24. Bölüm-Harita
Emery kardeşi Arthur için hazırlığa giderken, Gaius'a yardım ediyordu. Kapının tıklatılmasıyla ikisinin de bakışları kapıya yöneldi. Giren Prenses Dianne'le kaşları çatılırken Gaius ikisini aynı ortamda bulundurmamak için Emery'e döndü.
"Emery, bana biraz daha eğrelti otu toplar mısın? Bunlar yeterli değil. Siz ne istemiştiniz Leydim?" Onun ne yaptığı anlayan genç kız başını sallayıp ilerlerken, Dianne kolundan tutmuştu.
"Aslında ben Emery'le konuşmak için geldim. Geçen günkü olayı telafi etmek istiyorum. Kâğıdın önemini öğrenmişsiniz. Bir an elinde görünce öfkelendim, normalde asla böyle biri değilimdir. Bu yüzden aramızda bir barış sağlamak istiyorum. Bu yolculukta bana eşlik etmeni istiyorum, tabii sende istersen." Emery bunun üzerine düşünmemişti bile. O kılıca gitmesi gerekiyordu bunu biliyordu. Sözcükler istemsizce ağzından dökülmüştü.
"Elbette gelirim, çok isterim." Gaius itiraz bile edemeden kızın konuşmasına daha çok bunu kabul etmesine şaşırmıştı. Kılıcın onu etkisi altına aldığı açıktı.
"Maalesef gelemez. Bana yardım etmesi gerek efendim." Gaius konuşurken iki kızında kaşları çatılmıştı. İlk toparlayan prenses olmuştu.
"Gelince de edebilir. Seni bekliyor olacağım Emery." Genç kız başını sallarken prenses çıkmıştı.
"Gidemezsin Emery. Kılıç sana değişik tepkiler veriyor. Seni kullanmaya çalışıyor olabilir. Belki... Gücünü emiyordur. Bu yüzden kalmalısın, Merlin de istemez." Sonraki yaşanan olay beklenmedikti. Gaius'u asıl korkutan şey bir an da geriye sıçrayıp duvara çarpması değildi. Gözleri koyu bir mavi ışıkla parlayan kızın yüzündeki hırstı. Belki de genç kız için çoktan geç kalmışlardı. Ejderha asla yanılmazdı, diye geçirdi içinden Gaius. Asla.
"Sizden gitmek için izin almadım. Ben gitmek istiyorum!" Gözleri tekrar kendi mavilerine dönerken bir an göz bebekleri titremiş Gaius'u fark etmişti. "Ben... Gaius... Üzgünüm!" Onun cevap vermesini beklemeden odayı terk eden Emery geriye çaresiz yaşlı adamı bırakmıştı.
Gaius toparlanıp kalktıktan sonra Merlin'i bulmuştu hemen. Ona yaşananları anlattığında genç büyücünün gözündeki çaresizliği görmüştü. Ama bu birkaç saniye sürmüş, yerini kararlı bir ifadeye bırakmıştı. "Kılıca asla dokunmayacak. Engelleyeceğim. Şimdilik zıtlaşmayalım. Onu daha çok öfkelendirebiliriz." Gaius kendisiyle fazla yüzleşmek istemeyen adamı fark etmiş, o arkasını dönmeden koluna sıkı sıkıya tutunmuştu. Elindeki hançeri uzatırken Merlin'in gözleri büyüdü. "Hayır!" Ne diyeceğini biliyordu, o hançeri asla almayacaktı. "Yolunu bulacağım!" Onun konuşmasına fırsat vermeden hemen uzaklaşmış Arthur'un yanına gitmişti.
**********
Arthur şaşkınlıkla gelen kıza bakarken Merlin'e döndü cevaplaması için. "Kardeşinin prensesin yanında ne işi var?" Merlin onlara bakmış çok üstünde durmadan omuz silkerek önüne dönmüştü. Bakışları donuktu.
"Prenses ondan özür dileyip kendisine eşlik etmesini istemiş." Arthur elbette asıl masum olanın Emery olduğunu biliyordu, sadece genç kızın söz dinlemeye alerjisi vardı. Prensesin bunu kabul edip özür dilemesi onu şaşırtmıştı. Demek ki o kadar da şımarık bir kız değildi.
Arthur'un gözleri tekrar Emery'i bulurken bakışları kesişince hemen kaçırmış, atına atlamıştı. "Hadi gidiyoruz."
Uzun bir yolculuk sonunda gün batarken henüz yolu yarılamışlardı. Karanlıkta yola devam etmeme kararı alıp, kalmak için çadırlar kurulmuştu. Yemek faslı bitince nöbetçiler dışında herkes uyumaya çekilmişti. Soylular çadırlarda kalırken, hizmetkârlar dışarı da yatıyordu. Dianne tek kız olduğu için Emery'i kendi çadırına almıştı. Ama asıl korkusu onu gözünden kaybetmekti, onu kılıca götürmezse olabilecekleri düşünemiyordu. Üstelik kızın kılıcın sahibi olduğundan emindi. Bu yüzden onunla arasını düzeltmekte yarar vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Camelot'un Düşüşü
FantasíaGenç kız kimsenin dokunamadığı, dokunanın kılıcın gücü tarafından itildiği kılıca hiç düşünmeden elini attı. Vücuduna yayılan elektriklenmeyle gözleri büyüdü. Ama bu canını yakmamıştı, gıdıklayıcıydı. Eline aldığı kılıçla gözlerinde mavi bir ışık ya...