Baya uzun bir aradan sonra merhaba sevgili okurlarımm! Bol söveceğiniz bir bölümle sizi baş başa bırakıyorum. Kim haklı, kim haksız yorumlarınızı bekliyorum. Sizi seviyorummm. <3
44. Bölüm – Hapis
Arthur gözlerini açtığında gördüğü uyuyan yüze sıcak bir gülümseme bahşetti. Kollarının arasındaki bedeni daha çok sararken saçlarına ufak bir öpücük bıraktı. Emery onun hareketleriyle kıpırdanırken yüzüne vuran pencereden sızan güneşin ışıklarıyla gözlerini kırpıştı.
"Günaydın prensesim." Genç kız onun sözlerine gülümserken dudaklarına konan öpücüğe karşılık verdi.
"Günaydın prensim."
"Buna hala inanamıyorum. Her şey bir rüya gibi geliyor. Gözümü açmaya korkuyordum. Ama işte buradasın, kollarımın arasında. Benim güzel prensesim." Genç kız parlayan gözleriyle prense baktı ama bu gözler çok uzun sürmemiş yerini hüzne bırakmıştı. Arthur kaşlarını çatarken eliyle yanağını avuçlamıştı. "Hey... Sorun ne?"
"Arthur... Her şey yolunda gibi davranıyoruz ama yolunda değil. Yaşanan güzel şeyler bizi aldatıyor gibi, kılıç hala peşimizde..." Sözünü tamamlayamadan Arthur sert ve kararlı bir sesle kesmişti.
"Yolunda! Ragnor tutuklu, kılıcı ejderha koruyor ve seninle evlendik. Babam bize karışmıyor bile. Bu evliliği o onayladı. Emery... Artık bu krallığın prensesisin. Şu andan itibaren tek endişemiz ileri de beraber yöneteceğimiz krallık olacak. Daha fazla olumsuz bir şey duymak istemiyorum tamam mı? Mutluluğumuzu yaşayalım." Emery usulca başını sallarken içi hala tedirgindi. Hissediyordu, kötü şeyler her zaman parmaklarının ucundaydı.
**********
Kraliyetin görkemli düğününün üzerinden bir ay geçmiş, fırtına öncesi sessizlik sona ermek üzereydi. Emery bir sabah Arthur talime giderken kendisini kral tarafından çağrılırken bulmuştu. Odasına girdiği Uther onu görür görmez ayaklanmış, sıcak bir gülümsemeyle oturmasını işaret etmişti.
"Gün geçtikçe daha çok güzelleşiyorsunuz prensesim. Evlilik size yaramış." Emery, Uther'a sıcacık gülümsedi. Diğer insanlara nazaran Uther'la her zaman çok iyi anlaşırdı, Arthur'un da aksine. Bu kılıçtan da önce olan bir şeydi. Genç kızın cesareti ve zekası Uther'ı her zaman eğlendirirdi. Elbette ki bu sevgisi onun kılıcın efendisi olmasından sonra daha da artmıştı.
İkisi bir süre sohbet edip bir şeyler atıştırırken Uther en sonunda asıl amacını dökülmüştü. "Krallığımız tehlikede sevgili gelinim." Emery kaşlarını çattı. Gözleri büyürken krala devam etmesi için bakmıştı. "Kılıcın bizde olduğu krallıklara yayılmıştı. Başta korku saldı elbette ama sessizliğimiz onların cesaret almasına sebep olmuş. Kılıcın sahibinin burada olduğunun bir yalan olduğunu düşünmeye başlamışlar. Saldırı planlıyorlar." Emery içkisinden büyük bir yudum aldı. Bu konuşmanın elbette ki nereye varacağını biliyordu.
Uther, genç kızın tepkisinden ne düşündüğünü anlamakta zorlanmadı. Bir iç çekerek elini genç kızın omzuna koydu. "Ne düşündüğünü biliyorum ama bu korkunun seni ele geçirmesine izin verme Emery. Kılıç seni değil, sen onu yönetiyorsun. Onu bir aydır eline bile almadın. Sence seni kontrol edebilir mi?"
Emery söyledikleriyle bile ikna olmamış gibiydi. Kılıç onun ödünü koparıyordu. Onunla aynı sarayda olduğunu bilmek bile huzursuzluk sebebiydi. Her gece kabuslarının başrolü olmaya devam ediyordu. Arthur'a bile söyleyemediği kabuslarının. Genç prenste kendisi gibi kabuslarından yıpranmış, yersiz olduğu konusunda durmadan onu ikna etmeye çalışmıştı. Bir süreden sonra bu korkular kavgalara döndükçe Emery anlatmayı bırakmıştı. Arthur kılıca takmayı bıraktığına ikna olmuştu ama kılıç onu elbette ki bırakmamıştı. Genç kız bunu biliyordu ama prensin mutlu olması bir nebze olsun içini rahatlatan bir şeydi. Sessizlik iyiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Camelot'un Düşüşü
FantasiaGenç kız kimsenin dokunamadığı, dokunanın kılıcın gücü tarafından itildiği kılıca hiç düşünmeden elini attı. Vücuduna yayılan elektriklenmeyle gözleri büyüdü. Ama bu canını yakmamıştı, gıdıklayıcıydı. Eline aldığı kılıçla gözlerinde mavi bir ışık ya...