17. Bölüm - Pelerinliler

1.1K 106 14
                                    

  Kısa bir aradan sonra merhaba sevgili okurlarımm. İyi okumalar, yorumlarınızı bekliyorum. :)

17. Bölüm - Pelerinliler

Arthur onu öpmek için eğilirken aklına Percival gelmişti. Ne yapıyordu o? Şu an dostuna yaptığı ihanetle hem utanmış, hem kendine öfkelenmişti. Üstelik Merlin'in uyarısı da kesindi. Hemen ellerini genç kızdan çekerken boşluğa düşen Emery şaşkınlıkla gözlerini açtı. Arthur onu beklemeden sudan çıkmıştı. "Saat çok geç oldu, güneş neredeyse batmak üzere. Üstelik ıslandık, hastalanacağız. Hadi gidelim." Ona bir an bile bakmayan prens, eşyaları toplamaya başlamıştı. Emery neyi yanlış yaptığını düşünürken, utançtan kızarmıştı da. Neredeyse onu öpecekti, bunu biliyordu ama her ne yaptıysa Arthur şu an ondan kaçıyordu. Hiçbir ses çıkarmadan o da sudan çekmiş, kılıcı almıştı. Soğuk sanki o fark edince ortaya çıkmış gibi bedenini ele geçirmiş, tir tir titriyordu. Arthur da soğuğu hissetse de fazla etkilenmemişti. Pelerinini titrediğini fark ettiği kızın omuzlarına bıraktı. Bu sefer ona inatla bakmayan genç kız olmuştu. Daha yumuşak bir sesle konuştu. "Üstünü iyi ört, hava soğuk."

Emery itiraz etmeden pelerini sardı kendine. Arthur başlığı kafasına geçirince ondan uzaklaşarak, önden ilerlemeye başladı. O da onun peşinden gelmeye başlamıştı. Arthur yaptığı şeyden bir kez daha pişman oldu. Bu sefer Emery'i de kırmıştı. Ne olacağını hesap etmeden yaptığı davranışlarla aralarındaki ilişkiyi farklı boyuta taşımaya çalışıp, sonra da geri çekilmişti. Bugün hiç buluşmamalılardı. Merlin uzak durması konusunda haklıydı.

Saraya nihayet geldiklerinde yarım saat geçmişti. İkisi sadece birbirlerine hoşça kal derken odalarına çekilmişlerdi. Arthur aralarındaki ilişkinin eskisinden de kötü olacağını fark etmişti.

Merlin içeri giren su içerisindeki kardeşine baktı şokla. "Hey! Bu halin ne senin? Titriyorsun." Onun üzerindeki kraliyet logosunun bulunduğu pelerine baktı, en kaliteli kumaştandı. Bu Arthur'undu. Kaşlarını çatarken bir şey diyemeden onun bakışını fark eden genç kız konuştu.

"Ormanda ot toplamaya gitmiştim, Gaius yolladı. Bir gölün kenarından almaya çalışırken ayağım takılıp düştüm. Otlar da düştü tabii. Dönüş yolunda Arthur'la denk geldim, üşümeyeyim diye pelerinini verdi." Yalanını hızlıca sıralarken hala biraz şüphe duyan kardeşi başını sallamıştı.

"Üstünü değiş hadi. Gaius'ta birazdan gelir, yemek hazır."

"Aç hissetmiyorum, uyuyacağım." Emery ona bakmadan odasına girerken, Merlin tuhaf bir şeylerin döndüğünden emin olmuştu.

**********

Bir sonraki gün Arthur kılıç talimi yaparken aklı hala dünkü Emery'deydi. Merlin henüz gelmemişti, gelince ona iyi bir azar atmayı planlıyordu. Diğer şövalyelerde çalışırken, o Lancelot'la dövüşüyordu. Bugün onun formunda olmadığını herkes fark ediyordu, kötü dövüşüyordu. Ama kimse sormaya cesaret edemiyordu.

Merlin elinde Arthur'un peleriniyle gelmişti. "Dün için sağ ol, Emery söyledi. Ama kötü üşütmüş yine de, sabah Gaius ormana onun için birkaç ot almaya yolladı beni. O yüzden geciktim." Genç prens onu azarlamak için nedeni olmadığını fark ettiğinde daha çok huysuzlanmıştı. Üstelik Emery'nin hasta olması da onu kötü hissettiriyordu. Onun yüzünden olmuştu bu. Konuyla ilgili fazla bir şey demek istemedi, Emery'nin ona ne dediğini bilmiyordu.

Başını sallayan Arthur konuştu. "Gidip onun yanında kal. Gaius'un yardıma ihtiyacı olabilir."

"Sordum ama gerek yok dedi." Tekrar başını salladı bir şey söylemeden. Percival girmişti konuşmaya.

Camelot'un DüşüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin