Kargalar uyanmadan uyanmamın tek sebebi Cihangiri görecek olmamdı.. Heyecanla yataktan fırlayıp önceden hazır olan kaftanım ile hamama koştum. Hazır olunca odama dönüp hazırlanmaya başladım. Mor kaftanımım üzerine çiçek desenli dantel yeleği giyip düğmelerini ilikledim ve kumaş parçalarını düzelttim. Saçlarımı tarak ile taradıktan sonra doğal galine bıraktım ve başıma pembe ve mor taşlardan oluşan tacımı takıp yine aynı renkte olan baş örtümü taktım. Takılarımı taktıktan sonra en güzel kokularıma gitti elim ama yine duraksayıp vazgeçtim. Parmağımdaki yüzüğe bakarken derin bir iç çekip aynadaki mesut yüzüme baktım.
Bir gün daha ve nişanım olacaktı... O kadar heyecanlıydım ki aklım başımdan uçup gidiyordu. Son kez kendime bakıp odamdan çıktım ve koşar adım aşağı kata mutfağa indim. Öyle bir telaş sarmıştı ki etrafı insanın başını döndürüyordu. Validemi bahçeye çıkan arka kapıdan içeri girerken gördüğümde yanına koştum. "Validem, sabahı şerifleriniz hayırlı olsun. Nasıl yardım edebilirim size?" Annem kısa bir süre gülerek beni inceledikten sonra konuştu. "Senin de kuzum.. Şimdilik sana düşen iş yok Aysima. " "Peki.. Ne zaman gelirler sence?" "Valla bir bilemedin iki saate burada olurlar. "
Sıkıntı ile oflayıp başımı salladım ve bahçeye çıktım. Islak toprağın kokusunu içime çekip Bahçenin kuytusunda olan yerime ilerledim. Çok yaşlı bir meşe ağacının gövdesinde bir oyma vardı. Küçükken çok rahat bir şekilde içine girip saklandığım bu oyuğa artık zar zor giriyordum. Etrafa bir göz atıp hızla içine girdim ve yerdeki toprağı avuçlayıp sakinleştim. Toprağın tüm huzuru ruhumu ele geçirirken ben kendimi çoktan dinlenmeye bırakmıştım.. Bedenim erken saate uyanmayı kaldıramamış oturduğu an uykuya dalmıştı.
Oysa çok yanlış bir zamanda ve yerde uyuyordum. Arasalar bulamayacakları bir yerdeydim...
Bedenim kasılmaya başladığı an uykumdan uyandım ve bir süre nerede olduğumu algılamaya çalıştım. Kendime geldiğim gibi ağaçtan çıkıp üzerimi silktim ve titreyerek koşmaya başladım. Geç kalma düşüncesi içimi sıkıştırırken etrafta yana yakara beni arayan insanlar görmediğim için sakinleştim. Konağın ön kapısına çıktığımda Annem ile karşılaştım. Beni gördüğü gibi gülümsedi. "Tam zamanında, yahu neredesin sen Aysima?" derin bir nefes alıp annemin yanına geçtim ve kulağına fısıldadım "Bahçede uyuyakalmışım." kısa bir azardan sonra konaktan çıkan ağabeylerim ile annemin gazabından kurtuldum.
Tüm ailem ile bir arada oluşum beni oldukça mutlu etmişti özellikle ağabeylerimin neşeli sohbetini dinlemek sanki olan biten her şeyin normal bir olaydan ibaret olduğunu düşünmeme neden oluyordu. Uzaktan gelen at arabaları ile bahçenin geniş kapıları aralandı ve konvoya yol verildi. Yeniçerilerin eşliği ile Hanedan arabaları inci gibi dizilmeye başladığında ağabeylerim sessizleşti. En sonunda arabalar durunca ilkinin kapısını bir ağa açtı ve merdivenleri indirip elini boşluğa doğru uzattı. Kısa sürede o el valide Hürrem sultan tarafından tutuldu ve tüm ihtişamlığı ile arabadan indi. Giydiği bordo rengindeki kaftan ve üzerindeki parıltılı işlemeler ile ne kadar eşsiz olduğunu haykırıyordu. Sol yüzük parmağında bulunan o efsanevi zümrüt yüzük ile nefesimi tuttum. Çok güzeldi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehzade Cihangir
Historical Fiction🥀Final oldu. 🌸Bir şehzade masalı... 🌸Şehzade Masalı serisinin ilk kitabıdır. 🌹Şehzade Cihangir'in acı dolu hayatını değiştirdiğim ona mutlu bir hayat yazdığım hikaye. 🌹Aysima ile Cihangir'i neler bekliyor?