8. Bölüm

1.8K 147 117
                                    

Boy aynasının önünde son bir kez durup kendime baktıktan sonra başımdaki örtünün bir ucu ile gerdanımı örtüp broş ile tutturdum. Giydiğim dantelli lacivert elbisenin üzerine gümüş gibi parlayan işlemeli lacivert bir kaftan giyinmiş yine aynı renkte tülümü takmıştım başıma. Takılarım Valide Hürrem sultanın hususi hediyeleri olurken yüzük parmağımda Cihangirin bana nişan yüzüğü olarak taktığı bordo taşlı yüzük vardı. En sonunda başıma lacivert taşlı gümüş tacımı takıp etrafımda döndüm. 

Bugün çok özel bir gündü. Bugün Cihangirin kılıç kuşanma töreni vardı ve ben nişanlısı olarak onun yanında olacaktım. En azından kuleden izleyecektik hanedan kadınları olarak. Odamdan çıkarken benimle beraber gelen validem ile merdivenleri inmeye başladık Ayşe hatun ikinci kata indiğimizde elindeki bezi yanındaki hatuna verip bize yaklaştı. "Çıkıyor musunuz hanımım?" sorusu ile annem başını olumlu anlamda sallayıp başındaki örtüyü düzeltti. "Sen biz gelene kadar çeyiz sandıklarını salona taşıt tamam mı?" "Siz hiç telaş buyurmayın hanımım hemen hallederiz." Kısa bir konuşmanın ardından validem ile en alt kata inip köşkten çıktık ve bahçede bizi bekleyen at arabamıza ilerledik.

Hüseyin ağa kapıyı açarken ilk annem ardından ben bindim ve kapıyı sıkıca kapatıp heyecanla beklemeye başladım. Araba hareketlenirken bakışlarımı pencereye çevirip yol boyunca sessizliğimi koruyarak yolu izledim. İstanbul'un büyülü sokaklarına girdiğimizde insanların kendi telaşları ile hayatlarına devam ettiklerine şahit oldum. Alışveriş yapan kadınların eteklerine tutunan çocuklar, daha fazla satış yapmak için insanların ilgilerini üzerine çeken esnaflar.. Sokaklar sokakları takip ederken sonunda Topkapı sarayının kapısına vardık. Kapılar bizim için açılırken içime doğan heyecan ile derin bir nefes aldım. 

Has bahçenin yakınlarından geçtikten sonra avlunun müsait bir yerinde araba durdu. Harem kapısının birkaç adım uzaktık sadece. Koşarak bu tarafa doğru gelen harem ağası ve iki kalfayı görmem ile duruşumu dikleştirdim ve kapıyı açtım. Arabacı kapıyı açık tutarken ağa arabanın merdivenlerini indirdi. Yardımı ile arabadan indikten sonra arkamı dönüp validemi bekledim. Validem yanıma gelince beraber harem binasına girip taşlığa doğru ilerledik. Cariyelerin saygıyla eğilip selam verişine şahit olurken biz çoktan Hürrem sultanın dairesine giden yola girmiştik. 

Zaman benim için su gibi akıp giderken Cihangiri göreceğim ana kadar kendimi bir nehre teslim etmiş gibi hissediyordum. Valide sultan dairesine vardığımızda kapıdaki cariyeler saygıyla eğildikten sonra kapıları bizim için açtı. Önden validem ardından ben ilerlerken Hürrem sultan gülen yüzü ile bizi ayakta karşıladı. "Hoş geldiniz, Gülbahar hanım, Aysima.." Saygıyla eğildikten sonra validem hoş bulduk diyerek hal hatır sordu. 

Dairede Mihrimah sultan ve şehzadelerin cariyeleri nişan günü tanıştığım iki hatun vardı. "Tam vaktinde geldiniz." Hürrem sultanın kurduğu cümleden sonra kapılar açıldı ve içeri bir kalfa girdi. Eğilip selam verdikten sonra lafa girdi. "Sultanım, Hünkarımız ile Şehzade Cihangir has odadan yemin töreni için çıktığının haberi geldi. Dilerseniz beklemeden bizde geçelim." Kalfanın dedikleri ile heyecanla Hürrem sultana döndüğümde gülerek başını salladı ve eli ile kapıyı işaret etti. "Buyurun." Beraber daireden çıkarken Validem ile Hürrem sultan yan yana muhabbet ederek ilerlerken ben arkalarında Mihrimah sultan ile beraber geliyordum. Bizim arkamızda ise cariyeler vardı. 

"Çok güzel olmuşsun Aysima." Mihrimah sultanın iltifatı ile gülerek başımı eğdim. "Sağ olun sultanım, Şehzademizin hediyesi.." parmaklarım ipek kumaşın üzerinde dolanırken aklıma nişan günümüz geldi. "Cihangir.. Zevklidir kardeşim." imalı fısıltısı ile yanaklarım kızarırken utanarak güldüm.

"Hünkar babamız Cihangire tahsis ettiği sarayları ne zaman gezmeye gideceksiniz? En beğendiğin içine sineni şimdiden seçin. Tadilatına başlansın erkenden." Mihrimah sultanın bana doğrulttuğu soru ile şaşkınlıkla başımı kaldırıp ona baktım. Mihrimah yüzüme baktıktan sonra şaşkınlıkla mırıldandı "Haberi yok muydu?" başımı olumsuz anlamda sallarken Mihrimah anlayışla gülümsedi. "Cihangir nişandan sonra konuyu validem ile konuşunca ben sana haber verdi sanıyordum. Belki de sana armağan olarak saklı tutmak istiyordu ay vallahi bilmiyorum şimdi ben yanlışlıkla bozmuş mu oldum." Mihrimah'ın üzgün sesi ile başımı hızla iki yana salladım. 

Şehzade CihangirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin