2. Bölüm

3.2K 207 282
                                    

Kalbim deli gibi atmaya başlayınca dudaklarım şaşkınlık ile aralandı. Haftaya nişanım vardı, beni sadece ismim ile tanıyan bir adamla. Düşüncesi bile kalbimi incitmişti. En azından Şehzade Cihangir ile tanışabilseydim zira bu ikimiz içinde çok iyi olurdu. Sessizce iç çekip bakışlarımı gök yüzüne çevirdim. Aklıma onun gökten daha mavi olan gözleri gelince gözlerimi kapattım ve başımı yere indirdim. Her yerde onu görmem akıl alır gibi değildi. Efsunlanmış gibiydim adeta...

"Küçük hanım dilinizi mi yuttunuz? İyi misiniz?" Ayşe hatun kolumu tutmuş beni kendime getirirken ben derin bir nefes aldım. Ayşe hatun bana endişe ile bakıyordu neyim olduğunu daha anlayamamıştı. Onu daha fazla telaşlandırmamak için gülümsedim ve başımı olumlu anlamda salladım. "İyiyim Ayşe hatun lakin söyler misin nişanı neden böyle aceleye getirdiler?" tek kaşım havada sorduğum soru Ayşe'yi rahatlatmıştı. Cevabını bildiği bir soru sormuşum belli ki.

"Şehzadenin kılıç kuşanma töreninden önce olmasını münasip görmüşler." başımı olumlu anlamda sallayıp Ayşe hatuna biraz yaklaştım ve fısıldayarak aklımdaki soruyu çekinerek sordum. "Şehzademiz kaç yaşında?" merakıma yine yenik düşmüştüm lakin en azından evleneceğim adamın yaşını bilmek istiyordum.. Ayşe hatun 32 diş gülerek fısıldadı. "Şehzademiz henüz 20 yaşında." başımı sallayıp eteklerimi tuttum. Ayşe hatun eğilip selam verdi ve yanımdan ayrıldı. Ortada boş boş durmak yerine bende arka bahçeye ilerlemeye başladım. Beklediğim gibi üç ağabeyim de çardakta oturmuş sohbet ediyordu. 

Yanlarına bir ceylan gibi seke seke koşup gülerek selam verdim. Beni gördüklerine sevinen ağabeylerim gülerek beni yanlarına çağırdı. "Aysima, nasıl da büyüdün? Daha dün gibi hatırlıyorum seni kucağıma verdikleri ilk günü.." En büyük ağabeyim Mehmed'in yoğun duygu dolu cümlesinden sonra ortamı derin bir sessizlik hüküm sürdü. O küçük bebek büyümüş ve yuvadan uçuyordu. Kabullenmesi zor bir durumdu. Başımı eğmiş sessizce iç çekerken onlar beni izliyordu. "Nişan hediyeni çoktan seçtim kardeşim." Ortanca ağabeyimin Kasım'ın dedikleri ile gülümsedim ve ona baktım. "Benim yardımım olmasaydı biraz zor seçerdin ağabey." lafa atlayan ise en küçük ağabeyim Osman dı. En büyük ağabeyim 28 yaşındayken ortanca ağa beyim 26 ve en küçükleri  22 yaşındaydı. 

Kasım ile Osman birbiri ile uğraşmaya başlayınca Mehmed ağabeyim ile onları yatıştırmaya çalıştık. "Ağabey! Lütfen ama yapmayın böyle hatırım için en azından yanımda tartışmayın." küçük isyanıma ikisi de şaşkınlık ile bakınca en sonunda Kasım anlayışla tebessüm etti. "Aysima benim narin kardeşim, bizi bilmez misin? Osman ile ben kendimizi bildik bileli böyleyiz. Bizim için sıkma o güzel canını. Bilirsin bizi şakasına uğraşırız. Zira şu dünyada aramızı hiç bir şey bozamaz. " 

Al dudağım çoktan sallanmaya başlamış burnumun direğini sızlatıyordu. Ağlamak o kadar cazip görünmüştü ki hemen ilk cümleden inci tanelerim gözlerimden akmak için sıraya girmişti. Mehmed ağabeyim anlayışla tebessüm edip bana yaklaştı ve beni güvenli kolları arasına aldı. O an bu sarılışa ne kadar ihtiyacım olduğunu anladım. Korkuyordum ama bunu belli edemiyordum. Omuzlarıma yüklenen bu ağır yük sanki her an beni ezebilirdi. 

"Biz hep senin yanındayız Aysima. Sırtını her daim yaslayabileceğin ağabeylerin seni hep koruyacak." 

-

"Aysima bak bu kaftan daha terziden yeni geldi kızım. " validemin işaret ettiği zümrüt yeşili ipek kumaşlı kaftana aşkla baka kaldım. dantel işlemeli yeleği ile nutkum tutulmuştu. "Güzel.. Bu olur validem." bu telaşlı hazırlık Cihangir içindi. Bu gün akşam üstü saraya misafirliğe çağrılmıştık. Bu fırsatta ben de Şehzadeyi bulmaya çalışacaktım. Onunla nişandan önce konuşmak için büyük bir fırsattı benim için. Ayşe hatun elinde takı kutum ile gelince hızla elinden kutumu aldım ve zümrüt takılarımı aramaya başladım. 

Şehzade CihangirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin