu farkedince o da anlamsizca teker teker hepsine bakmaya başladı. San ve Seonghwa'nin burada olmadığını farketti.

''Şey... neden öyle bakıyorsunuz?'' Olduğu yere iyice sinip bu cümleyi kurdu ve cevap vermelerini bekledi.

''Haftaya Seonghwa hyungun doğum günü. Bizde ona süpriz bir parti yapmayı düşünüyoruz ama başkandan izin almamız gerekiyor.''

''Yani?''

''Biz de kendi iznimizi kullandık. Tabi sen dışında. Düşündük ki sen izin alabilirsin. Yapabilirsin değil mi?'' Hongjoong'un cümlesini bitirmesini beklemiş ve merakla devamını beklemişti. Devamını Yeosang getirince kaşlarını çatmıştı. Belki başkanlarını tanımıyor olsaydı yapabilirdi ama başkanlarını tanıdığı için istemiyordu. Hayat yine yüzüne gülmemiş istemediği şeyi karşısına çıkarmıştı her zamanki gibi. Ama 2 tarafında da yalvarır gibi bakan Yeosang ve Yunho varken kabul etmemek biraz zordu. Derin bir nefes alıp başını aşağı yukarı sallayıp onayladı onları.

''Tamam tamam kabul ediyorum daha fazla bakmayın öyle. Ne zaman gideyim ve ne zaman yapacaksınız partiyi?''

''Bu hafta içinde yapmayı düşünüyoruz çünkü bi kaç hafta sonra çıkış yapacağız.''

~İstenmeyen üye~/ WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin